CHP’ye yeni lider değil, yeni model

29 Haziran 2018 Cuma

24 Haziran seçimlerinin, Tayyip Erdoğan’ın kendine özgü Reis Rejimi’nin yandaşları AKP ve MHP’nin zaferiyle sonuçlandığı yadsınamaz.
Geçen seçimlere oranla oy kaybına da uğramış olan CHP’nin ise Cumhurbaşkanlığı adayı Muharrem İnce’nin kritik yüzde 30 eşiğini aşmasına karşın, kaybedenler cephesinin önde gelenlerinden biri olduğu da yine yadsınamaz bir gerçektir.
Bir başka yadsınamaz gerçek ise Muharrem İnce’nin seçmenden sandıkta partisinin çok üstünde oy almasının CHP’de genel başkanlık sorununu, kaçınılmaz olarak bir kez daha gündeme getireceğiydi.
Nitekim öyle de oldu ve kaçınılmaz olan meydana geldi.
Eski genel başkanlar Altan Öymen ve Murat Karayalçın’ın araya girmeleri ve İnce ile Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarıyla, tırmanma eğilimini gösteren gerginlik şimdilik yatıştı.

***

Ama ne olursa olsun, CHP’de bir genel başkanlık yarışı kaçınılmaz görünüyor.
Şu anda milletvekili de olmayan, resmen CHP’nin sıradan bir üyesi konumundaki Muharrem İnce’nin 81 ili kapsayacak “teşekkür ziyaretlerini” kampanyasının ilk adımları olarak yorumlamak yanlış olmayacaktır.
Bunun aksi eşyanın tabiatına aykırıdır.
Bugün gelinen noktadan sonra CHP’de genel başkanlık yarışması kaçınılmazdır.
Ama bu yarış, sonucu ne olursa olsun, CHP’nin sorununu çözmeyecektir.
Çünkü CHP’nin sorunu genel başkanlık, liderlik sorunu değildir. Bu durumda Kılıçdaroğlu Kemal’in yerine değil İnce Muharrem’i, Mustafa Kemal’i getirseniz bir şey değişmeyecektir.
Seçim gecesi yaşanan olaylar bunun en güzel kanıtıdır.
Bilindiği gibi, 24 Haziran 2018 seçimlerinden önce de son zamanlarda sıkça sözü edilen, baskı ve hile iddiaları gündeme geldi.
CHP bu iddialara şiddetle karşı koydu ve sandığa sahip çıkacağını, kimsenin milli iradeyi ifsat edemeyeceğini yüksek sesle tekrarladı.
İyi de yaptı, seçim sonuçlarının saptırılacağı inancı değişim isteyen yurttaş üzerinde, “Nasıl olsa bir şeyin değişmesi mümkün olmayacak” düşüncesiyle caydırıcı etki yapabilirdi. Değişimi isteyen muhalefet buna karşı çıkmalıydı. CHP oylamadan önce bir seçim izleme ve koordinasyon merkezi oluşturduğunu, seçim günü seçimlerle ve sonuçlarla ilgili kamuoyunu sürekli bilgilendirecek olan bu kuruluşun yanı sıra CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, HDP ve 12 sivil toplum örgütünden de gönüllülerin katılımıyla Adil Seçim Platformu kurulduğunu açıkladı.
Sandık güvenliği garantiye alınmıştı.
Vatandaş artık iktidar ajanı konumuna düşmüş Anadolu Ajansı’nın açıklamalarına ve bindirilmiş sandık başı partizanlarının insafına terk edilmiş değildi. Sandık güvenliği, dolayısıyla rejim ve demokrasi, CHP’nin güvencesi altındaydı.

***

Bu inançta olanları 24 Haziran günü sandık matematiğinden daha moral bozucu büyük bir bozgun bekliyordu. Seçim güvenliğiyle ilgili olarak adı geçen kuruluşların sistemi çökecekti.
CHP sandığın güvenliğini ve aleniliğini koruyamamıştı, kamuoyu ile haber akışı sağlanamamıştı.
Halktan gönüllülerin, sivil toplum kuruluşlarının büyük özveriyle gönüllü olmalarına karşın CHP örgütlenmenin öncülüğünü yapamamış, sandığı koruyamamıştı.
Örgütlenme modeli bir kez daha “laçka” damgasını yiyor, işin daha da kötüsü bunu kimse yadırgamıyor ve örgüt de pek fazla takmıyordu.
Üstelik, örgüt 24 Haziran seçimlerinde, önceki kampanya dönemlerinden daha da iyi çalışmıştı da.
Ama bundan önceki seçimlerde olduğu gibi, bu defa da örgütün organizasyon modeli, gayreti yetersiz kalmıştı.
Hemen herkes tarafından başarılı görünen Muharrem İnce’nin, CHP ve onun potansiyel seçmeni dışında kalan kitlelere yine ulaşılaşabilmesi için de, Soner Yalçın’ın da belirttiği gibi mahalle tabanından başlayan, katılımcı, liyakata dayalı, yarışmacı, daha demokratik, çok daha değişik bir örgütlenme modeline ihtiyacı vardı.
Evet CHP’nin sorunu yalnız yeni lider değil, ama aynı zamanda model sorunudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları