Destek çığ gibi

Gazete dağıtım araçların aranması darbe dönemine benzetildi Basın özgürlüğünün en az 10 yıl geriye gittiğine dikkat çekildi.

Yayınlanma: 15.01.2015 - 21:37
Abone Ol google-news

Cumhuriyet’in Charlie Hebdo’ya yönelik desteğinin ardından yapılan tehditlere karşı dün de gazetemizin Şişli’deki merkezine gelen çok sayıda siyasetçi, sanatçı, yazar ve yurttaş desteklerini belirtti. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Brüksel’e giderken Cumhuriyet’i hedef alan açıklamalarına dikkat çekilerek “Cumhuriyet gazetesi yaptığı açıklama ile dini hassasiyetlere özen gösterdiğini açıklamıştır. İktidar buradan yeni kutuplaşma ve siyasi malzeme çıkarmaya çalışmasın. Cumhuriyet gazetesinin başına gelebilecek en ufak olayın sorumlusu kendileri olacaktır” denildi.

Gazetemizin Charlie Hebdo’nun karikatürlerinden oluşan 4 sayfalık ek vermesinin ardından başlayan tehditlere karşı dün aralarında CHP Genel Başkan Yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Veli Ağbaba, CHP Denizli milletvekili İlhan Cihaner, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, sanatçılar Tarık Akan, Rutkay Aziz, Hilmi Yarayıcı, gazeteci Nuri Dikeç, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Celal Ovat, DİSK İstanbul Temsilcisi Önder Atay, DİSK/Basınİş Genel Başkanı Faruk Eren, KESK Eşgenel Başkanı Lami Özgen, KESK Eşgenel Başkanı Şaziye Köse, KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak, TMMOB İKK Süleyman Solmaz, TTB İkinci Başkanı Mehmet Raşit Tükel, TTB Merkez Konsey Üyesi Hüseyin Demirdizen, İstanbul Tabip Odası Başkanı Selçuk Erez, Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere, İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu (İSMOK) Kazım Mermer, Prof. Dr. Gençay Gürsoy ve çok sayıda yurttaş geldi. Misafirler gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç, Genel Yayın Yönetmenimiz Utku Çakırözer ve Haber Müdürümüz Aykut Küçükkaya ile görüşerek destek mesajlarını iletti.

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Genel Yayın Yönetmenimiz Utku Çakırözer’i arayarak destek mesajını iletti. Eş Genel Başkan Figen Yüksekdağ da Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç’e destek verdiklerini söyledi.

 

Ama’lı cümleler meşruiyet katıyor

Gazete önündeki bariyerleri ve dağıtım araçlarını darbe dönemine benzeten Sezgin Tanrıkulu, “Gazetecilerin basın ve ifade özgürlüğünü kullanan Cumhuriyet’in önünde haber için beklemesi ülke adına utanç. 2015 yılında Türkiye’nin geldiği vahim tablo bu. 2 gün içinde yaşananlarla Türkiye basın ve ifade özgürlüğü alanında en az 10 sıra geri gitmiştir” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Bürüksel’e giderken yaptığı açıklamada “Hazreti Peygamber’in onurunu korumak konusunda o kadar kararlıyız. Hiç kimse bunu yapamaz. Bu sebeple her bir Müslüman bütün varlığını ortaya koyacak şekilde bir hassasiyete sahip” sözlerini eleştiren Tanrıkulu, “Başbakanın uçağa binerken kullandığı cümlelerle düşünce ve ifade özgürlüğü ayaklar altına alınmıştır. Paris’te yürüyüp Türkiye’de aynı tutumu almayıp ‘ama’lı cümleler kurmak saldırılara meşruluk yaratıyor. Cumhuriyet Gazetesi yaptığı açıklama ile din düşmanlığı ve peygambere karşı olmadığını ve yayın ilkeleri gereği tartışmalı karikatürleri yayımlamadığını zaten söyledi. Bunun üzerinden siyaset yapmak ve kutuplaşma yaratma sorumsuzluğunu başbakan yüklenemez. Cumhuriyet gazetesinin başına gelebilecek en küçük olaydan sorumlu olurlar” diye konuştu.

 

 

Din düşmanı gibi gösterilmek isteniyor

Veli Ağbaba ise Cumhuriyet gazetesinin birileri tarafından din düşmanı gibi gösterilmek istendiğini ama bunun gerçekle bağdaşmadığını söyledi. Bazı sivil toplum örgütlerinin Cumhuriyet’i hedef göstererek toplumu germe içinde olduğunun altını çizen Ağbaba, “Bugün herkesin Cumhuriyet gazetesinin ifade özgürlüğüne sahip çıkması gerekiyor. Türkiye’nin yeni bir oyuna gelmeyeceğine inanıyorum. Bazı gazeteler açıkça hedef gösteriyor. Türkiye’nin böyle bir oyuna gelmeyeceğine inanıyorum. Çevremize baktığımız zaman Türkiye’nin laik yapısının ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Özellikle hükümeti ve siyasetçileri sağduyuya davet ediyorum. Artık ne düşüneceğimize karar vermeye çalışıyorlar” dedi.

 

 

Kamyonlara baskın özgürlüğe aykırı

İlhan Cihaner ise Cumhuriyet gazetesinin dağıtım araçlarının matbaa çıkışı polisler tarafından engellenmesinin hukuk dışı olduğunu belirterek özetle şunları söyledi: “Cumhuriyet gazetesine yönelik bu baskı, darbe dönemlerinde gördüğümüz yayımlara kontrol sisteminin benzeri. Gazete inançlara dair hassasiyet gösterdiğini zaten söylüyor. İktidar ise bunu göz göre göre linç vesilesine dönüştürmeye çalışıyor. Kamyonlara baskın anayasanın basın özgürlüğü ilkesine aykırı. Bu yasa 1876’dan beri yani Osmanlı döneminden beri mevcut. Yayın ortaya çıkmadan içeriğine dair kontrol yapılıyorsa bu darbe dönemidir. Savcı talimatı ile bile yapılacak bir şey değil. Polis hangi kanun maddesine dayandırarak arama yaptı hükümet açıklamalı. Bu yol uygulamaya dönüşmeden derhal kapatılmalı.”

 

Din üstünden çatışma

Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç de demokrasinin daha çok etkin olması gereken bir ülkede Cumhuriyet gazetesinin çevresinin polis panzeri ile çevrilmesinin ve insanların kontrol altında tutulmasının acı olduğunu ve demokrasinin sadece darbelerle değil, bu şekilde de sekteye uğratılabileceğini söyledi. Cumhuriyet gazetesinin demokratik laik Türkiye ile özdeş bir gazete olduğunun altını çizen Ruktay Aziz ise “Cumhuriyet her anlamıyla korunması gereken bir
gazete. Tüm çalışanlarını selamlıyorum” dedi. Tarık Akan da Cumhuriyet gazetesinin 90 yıldır hep Atatürkçü, laik cumhuriyeti savunduğunu ve onun için yanında olduklarını belirtti. THY’nin
cumhuriyet gazetesini almamasını da eleştiren Akan,“Yasak hiç bir şeyi şeyi ifade etmez tiraj daha fazla artacaktır” diye konuştu. KESK Eşgenelbaşkanı Lami Özgen, geçmişten bugüne muhalif basına yönelik iktidarların ve sistemin anti demokratik tutum içinde olduğunu belirtti. Cumhuriyet’e yönelik baskının daha önce çeşitli basın kuruluşlarına da uygulandığını kaydeden Özgen,“Burada sorumlu hükümet. İktidar değişik kesimleri din üzerinden çatıştırmaya yönelik tutumundan vazgeçmelidir” dedi.

 

Yeni Türkiye’nin özeti

DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu “14 Ocak’ta Cumhuriyet önünde Charlie Hebdo’ya yönelik saldırıyı destekleyen sloganlar atılması, Cizre’de 12 yaşında bir çocuğun daha öldürülmesi, internet sitelerinin engellenmeye çalışılması yeni Türkiye’nin özeti gibi idi. Ama 14 Ocak’ta yeni Türkiye’nin her türlü baskısına karşı susmayanların, direnenlerin olduğu bir gündü. Biz emek örgütleri bu direnişin yananda her zaman yer alacağız” diye konuştu.

Cumhuriyet’le yürüdü

Sendikası (BES) İstanbul 3 No’lu Şube, AKP’nin Memur- Sen’le imzaladığı yüzde 3+3 zam içeren toplusözleşmeyi protesto etti. Sendika üyelerinin yoksulluğun, açlığın ve sömürünün belgesi diye nitelendirdikleri bordrolarını yakarak tepkilerini gösterdikleri eylemde Cumhuriyet’e destek de vardı. Eylem boyunca elinde Cumhuriyet gazetesi taşıyan EğitimSen üyelerinden Mehmet Aydoğdu, gazetemize yapılan saldırıları protesto etti. Aydoğan, “Tüm ilerici güçlerin, hâkimlerin, sendikaların, tüm kuruluşların Cumhuriyet gazetesinin yanında olması gerekmektedir. Çünkü, bu yalnızca Cumhuriyet’e saldırı değil, yapılan IŞİD’çi zihniyetin bütün yönleriyle Türkiye’nin tüm ilerici güçlerine yaptığı bir saldırıdır” diye konuştu. Eğitim Sen 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Yokuş ise “Fransa’da yürüyüşe katılan sayın başbakana söylemek isteriz ki ‘dön ülkene bak."

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler