Emine Ülker Tarhan: Barajı düşürmezler

Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, partisinin kimliğiyle ilgili olarak “Devrimciyim, cumhuriyetçiyim, demokratım, muhafazakârım; ulusalcı olmaktan da gurur duyarım” diyor.

Yayınlanma: 22.12.2014 - 20:00
Abone Ol google-news

Bir kadın genel başkan olarak kendisini “feminist” olarak nitelendirmiyor, “Belli kategorilere sokmuyorum kendimi, ama kadın hakları sonuna kadar” görüşünü dile getiriyor. Seçimlere giderken barajın düşürülebileceğine ihtimal vermeyen Tarhan, “Anayasa Mahkemesi’ne çok baskı var, benim ‘4’lü koalisyon’ dediğim Meclis’teki tüm partiler aslında barajın düşmesini istemiyor. Bizim baraj sorunumuz yok” mesajı veriyor. Seçim ittifakı yapacakları iddialarının spekülasyon olduğunu söyleyen Tarhan seçime tek başına gireceklerini vurguluyor.

Parti genel merkezinde boya-badana işleri olduğu için Emine Ülker Tarhan’la Meclis’teki odasında buluştuk. “7 Haziran’da seçim olduğunu varsayarak, seçime katılmak için 41 ilde örgütlenmeniz gerekiyor, 42 ilde örgütlendik” diyor. Heyecanlı, umutlu ve iddialı bir görüntü sergileyen Tarhan’a sorularımız ve yanıtları şöyle:

- Partiniz siyasi yelpazesinin neresinde, kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

- Türkiye’nin yıpratılan değerleri var, bunların başında cumhuriyet değerleri geliyor, bunların onarılması için yola çıktık. İktidarın hedefine koyduğu cumhuriyet değerleri, kadın- erkek eşitliği, emeğin kutsallığı ve doğayı yeniden hatırlatmak için yola çıktık. Yolsuzlukla mücadele, kadın, gençlerin hakları konusunda tam bir devrimci olarak görüyorum kendimi. Kadın-erkek eşitliğini korumak, eşit yurttaşlık, çağdaş ulus devletin korunması konusunda tam bir muhafazakâr diyebiliriz. Bunları
muhafaza etmek istiyoruz. Kültürlere saygı konusunda demokratız. Ama en önemlisi de cumhuriyetçi hissediyoruz. Ulusalcı olmaktan da gurur duyarım. Bize ne derlerse desinler belli bir kutba sıkışmak
istemiyoruz. Bize her şey diyebilirler “vatansever”, “ulusalcı”; ama “hırsız” ”vatan haini” diyemezler.

- Hep CHP’yi hedef aldığınız, oysa partideyken pek de “muhalif” bir ses çıkarmadığınız eleştirileri var... Bir de “solu böldüğünüz” suçlamaları...

- Açıklamalarımda CHP eleştirilerimi öne çıkarmış olabilirler ama hedefimde hep iktidar vardır. CHP içinden geldiğim parti, eleştirilerim elbette olacaktır, yoksa içinde olurdum zaten. Ayrılma gerekçelerim sorulduğunda bunu gizleyecek değilim. Bize “basın önünde konuşmayın” dendi. Defalarca Genel Başkan’la konuştum, görüşlerimi kırıp dökmeden söyledim. “Bölücülük yapıyorsun” deniyor, CHP orada yerinde duruyor, gayet sağlam. Kendimi ifade etme özgürlüğümü, demokratik itiraz hakkımı kullanıyorum.

- CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “AKP’nin derin devleti ve MİT içinde bir grup CHP’yi karıştırmak için operasyon yapmaya çalışıyor” sözlerini nasıl karşıladınız?

- Dışarıdan birtakım güçler iması çok çirkin, acziyet ifadesi. Kimin elinde ne belge varsa açıklar. Biz kimseyi ziyaret etmedik, kimseden izin, icazet almadık.

- Seçimlerde hedefiniz ne, barajı aşabilecek misiniz?

- Belki size öyle gelebilir ama baraj sorunumuz olduğunu düşünmüyorum. Kapandık, çalışıyoruz, barajı aşacağız. Okuma yazma oranının yüzde 100’e çıkarılması, kadınların yükseköğretime yönlendirilmesi, her isteyen kadının sürücü belgesi alması gibi projelerimiz var. Gençlik kooperatifleri, gençlerin Türkiye’yi ve dünyayı tanımaları için dolaşım projelerimiz var. Bunlar alacak

 

Gezi hareketinin devamıyız

- Gezi süreci siyaseti, sizi nasıl etkiledi?

- Gezi, Türkiye siyasetinin geleceğinde önemli bir yapı taşı. Toplumsal muhalefetin talepleri ve bunu bir türlü gerçekleştiremeyen bir siyasal muhalefet var. Gezi hareketinin partisi yoktu, kendiliğindendi. O insanlar, gençler kimsenin yapamadığını yaptılar. O enerjinin, gücün sandığa yansıması gerekiyordu. Ne yazık ki siyasal muhalefetin eksiğiyle yansımadı. Onun devamı niteliğinde görüyorum partimizi. Bizim hareketimiz de ona benzer bir hareket.

 

Bu canavarı birlikte yarattılar

- İktidar-cemaat kavgası sürerken, yargının durumunu nasıl görüyorsunuz?

- Birlikte yarattılar bu canavarı. Yargı üzerindeki kavgaların en önemli nedeni korku aslında. O kadar çok günah işlemişler ki, eller o kadar kirli ki, biri çıkar da hesabını sorar diye sürekli olarak yargıya baskı. Onunla da yetinmeyerek iktidarın herhangi bir bakanlığının bir şube müdürlüğüne dönüştürdüler yargıyı. Meclis’teki soruşturmadan da bir şey çıkmaz. Öyle bir rant birlikteliği var ki, seçim öncesi partilerinin, bu suç şebekesinin zarar göreceği bir şey yapmazlar.

 

Sıfırdan anadil bölünmeye tekabül

- Programınızda “Kürt” sözü geçmiyor, “Güneydoğu sorunu” başlığı altında bazı değerlendirmeler var. Çözüm sürecine nasıl yaklaşıyorsunuz?

- Hiçbir şeyin şeffaf olmadığını düşünüyoruz. Özerklik ve genel af gündemde. Özerkliğin misakı milli sınırlarının değişmesi ve yeni bir devlet arayışı olduğunu, AKP’nin, özelllikle de Erdoğan’ın başkanlık düşlerine önemli bir destek girişimi olduğunu düşünüyorum. Genel affı da uygun görmüyoruz. Bir yargıç olarak afların ne tür acı sonuçlar doğurduğunu bilen biriyim. Anadilde eğitim sıfırdan başladığınızda bölünmeye tekabül eder. Bu bir devlet sorunu. Tek bir parti çözmez. Sadece Meclis değil, tüm toplum katmanları dahil edilmeli.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler