10 Ekim katliamı sanığı: Erdoğan’ın sözünün tersini yaparsanız...

10 Ekim Ankara katliamı davasının sanıklardan Resul Demir Erdoğan'ın sözleriyle savunma yaptı.

Yayınlanma: 02.08.2018 - 21:08
Abone Ol google-news

10 Ekim Ankara Katliamı davasında sona geliniyor. Salı günü başlayan duruşmanın üçüncü gününde duruşma salonu önünde çevik ekipleri, bir ambulans, bir polis bir de jandarma TOMA’sı konumlandırıldı. 

19’u tutuklu 36 sanıklı dava 'FETÖ' sanıkları için özel olarak inşa edilen Sincan Ceza İnfaz Kurumu içerisindeki salonda görülüyor.

Davanın bugünkü celsesinde bazı sanıklar ile avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alındı.

Evrensel'de yer alan habere göre, sanık Resül Demir, savunmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sıklıkla konuşmalarında Şeyh Edebali'den alıntı yaptığı sözlerine yer verdi. Bir diğer sanık ise yaşadıklarını, Bank Asya'nın açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Abdullah Gül'ün Fethullah Gülen ile fotoğrafı olmasına benzetti.

'ERDOĞAN'IN SÖZÜNÜN TERSİNİ YAPARSANIZ...'

Demir şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin benden özür dileyerek, beni buradan göndermesi gerekecek. Benim 3 yılımı çaldınız. Kendimi anlatmak için üstümü başımı yırtasım geliyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ sözünün tersini yaparsanız, benim bütün ömrümü çalarsınız.”

SANIKTAN HAKİME: ABİ KARDEŞ GİBİ KONUŞACAĞIM

Sanık Suphi Alpfidan, "Sadece birini tanıyorum diye iki yıldır buradayım. Sizinle bir abi kardeş olarak konuşacağım" diyerek söze başladı. Suçlamaları reddeden Alpfidan, ailelerin de kendisi gibi mağdur olduğunu savunarak "Bence de davayı burada bitirmeyin maddi gerçek açığa çıksın" dedi.

Alpfidan, 10 Ekim katliamını kastederek “Bu olay 15 Temmuz öncesi oldu bu işin içinde belki FETÖ’cülerin parmağı vardır” dedi.

TEKBİR İŞARETİ YAPTI

Sanık Hacı Ali Durmaz, bir sayfalık savunma hazırladığını söyleyerek suçsuz olduğunu iddia etti. Durmaz kendisi hakkındaki suçlamaları reddetti ve parmağıyla tekbir işareti yaparak "Allah vekildir iman edenlere" dedi.

Durmaz, kendisinin suçsuz olduğunu savunarak, “103 kere ağırlaştırılmış müebbetle yargılanan adam tek bir sayfa savunma hazırlıyor. Normalde bunu da yapmayacaktım. Avukatım hazırlamış yapayım” dedi. Mağdur aileleri Durmaz’a tepki gösterdi.

‘CUMHURBAŞKANININ DA GÜLEN İLE FOTOĞRAFI VAR'

Sanık Yakup Karaoğlu, diğer sanıklarla çekildiği düğün ve piknik fotoğraflarının IŞİD kurulmadan önce olduğunu savundu:
"Bir düğün düşünün öyle bir konvoy yapılıyor, sağında solunda emniyet var ama kimse müdahale etmiyor. Ben suçlanıyorsam, neden bir polis yargılanmıyor." Karaoğlu yaşadıklarını, Bank Asya'nın açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Abdullah Gül'ün Fethullah Gülen ile fotoğrafı olmasına benzetti.

Burak Ormanoğlu, suçlamaları reddederek, Mehmet Fatih Alıcı kendisini teşhis ettiği durumda başka tek bir söz söylemeyeceğini dile getirdi. Piknik fotoğraflarının bir delil olmadığını ifade eden Ormanoğlu, Nihat Ürkmez'i, Talha Güneş'i tanımadığını savundu.

'YAKUP SURİYE'DEKİLERİ AĞIRLIYOR, DERSLER VERİYORDU'

Karaoğlu'nun Halil İbrahim Durgun ile küs olduğunu söylediği sırada, Durgun'un eşi Esin Altıntuğ araya girdi. "Baştan sona yalan söylüyor" diyen Altıntuğ, "Benim kocamı bu adam değiştirdi. Bu adam Suriye'den adam getiriyordu. Bizim de evimizi açmamızı istiyordu. O gece Halil'in arandığı Yakup Karaoğlu'na bildirilmiş, Halil'i de o kaçırdı benim arabamla. Evimizde toplantı yapılıyordu. Toplantılara Resul Demir, Halil Alçay ara sıra gelirdi. Yakup Karaoğlu ve eşim ders veriyordu. Suriye'den Azerbaycanlı bir kadın gelmişti bir ay kalmıştı. Kocaları ölen kadınlar geliyordu. Eşi Sema Karaoğlu'ndan duymuştum" diye konuştu.

Yakup Karaoğlu ise Esin Durgun'un söylediklerini inkar etti. Halil İbrahim Durgun'un Suriye'de eğitim aldığını söyleyen Karaoğlu, "Ben mi ona ders vereceğim" dedi.

ARAÇLARIN OLAY İÇİN ALINMADIĞINI SAVUNDU

İbrahim Halil Alçay, "Araçların bu olaya özel alındığına dair bir tane delil yok" dedi. Bombacıların Ankara’ya getirildiği aracın kendisinin olmadığını savunan Alçay, bu aracı Halil İbrahim Durgun'un sattığını söyledi. Alçay aracın olaya özel tahsis edildiğine dair herhangi bir delil olmadığını ileri sürdü.

AVUKATA GÖRE SİLAH GERÇEK Mİ BELLİ DEĞİL

Sanık Nihat Ürkmez’in avukatı Hüseyin Almaz, müvekkilinin Suriye’ye gittiğini ancak IŞİD kampına gitmediğini ileri sürerek, “Arapça eğitimi almak için Suriye’de bulundu. Yine İHH yardım kamplarında bulundu. Müvekkilimin DAEŞ kampında bulunduğuna dair somut delile dosyada rastlamadım. Çektirdiği fotoğraftaki silah gerçek mi değil mi? Dosyada tespit yok” dedi.

SANIK AVUKATINDAN AİLELERE: 'YÜZÜNÜZ KIZARSIN'

Dosyada müvekkili hakkında sadece bir fotoğraf olduğunu söyleyen Almaz, “Bu fotoğrafın nerede, ne zaman çekildiğine dair bir delil mevcut değildir. IŞİD Eylül 2013 tarihinde terör örgütü olarak kabul edildi. Fotoğrafın çekildiği zaman mütalaada belli değilse nasıl bunu örgüt üyeliğine delil olarak kabul edeceğiz” dedi. Almaz, ailelerin kendisine tepki göstermesi üzerine "savunma olarak saldırıya uğradık yüzünüz kızarsın" deyince salondan tepkiler yükseldi.

'AKRABALARIM IŞİD'Lİ AMA BEN DEĞİLİM'

Sanık Nihat Ürkmez, Hasan Aksoy ile yaptığı görüşmenin çarpıtıldığı savundu. Elazığ sorumlusu olmadığını, zaten o telefon görüşmesinden sonra çalışmak için Kuveyt'e gittiğini söyleyen Ürkmez, akrabası IŞİD üyesi diye kendisinin de IŞİD üyesi olamayacağını ifade etti.

Sağ ayağı sargılı olan ve koltuk değneği ile salona giren Yakup Yıldırım, Hakan Şahin ile konuşmalarının "sosyal içerikli" olduğunu iddia etti. Yabancı uyruklu bir kişinin üzerine olan hattı kullandığını belirten Yıldırım, askerdeyken bu hattı almak zorunda kaldığını öne sürdü.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler