Çok Tartışmalı Bir Dönem...

11 Ağustos 2014 Pazartesi

Çok tartışmalı bir döneme girdik. Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmesiyle birlikte Erdoğan, kafasındaki yeni rejimi yasal dayanağı olmasa da fiilen oturtmak için her şeyi deneyecek. Bunun her aşaması doğal olarak tartışmalı geçecek.
Öncelikle seçim sürecinin olağanüstü bir dengesizlik içinde geçtiğini vurgulamak gerek.
Erdoğan’ın her türlü devlet olanağını kullanması bir yana, bu dengesizliği şöyle özetleyebiliriz: Erdoğan’a maddi yardım yapmamak cesaret isterdi... İhsanoğlu’na yardım yapmak cesaret isterdi...
Bunu bir atletizm yarışıyla anlatmak gerekirse; birine her türlü doping serbest, ötekine doğal gıdalar bile sınırlı.
Demokrasilerde halka kızılmaz. Toplum gerçeği neyse değişim-gelişim isteyenlerin önce onu kabul etmesi, bu gerçeğe dayanarak hareket etmesi, politikalar üretmesi gerekiyor.
10 Ağustos sonuçları bu anlamda olağanüstü bir değişiklik göstermiyor.

***

Seçimin resmi olmayan sonuçlarını partilere göre analiz edelim...
Erdoğan’ın Köşk’e çıkmasıyla birlikte AKP’nin geleceğiyle ilgili parçalı senaryolar var. Daha önce Başbakanlık’tan Cumhurbaşkanlığı’na çıkanların partileri erimiş, bu durum siyasi dengeleri sarsmıştı. Erdoğan, geçmişteki deneyimlerden çıkardığı derslerle bu olasılığı dikkatte tutarak hareket ediyor. İktidar pastası hâlâ çok büyük. Pastanın etrafındakiler kural tanımaksızın, ne pahasına olursa olsun bunu korumaya kararlı. O nedenle büyük sermayeden paketle yaşayan kesimlere kadar pastanın etrafındaki yelpazede AKP’nin iktidarının korunması istemi var.
Seçimde ana hedef kazanmak olduğuna göre, CHP ve MHP açısından elbette zafer yok. Ancak bir hezimetten de söz edilemez. Her iki partinin 30 Mart yerel seçimlerinde başarılı olduğu illerde uzlaşma adayı tartışmasız önde. Ancak CHP’nin oyunun çok az olduğu, buna karşılık MHP’nin ciddi varlık gösterdiği İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde bu partinin oyları Erdoğan’a kaymış görünüyor.
Sadece bir örnek vermek gerekirse; Bayburt’ta yerel seçimlerde MHP’nin oyu yüzde 38 iken İhsanoğlu’na çıkan oy oranı yüzde 18.
HDP adayı Selahattin Demirtaş’ın aldığı oy ise önemli bir başarı. Sadece bir bölgeden değil tüm Türkiye’den oy almak hedefiyle yola çıkan Demirtaş’ın, seçim kampanyasındaki söylemleriyle birlikte bu yönde önemli bir adım attığı görülüyor. Demirtaş bunu taşıyabilecek mi, bu hareket içindeki eğilimler kendisine ne ölçüde şans verecek, bu soruların yanıtı sadece HDP açısından değil iç barışımız için de önemli.

***

Seçim sonuçlarının başlıca belirleyicisi ise seçime katılmayanlar oldu. Son yılların en düşük katılımı yaşandı. Sandığa gidenlerin oranı uzun dönemdir ilk kez 70’li rakamlarda kaldı. Muhalefetin güçlü olduğu yerlerde katılımın genel ortalamanın altında olmasına dikkat çekerek şu yorumu yapabiliriz:
Eğer onlar sandığa gitseydi seçim ilk turda sonuçlanmayacaktı. İkinci tur da her şeye gebeydi. Zira Erdoğan HDP oylarını almak için ciddi pazarlıklara girişecekti. Bunun dozunun kaçması ya da gizli pazarlıkların hissedilmesi halinde durum çok değişebilirdi.
Başta söylediğimiz gibi demokrasilerde halka kızılmaz. Bu da bir tercihtir. Ancak Erdoğan’ı ilk turda bu tercihin cumhurbaşkanı yaptığı da bir gerçek.
Sonuçları önümüzdeki günlerde de enine boyuna tartışacağız.
Türkiye’nin gidişinden kaygı duyanların bu aşamaya kesinlikle her şey bitti gözüyle bakmaması gerekiyor. Türkiye 3-5 seçimlik ülke değildir.
Demokrasilerde elbette sandık çok önemlidir ama, demokrasi sandıktan ibaret değildir.
Önümüzdeki kısa erimli hedef 2015 genel seçimleri olmalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları