AKP medyasında "Kabataş Yalanı" çatlağı büyüyor

<video:41557>

Gazeteci Ahmet Hakan'ı ölümle tahdit eden daha sonra birçok ismi köşesinden hedef gösteren ve diğer gazeteciler tarafından 'Tetikçi' olarak nitelendirilen Cem Küçük, “O kurgu manşetin Karaalioğlu görmeden basıldığını ve manşeti sabah gören MK’nın öfkeden deliye döndüğünü biliyorum ama hala bu kurguyu savunuyor” dedi.

Aptalca kurgular ürettiler

Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, Gezi eylemleri sırasında Kabataş’ta ‘başörtülü kadına üzerleri çıplak, deri eldivenli eylemcilerin saldırdığı‘na dair iddia için ‘kurgu’ diyen Küçük’e “Erdoğan’ı da kurgu yapmakla suçladığının farkında mısın? Vicdansız adam” diye seslenmiş, Elif Çakır ise Star yazarını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a şikayet etmişti.

İki isme bugünkü köşesinden yanıt veren Küçük, “Abdülkadir Selvi gibi gazeteciler ise 80-100 tane üstü çıplak, deri maskeli, deri eldivenli adamlar gibi aptalca kurgular üreterek rezalete imza attılar. Sakın bu saçmalıklar bağlamında Cumhurbaşkanımızın ismini kalkan kullanmaya çalışmayın” diye yazdı.

Karaalioğlu öfkeden deliye döndü

‘Kabataş mağduriyeti gerçektir ama 80-100 üstü çıplak deri eldivenli, deri maskeli lafları bir kurgudan ibarettir’ görüşünü yineleyen Küçük, dönemin Star genel yayın yönetmeni Mustafa Karaalioğlu’nun da ’80-100 deri maskeli adam saçmalıklarının’ farkında olduğunu öne sürdü.

Küçük şöyle devam etti: “O kurgu manşetin Karaalioğlu görmeden basıldığını ve manşeti sabah gören MK’nın öfkeden deliye döndüğünü biliyorum ama hala bu kurguyu savunuyor Karaalioğlu. Çünkü sorumluluk onun. Kabataş’ta gerçekten mağdur olan Develioğlu Ailesi bu saçma manşet yüzünden sonrasında bir kez daha mağdur oldu. Kendi söylemedikleri ve muhafazakar gözüken bu gazetecilere ayıp olmasın diye inkâr edemedikleri bu saçmalıklar yüzünden Develioğlu Ailesi bir kez daha mağdur edildi.”

Karaalioğlu: ‘Afacan değil barbardılar’

Karaalioğlu, Kabataş iddiasının gündemde olduğu günlerde şu satırları kaleme almıştı: “Siz, Taksim Meydanı’nda yaktığınız ateşin etrafında şarkılar söylerken içinizden bir güruh hemen aşağıda Kabataş’ta genç bir “başörtülü” kadını ve bebeğini tartaklıyordu. Mizah duygularını yitirmişlerdi ama küfürleri gayet okkalıydı. Bu ülkenin işgal yıllarından beri şahit olmadığı bir sahneyi oynuyorlardı. Afacan değil barbardılar!”