"Değerler ve insan hakları büyük bir gümbürtüyle çöktü"

Uluslararası Şeffaflık Derneği, Türkiye’de yürütme erkinin “diğer kurumlar üzerindeki nüfuzu, yargı kurumlarını siyasallaştıran etkisi ve basın özgürlüğünü ihlal eden yasak ve kısıtlamalarının, siyasi iktidarın denetlenmesini güçleştirdiği” uyarısı yaptı. Dernek, ayrıca kurumlar ve değerlerin büyük bir gümbürtüyle çöktüğü uyarısı yaptı.

Yayınlanma: 07.04.2016 - 17:05
Abone Ol google-news


Şeffaflık Derneği’nin bugün gerçekleşen “Türkiye Nasıl Yönetiliyor? İlkeleriyle Yönetişim-Kurumlarıyla Türkiye” başlıklı konferansında, “Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizi” bulguları açıklandı. Avrupa Birliği (AB) ve Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle hazırlanan rapor,15 kurumun verimli ve etkin bir biçimde işleyebilme kapasitesi, iyiyönetişim ilkeleriyle uyumu ve yolsuzlukla mücadele performansı bakımından genel durumlarını inceledi.
 
Uluslararası Şeffaflık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı E. Oya Özaslan, açılış konuşmasında “Bugün Türkiye’de demokrasiyi ve daha güçlü kurumları desteklemenin tam zamanı” dedi ve kurum, değerler ve insan haklarının “büyük bir gümbürtüyle” çöktüğü uyarısı yaptı.
 
Özarslan, medya ve muhalif gruplara karşı “baskıcı” tutumların neredeyse günlük hayatımızın parçası haline geldiğini belirtti ve raporun “derneğin açıklayacağı son şeffaflık analizi” olabileceği endişesini dile getirdi.
 
“Yönetimsel sorunlar için, toplum önce kendisine bakmalı”
 
Şeffaflık Derneği, Türkiye’de yolsuzluk algısının 2015 yılında sert düşüşüne devam ettiğini, son 2 yılda 13 sıra birden gerilediğini açıkladı. Buna göre, Türkiye 2015’te sosyal medyada “sansür alanında şampiyon” oldu ve açık yönetim, adalet, basın özgürlüğü gibi endekslerde düşüş gözlemlendi.
 
Özarslan, “Olağanüstü dönem ilan edilmeden olağanüstü dönem koşullarıyaşıyoruz ve hukukun üstünlüğü en çok zarar gören kavram” diye vurguladı. Özarslan ayrıca, yönetişimin Türkiye’de yaşayan insanların sahip çıkması gereken bir soru olduğunu belirtti ve ekledi:
 
“Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerimizin, demokratikleşme sürecine katalist olarak yer alacağını düşünmüştük ve bu, büyük oranda gerçekleşti . Ancak umutları buna bağlamanın doğru olmadığı ve yönetimsel sorunlar için toplumun kendisine bakması gerektiğini görüyoruz.”
 
“Medya, yürütme erki, en güçsüz kurumlar”
 
Türkiye Şeffaflık Sistemi Analizi’ne göre, “Hukukun üstünlüğü ilkesinin içinin boşaltılması, siyasi kutuplaşma, toplumsal yaşamın cepheleşmesi gibi üzerinde mutabakat sağlanabilecek birçok sorunu, çözümsüzlüğe itmekte”.
 
Son dönemdeki reformlar ve yasalar ile uygulama arasında “derin bir uçurum” olduğuna dikkat çekilen raporda, “en güçlü görünen kurumlar” Sayıştay, Kamu Denetçiliği ve Teftiş Kurulları olarak değerlendirildi. Ancak, bu kurumlarda “bağımsız işleyiş yönündeki engellere” dikkat çekildi.
 
Medya ve yürütme erki ise, “en güçsüz kurumlar” olarak açıklandı. Medyanın bağımsızlığına ilişkin sorunların, “sadece şeffaflık için değil, haber alma ve ifade özgürlüğü için de endişe verici” olduğu ifade edildi. Yürütme erki ise, “gerekli denge denetlemenin devreye girememesi” ve bu mekanizmalar üzerinde bir “otorite” haline gelmesi nedeniyle, en zayıf kurumlardan sayıldı.

Konferansta açılış konuşması yapan Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Haber, AB’ye üyelik müzakereleri yeniden canlanan Türkiye’de yolsuzlukla mücadelenin önemine vurgu yaparken, siyasilere “halkın gözünde masum oldukları algısını yok etmemeleri” çağrısı yaptı.


Haber, siyasette finansmanın şeffaflık kadar medya ve sivil toplumun bilgilendirilmesi için de “vazgeçilemez bir kaynak” olduğunu belirtti.

Hansjörg Haber, “Politik kurumlara güven artarsa, demokrasi güçlenecektir” diye konuştu ve yolsuzlukla mücadeleye ilişkin bu önerilerin siyasilere “çamur atmak” amacı taşımadığını söyledi.

Hansjörg Haber: AB, aktif sivil katılım ve serbest medya talep ediyor

Şeffaflık Derneği’nin AB ve Açık Toplum Vakfı’nın desteği ile hazırladığı Türkiye Şeffaflık Analizi’nde, “yürütme erkinin diğer kurumlar üzerindeki nüfuzu, yargı kurumlarını siyasallaştıran etkisi ve basın özgürlüğünü ihlal eden yasak ve kısıtlamalarının, siyasi iktidarın denetlenmesini güçleştirdiği” vurgulandı.

Hansjörg Haber ayrıca, AB’nin “aktif sivil katılım ve serbest medya” talep ettiğine dikkat çekti ve “araştırmacı gazetecilik ile sivil toplum katılımcılığının arttırılması” önerisini dile getirdi.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, “Artık top sizde, bizim yapabileceğimiz sadece sizi güçlü kılacak ortamı oluşturmak” dedi.

“Türkiye’de medya, herhangi bir demokratik ülkede tarihte görülmemiş bir şekilde baskı altında”

Konferansta konuşmacı olarak yer alan OECD Yolsuzlukla Mücadele Grup Başkanı DragoKos da, Şeffaflık Derneği’nin AB ve Açık Toplum Vakfı’nın desteği ile hazırladığı “Türkiye Şeffaflık Analizi”ni değerlendirdi.

DragoKos, “Raporu tekrar tekrar okudum. Türkiye gibi bir ülkede bunları görmeyi beklemiyorsunuz” dedi.

Kos’a göre, denetleme ve denetim için en önemli unsurlar olan polis, devlet memurları ve istihbarat kurumları “sanki dokunulmaz konumda”. “Bu, çok kötü bir izlenim” diye uyaran DragoKos, Türkiye’de savcılığın “yanlış uygulamalardan dolayı polis memurlarını polis amirlerinin izni olmadan izleyemediğini” belirtti.

Medyanın “herhangi bir demokratik ülkede tarihte görülmemiş bir şekilde” baskı altında olduğunu belirten Kos, “Gazeteciler, terörist, devlet düşmanı değildir” diye konuştu ve ekledi:

“Gazeteci toplumun aynasıdır; en problemli, en çarpık yansıma bile, bu aynanın hiç olmamasından daha iyidir.”

“Türkiye, Avrupa’da adeta ekonomik bir kaplan” diye konuşan Kos, “Eğer ekonomi yavaşlarsa - ki bu oluyor- tek güçlü sütun olan yürütme erki, ayakta kalabilmek için büyük sorunlarla karşılaşacak” dedi.

Rupp: AB’ye üyelik için adalet sistemi ve yargı fasılları önemli

Panelde konuşmacı olarak yer alan AB Delegasyonu’ndan Michael A. Rupp da, “İyi yönetişim, politikanın merkezine vatandaşı getirmek demek. Vatandaş iyi hizmet ister. Bu da, devletin hesap verilebilirliği, vatandaşı öne koyması ve kamu yönetiminde açıklık ve şeffaflık ile sürdürülebilir katılımı sağlamak demektir” diye konuştu.

Rupp, AB’ye üyelik içinYargıveTemelHaklarkonulu 23. FasılveAdaletÖzgürlükveGüvenlik’eilişkin 24.Fasıl’ınönemine dikkat çekti. Ayrıca Rupp, “Türkiye’de bu konulardaki bazı sorunlar tespit edilebilir” dedi.

AB üyeliği için “müktesebat ve yönetişimin kurumsallaşması” konularının önemli olduğunu belirten Michael Rupp, “Formül zor. Türkiye’nin sistemi her zaman güçlü olmuştur ancak yasaların uygulanması bir sorun” diye vurguladı.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler