Kavganın bilançosu

AKP iktidarının cemaatle ilk gününden bu yana alttan alta süren iktidar çekişmesi su yüzüne çıktı. Gizli belgeler havada uçuştu, sırlar ortaya çıktı.

Yayınlanma: 04.12.2013 - 21:51
Abone Ol google-news

Zaman gazetesinin dershanelerin kapatılmasına ilişkin yasal çalışmayı duyuran 14 Kasım tarihli manşetinin ardından geçen 3 haftada, AKP’nin iktidar olduğu günden bu yana cemaatle süren iktidar ve güç kavgası karşılıklı sert suçlamalarla, hatta istifa çağrıları ile doruğa çıktı. Dershane tartışması üzerinden, AKP ile cemaat arasında Türkiye’nin alışık olmadığı boyutta bir kavga yaşandı. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen ilk kez, aradaki temsilcilerini de atlayıp birbirine açıktan yanıt verdikleri kavga sürecinde sırlar ortaya döküldü, bilinmeyen belgeler havada uçuştu. Erdoğan, cemaat için “karşı taraf” derken, cemaatten AKP’ye “firavunlar” karşılığı geldi. Erdoğan ve AKP’lilerin altında imzaları olan MGK’nin “Cemaati bitirme planı” ve AKP dönemindeki fişlemelerin belgesi kavga sayesinde ilk kez ortaya çıkarken, taraflar seçimlere yönelik birbirinin gücü konusunda da karşılıklı ölçümler yaptı. Bizzat Erdoğan ve Gülen gibi iki aktörün yanı sıra bakanlar, milletvekilleri, gazetecilerin de aktif olarak yer aldığı AKP-cemaat kavgası adım adım inceledik.

 

CEMAAT CEPHESİ

Gülen’den ilk salvo: Fethullah Gülen’den ilk tepki Zaman gazetesinin dershanelerin kapanmasına ilişkin “Eğitime Darbe Planı” manşetinden bir gün sonra geldi: “Firavun aleyhinizdeyse, Karun aleyhinizdeyse isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Vallaha cennetin kapılarını bile bunlar kapatmak isteyebilirler.”

Parti kapatma benzetmesi: Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, 18 Kasım’da dershane kapatma planını AKP’ye açılan kapatma davasına benzetti.

‘Suç mu işledik?’: Erdoğan’ın “kara kampanya” çıkışına yanıt Zaman gazetesinin manşetinden geldi: “Suç mu işledik ki kapatılıyoruz?”

‘Ulufe üslubu’: 25 Kasım’da, Ekrem Dumanlı açık mektubuyla Erdoğan’a seslendi. Dumanlı, “Kaldı ki bu camia sizden bir kerecik bile grupçuluk yaparak bir şey istemedi. Hep ülkemiz ve insanımız için sizinle konuşuldu. Adeta bir ulufe üslubuyla söylenen ‘ne istediler de vermedim’ lafı bile, maalesef, kırıcıdır, üzücüdür” ifadelerini kullandı.

Cemaatten ilk istifa çağrısı: 29 Kasım’da cemaat ilk kez AKP’li bir bakanı istifaya davet etti. Yazısında Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı hedef alan Hüseyin Gülerce, “Hizmet camiasına bunu yapmayacaktınız. Yapacak tek hareket, istifa etmenizdir” dedi.

Hudeybiye sulhu ve ‘kolum, kanadım kırıldı’: Gülen, MGK kararları ve uygulama belgeleri ile ilgili olarak “Ben meseleye Hudeybiye sulhu gibi bakardım. Derdim ki: ‘Bertaraf edilmemek için muvakkaten bir tavizden ibarettir bu.’ Şimdi denen, edilen şeylerle şahsen benim kolum, kanadım kırıldığı gibi, dilime de bir kilit vuruldu. Buradaki hüsn-ü zan sitemimi kullanmama mani oluyor” dedi.

‘Şamarı yiyen benim’: Gülen, Erdoğan’a “Şamarı bir başkası değil, biz yiyoruz” diye karşılık verdi.

Kavgada ‘Kerbela’ benzetmesi: 2 Aralık’ta Ekrem Dumanlı, dershanelerin kapatılmasını, dönüştürülmesini ya da kamulaştırılmasını “Kerbela” olayına benzetti.

Kriz ertelendi ama...: Ardından dershane ile ilgili düzenleme ikinci kez Bakanlar Kurulu’na taşındı. Yapılan açıklama, dershanelerin kapanması için 1 yıllık bir süre tanındığını gösterdi. Ardından dönüşüm ve kapanma sürecinin 2020’ye kadar ertelendiği ortaya çıktı. Arınç’ın “fitneye alet olmayın” açıklaması tepkileri artırırken, Zaman’dan Gülerce’nin “Bazıları işin tatlıya bağlanmasını, sulh olmasını istemiyor” demesi soru işaretleri yarattı.

 

AKP CEPHESİ

‘Karşı taraf diyeceğim artık’: Kavgada bir haftanın sonuna gelirken, Zaman gazetesinin sert manşetlerine AKP’ye yakın gazeteler, “Kara propaganda” yönünde manşetlerle yanıt verdi. Başbakan Erdoğan ise ilk kez 20 Kasım’da konuştu. Yaşanan polemiği çirkin olarak değerlendiren Erdoğan, “Böyle bir kara kampanyanın, ‘gece baskını’ şeklinde çirkin yaklaşımın olması bizi ciddi manada üzmüştür. Sürdürdükleri propagandayı bitirmeleri lazım ve bizden geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım” ifadelerini kullandı. Erdoğan, “Bekleriz ki ‘karşı taraf’ diyeceğim artık başka türlü konuşamam, onlar da gönül diliyle konuşmalı. Onlar da bütün bu dershane denilen bu kitlenin tamamını temsil etmiyorlar. Bu sektördeki payınız yüzde 25. Öyle yani sektördeki pay çok çok büyük değil ama ses büyük” dedi.

‘Yüreğinizi soğutun’: Kavga ortamındaki ilk Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Bülent Arınç, “Yüreğinizi soğutun. Bunu başkası söylese dikkate almayabilirsiniz ama ben söylüyorum” dedi

‘Ne istediniz de vermedik?’: Erdoğan süreçte en açık çıkışını doğrudan cemaati kastederek, “Ne istediler de vermedik?” diyerek yaptı. Bu sözler “ne istendi, ne verildi” tartışmalarına neden oldu

‘Gülen usturuplu bir dil kullansın’: Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi, Gülen’e de “Hocaefendi’den saygıyla söz ederken, Başbakan’a karşı da usturuplu bir dil kullanılmasını beklemek en büyük hakkımız. Camdan konakta oturanlar başkasının camına taş atmamalı” sözleri ile seslendi.

Şamarı paylaşamadılar: Erdoğan, manşetlerdeki tartışmaya “Şamar atmaya çalışıyorlar” sözleri ile devam etti.

Kavga vekil götürdü: AKP milletvekili İdris Bal, parti içindeki görünen ilk çatlak ses oldu. Bal, “İmam hatip liseleri en çok zararı görecek kesimdir. Terörle mücadele zarar görür, örgüt dershanelerden ve okuma evlerinden rahatsız” dedi ve parti disiplin kuruluna sevk edildi. Erdoğan, Bal için “Partinin çatısı altındaysan ona göre davranırsın” dedi. Bal’a ilişkin süreç istifa ile noktalandı.

Cemaati bitirme, MGK’de: Taraf gazetesi, 28 Kasım’da belgeleriyle “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’de alındı” manşetini attı. İçeriği “Gülen cemaatinin yurtiçi ve yurtdışı faaliyetlerini karşı eylem planı hazırlanması” olan MGK kararının altında Başbakan Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de imzası vardı. Hükümet kararların “uygulama aşamasına gelmediğini” açıkladı.

Hükümet vücudunu siper etti: Yalçın Akdoğan, 29 Kasım’da, “Hükümetin bu saldırılara ve girişimlere göğüs gerdiğini, vücudunu siper ettiğini” ifade etti. MGK kararının Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadığını belirten Akdoğan, “Bu karar uygulamaya dönüşmemiştir. Bu tavsiye kararı hiçbir kuruma gönderilmemiş, hiçbir talimat verilmemiştir” dedi.

Kararlar uygulanmış: Hükümetin kararların uygulanmadığına ilişkin savunmalarına, Taraf gazetesi 30 Kasım’da yeni bir belge ile yanıt verdi. Habere göre dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer imzasıyla tüm kurumlara gönderilen yazıda, MGK kararlarının uygulanması ve sonuçların rapor olarak Başbakanlık’a gönderilmesi istendi.

‘MGK’nin hedefi cemaat değil, AKP’: Yalçın Akdoğan “AKP iktidara geldiği ilk günden itibaren bu irtica kampanyası AKP’ye karşı başlamıştır. Bütün Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da hedefe AKP konulmuştur” açıklamasını yaptı.

Dershaneler de fişlenmiş: Taraf’ta 1 Aralık’ta yayımlanan yeni belgenin, MGK kararları doğrultusunda yine Dinçer’in talimatı ile cemaate ait dershanelerin ve okulların “irtica ile ilişkili” notuyla fişlendiğini göstermesi, 2 haftalık dershane gündemini, Taraf’ın gündemi ile birleştirdi.

Meseleleri seçim sonrasına erteleyin: Tartışmanın belgelerle büyümesi üzerine Erdoğan, “Zaman münakaşa zamanı değil. Eğer meselesi olan varsa rica ediyorum, meselesini 30 Mart akşamına kadar ertelesin” açıklamasını yaptı.

‘Biz kapattık, onlar suçladı’: Dinçer, alınan kararların 2010 yılında rafa kaldırıldığını açıkladı. Ancak Taraf, 2010 yılından sonra sadece Gülen’in değil, diğer cemaatlerin önde gelenlerinin de fişlendiğini ortaya koydu. Dinçer, cemaate “Kendilerine yönelik dosyaları kapatmak için yazdığım yazılar suçlama malzemesine dönüştürüldü. Biz darbe planlarına dağ gibi göğsümüzü gerdik. Onlar huzur içinde faaliyetine devam etti” sözleri ile seslendi.

‘Kaç valiniz, vekiliniz oldu?’: “AKP cemaati 2004’te bitirmeye karar verdi” tartışması sırasında Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, dershane tartışmasının başında Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedik” sözlerine “2004’ten önce kaç valiniz vardı, 2004’ten bu yana kaç valiniz oldu? 2004’ten önce kaç milletvekiliniz vardı, 2004’ten bu yana kaç milletvekiliniz oldu?” ifadeleri ile açıklık getirdi.

Emniyet de ‘bağlanmış’: AKP milletvekili Şamil Tayyar, bir tartışma daha başlattı. Tayyar, Twitter’da, “Doğru, cemaati bitirme kararı 2004’te alındı; sonra emniyet cemaate bağlandı, dersane ve okul sayısı patladı, Ak Parti’ye kapatma davası açıldı” dedi.

 

Geri adım

Pazartesi günkü Bakanlar Kurulu’nda erteleme formülü bulunmasından bir gün önce Fethullah Gülen’in herkul.org sitesinde son açıklamaları yayımlandı. Gülen bu açıklamalarında kavga ile ilgili olarak “geri adım” mesajı vererek şu ifadeleri kullandı: “Sizin gibi Kuran’a, imana, milli mefkuremize ve gaye-i hayalimize hizmete kendini adamış insanlar, ileriye adım attıkları gibi yerinde yanlışlarından dönmeyi de bilmeli ve geriye adım atmada da diriğ etmemelidirler. O, ileriye doğru atılan adımların on katı adım sayılır. Efendimiz o idi, Raşit halifeler onlardı; bize demezler mi, ‘Siz kimin ümmetisiniz, kimi temsil ediyorsunuz, neyin arkasındasınız Allah aşkına?’.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler