Şehircilik! (1)

31 Temmuz 2018 Salı

“Efsanevi Dekan” Prof. Dr. Cevat Geray’ı (1930 - 2018) geçen hafta yitirdik. TMMOB Mimarlar Odası’nın, Prof. Geray hakkında gazetemizde yayımladığı “başsağlığı” duyurusundan şu alıntıyı yapalım:
“Odamıza, mimarlık ortamına, bilimin rehberliğinde ve kamu yararına yürütülen kent, kültür ve demokrasi çabalarında yol gösterici olan ve katkılar sunan değerli hocamızı saygı ve özlemle anıyoruz.”
Prof. Geray “mimar” değildi! Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) “şehircilik” profesörü idi. 1977’de SBF dekanı olmuştu. 1983’te ünlü 1402 sayılı yasa ile üniversiteden uzaklaştırılmıştı.
Peki, Mimarlar Odası’nın bu saygın duyurusunun nedeni ne ola ki? Çünkü “Efsanevi Dekan” yalnızca “şehircilik profesörü” değil, çok yönlü bir aydındı…

***

28 Mayıs 1960’ta, SBF’de öğrenci iken, Demokrat Parti karşıtı gösterimizde polis üzerimize ateş açtığında fakülte binasına, ben de bazı arkadaşlarla Dekan Prof. Fehmi Yavuz’un (1912 -1991) odasına sığınmıştık.
“Şehircilik” profesörü olan Yavuz’u o gece sıkıyönetim ilan eden Başbakan Adnan Menderes, telefonla arayıp fakülte binasındaki “kurşun izlerini örtmesini” emretmişti. Prof. Yavuz’un yanıtı “O kurşun izleri, fakültemizin gaziliğinin simgesidir. Örtemem!” olmuştu.
Prof. Geray, Prof. Yavuz’un kürsüsünde öğrencisi olmakla kalmamış daha sonra o kürsüde ve dekanlıkta halefi olmuştu!

***

Ernst Reuter (1889 -1953), Yahudi değildi, 1933’te Hitler zulmünden kaçmıştı. 1912 - 1932 yılları arasında Alman Komünist ve Sosyal Demokrat Partileri’nde Genel Sekreterlik gibi önemli görevlerde bulunmuştu.
Reuter, Lenin ile Sovyet Devrimi sırasında işbirliği yapmıştı. Lenin, Reuter’i “Çok yetenekli, parlak zekâlı, özgürlüğüne gereğinden fazla düşkün bir genç!” olarak tanımlamıştı.
1935’te Türkiye’ye gelerek İktisat Bakanlığı’nda çalışmıştı. Çok güzel Türkçe öğrenmişti. Derslerindeki gibi kitaplarını da Türkçe yazmıştı.
Aldığı çağrı üzerine, o zamani adıyla Siyasal Bilgiler Okulu’na (SBO) geçen Reuter, fakültede “şehircilik” bölümünü oluşturdu. Almanların “Koca Türk” dedikleri Reuter’i, öğrencisi Prof. Yavuz şöyle tanımlamıştı: “Politikacı Reuter Almanların, bilim adamı Reuter ise Türklerindir!”
SBO’da bir de “İskân ve Şehircilik Enstitüsü” kurmuştu. SBF Şehircilik profesörü Dr. Ruşen Keleş, Reuter’i şöyle tanımlar: “Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak üniversitelerin yeni kurulmakta ve Batı’nın akademik değerlerinin yavaş yavaş benimsenmekte olduğu Türkiye’de, SBO’da çağdaş ve özerk bir kafa yapısına sahip bir bilim insanı imgesini kısa sürede yaratmıştır…”
1946’da Almanya’ya döndüğünde, Berlin ikiye bölünmüştü. Sovyetler, Berlin’in tümünü istedikleri için ulaşımı kesip Batı Berlin’e kuşatma uygulamışlardı. Reuter, bu ortamda Batı Berlin Belediye Başkanı olmuş ve havadan ikmal ile büyük başarı sağlamıştı..
Berlin’deki savaşın yıkım izlerini sildi, süpürdü. Time dergisi Reuter’i kapak yapmış ve “Dünyayı yöneten 10 kişiden biri” olarak ilan etmişti.

***

Reuter’den geriye, Cumhuriyetin kuruluş yıllarının Ankara’sına doğru gidelim…
1925’te Ulus - Kızılay - Kavaklıdere’de kentin temel yolu olarak bir bulvar yapımı ve çevresinde mahalleler kurulması gündeme gelmişti.
Alman şehircilik uzmanı mimar Hermann Jansen (1869 - 1945) Almanya’da Berlin, Köln, Nürnberg ve İspanya’da Madrid kent planlaması 1910’lu yıllarındaki yarışmalarında birincilik sağlamıştı.
1927’de Türk hükümetinin “Yeni Başkent Ankara Tasarım” yarışmasını kazanmıştı. 1932 - 1938 yılları arasında Türkiye’de görev yaparken, yalnız Ankara’nın değil başka kentlerin planlarına da katkıda bulunmuştu.
“Siyasal eylemlerde bulunmaması koşulu” ile çalıştığı Türkiye’de, Hitler’in yaptıklarına kayıtsız kalamamış, 1943’te gizlice “Alman Özgürlük Birliği’ni” kurmuştu.
Jansen, planında Ulus’tan Kavaklıdere’ye uzanan ve 130 m. genişliğinde, “Atatürk Bulvarı” adı verilen yol boyunca parklar, yabancı elçilikler, yeni TBMM binası ve bakanlıklar, öte yanında ise konutlar, mağazalar öngörmüştü.

***

Jansen’in bu planlamasının elbette sorumlusu, destekçisi, ileri görüşlü Mustafa Kemal Atatürk idi…
O günlerde sokaktaki insanlar Atatürk Bulvarı’nın bu denli geniş yapılmasını şöyle değerlendiriyorlardı:
“Bu kadar geniş yol olur mu? N’olacak sarhoş kafa!”
Atatürk’ün ölümünün ardından Jansen, “imar değişiklikleri baskılarına ve plana aykırı işler yapma isteklerine” dayanamayarak, 1939’da istifa etmişti… (Devam edecek…)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları