Gün, Bugündür!

04 Ağustos 2014 Pazartesi

Kimi günler gerçekten önemlidir. Çünkü, köklü bir dönüşümü simgeler. Toplumun geleceği açısından bu pazar günü de öyledir. O gün Türkiye seçmeni yalnızca cumhurbaşkanını doğrudan seçmekle kalmayacak, daha da önemlisi kendi geleceğini seçecektir.

***

Gelinen noktada geçmişi tartışmanın hiçbir anlamı kalmadı. Cumhurbaşkanı adaylarının saptanması süreçleri; seçim giderlerinin karşılanması sorunu; başta TRT olmak üzere kamu olanaklarının kullanımında adaylar arasındaki aşırı eşitsizlik; giderek adayların kendilerini topluma anlatmalarıyla ilgili biçim ve içerik yetersizlikleri gibi çok önemli konular, en azından bugün için bir tarafa bırakılmalıdır.
Pazar günü çok önemli. Bu nedenle mutlaka sandığa gidilmeli.
Daha önce bu köşede, düşünce özgürlüğü konusundaki olumlu görüşleri ve bilimsel araştırmaların önemine yaptığı vurgu nedeniyle adaylardan İhsanoğlu’na oy verilmesini önermiştim; aynı görüşteyim. HDP adayı Demirtaş’ın emek, barış, özgürlük ve eşitlik ekseninde sergilediği görüşlerin çok daha güçlenmesini ve tüm toplumu kucaklamasını istediğimi de okuyucularım bilir.

***

Pazar günü AKP’nin adayı Erdoğan’a oy verilmemelidir. Bu konuda çok sayıda ve de çok önemli neden sıralanabilir.
O nedenlerin hepsine ek olarak, Erdoğan’a oy verilmemesini gerektiren gerçek neden bilinmezliktir.
Evet yanlış okumadınız, 12 yıla yakın bir süre başbakanlık yapmış olan AKP adayı, cumhurbaşkanlığını bugünkünden farklı olacağının dışında nasıl yürüteceği konusunda hiç ama hiç açık oynamıyor; tersine eğer seçilirse, sonrasında neler olacağını tam anlamıyla bilinmezliğe büründürüyor.
Kamu yönetimi, hukuka dayalı kurallar ve kurumlar bütünüdür. Erdoğan’ın yarattığı çelişkiye bakar mısınız? Kamu yönetiminin en tepesinin seçimi yapılmakta, bu arada 2023’lerden, 2053’lerden ve 2071’lerden dem vurularak gelecekten söz edilmekte, ancak bu yapının hemen önümüzdeki yıllarda nasıl işleyeceği bir sır olarak saklanmaktadır.
İstediğinde her konuda ve yasa yapma tekniklerini de çiğneyerek torba ya da başka yöntemlerle yasa çıkarabilen AKP iktidarı ve onun cumhurbaşkanı adayı, seçilecek cumhurbaşkanının yetki ve sorumlulukları konusunu, hükümet ve kamu kurumlarıyla ilişkileri dahil, bilinçli olarak yasal düzenleme dışında bırakıyor. Toplumu kör sayarak kör uçuşuna sürükleyen bu tutuma seçmen oylarıyla hayır denilmelidir.

***

Bu yetmezmiş gibi, AKP adayı, toplumun yaşadığı Cumhuriyeti de içine alan son iki yüz yıllık çağdaşlaşma sürecine karanlık yıllar diyor. Kendisi seçilirse 10 Ağustos sonrası aydınlık olacakmış. Topluma nasıl bir aydınlık(!) yaşatılacağının ipucunu geçen hafta yardımcısı bir kez daha verdi.
Rönesans ve Reform ile ortaçağ karanlığından çıkışın en görkemli simgelerinden biri Leonardo da Vinci’nin 1510’larda tamamladığı Mona Lisa tablosudur. O tarihten tam beş yüz yıl sonra, AKP hükümetinin sözcüsü Arınç, “kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak” sözleriyle kadınların gülmesini bile sorguluyor!

***

AKP’nin Cumhurbaşkanlığı konusundaki yaklaşımı, toplumu, üzerinde siyasi deney yapılan bir nesneye dönüştürmekten başka bir şey değildir.
Seçmen, pazar günü deney tahtası olmadığını oylarıyla kanıtlamalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları