Köşk’ü Kazandı Başkanlığı Kaybetti!

13 Ağustos 2014 Çarşamba

Demokrasilerde kamuoyu araştırma şirketlerinin kabul edilen hata payı “bindelik”tir. Bizimkilerde ise “bin delik” var.
AKP iktidarı ile birlikte pek çok alanda olduğu gibi burada da olağanüstü bir erozyon yaşandı. Öyle ki, “etik” değerler deyince akla artık “tetik” değerler geliyor.
Tıpkı iktidarın medya kolları gibi bir de kamuoyu araştırma kolları var. Bunlara kamuoyu araştırma şirketi yerine kamuoyu oluşturma şirketi desek abartmış olmayız.
İktidar ile söz konusu kimi şirketler arasında şöyle bir diyaloğun yaşanmamış olması beklenemez.
- Efendim anketinizi nasıl alırsınız?
“Şöyle seçim garanti üstü, karşısında rakip yok türünden olsun...”
- O tamam efendim de, üstüne ne istersiniz?
“Bir sonraki seçimi de benim kazanacağıma dair önemli ipuçları verirse iyi olur...”
- Hay hay efendim... Rakiplerinizle ilgili bulmamızı istedikleriniz var mı?
“Ha evet var... Onların da içinin şimdiden karıştığını, seçimden sonra daha çok karışacağını saptayın...”
Kara mizah bir yana, seçimlerden önce Erdoğan’ı yüzde 60’a yaklaştırmakta yarışanlar, şimdi bazı ufak tefek hatalar oldu türünden açıklamalarla durumu geçiştirmeye çalışıyorlar.

***

Erdoğan’ın seçimi yüzde 55-60’la kazanması ne anlama gelecekti?
Her şeyden önce ezici bir çoğunlukla seçimi almış olmanın getirdiği özgüvenle iki ana hedefe yönelecekti. Birincisi, AKP’nin içini istediği gibi biçimlendirip kendisinin fiilen başında olacağı bir yapı oluşturmak. İkincisi, başkanlık sistemine geçişin tüm yapı taşlarını hızla örmek.
Bu olmadı, iç tartışma çıktı.
Medya öne çıkarmasa da AKP içindeki tartışma geçiştirilecek türden değil.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Köşk’te kendisiyle birlikte oluşan kadroyu yaz başında, “bir daha birlikte çalışmamız mümkün olmaz, size başarılar dilerim” diye özetleyebileceğimiz uğurlamalarla yeni görevlere yolladığı biliniyor. Ancak yaz ortasında bu söylemin değiştiği, “Şimdi yeni görevinize başlayın, ileride yine birlikte çalışabiliriz” dediği de konuşuluyor.
Gül ne demek istiyor?
11 Ağustos’tan itibaren başlayan olağanüstü kongre tartışması gösteriyor ki, Gül köşesine çekilmeyecek, partide iyi bir başköşe isteyecek.
Erdoğan’ın da buna karşı olduğu, kendisinden sonra partide güçlü bir kişi istemediği görülüyor. Bunun dışavurumlarından biri AKP kongresinin görev değişiminden bir gün önce yapılması. Dahası, dün gazetelerdeki olağanüstü kongre ilanında şu ibare vardı:
“Çoğunluk sağlanamadığı takdirde kongre aynı gündemle 28 Ağustos günü toplanacaktır.”
Bu konuda gelenek 15 gün sonradır. Erdoğan ise kongrenin toplanamaması çok düşük bir olasılık olduğu halde ikinci çağrıyı hemen ertesi güne koyuyor. Yani devir teslimin olduğu güne.
Durum böylesine ciddi!

***

Yüzde 51.7’lik sonuç elbette başarıdır. Bunu küçümsüyor değiliz. Zorlama bir iyimserlik içinde de değiliz. Erdoğan Köşk’te bugüne kadar yaptığını yapacak, onun da ne olduğu belli. Ancak hesabı daha üst bir oranla tek belirleyici olmaktı. Gelinen noktada Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmeyi başardığı ancak devamında başkanlık sistemine gidecek yolu bugünkü şartlarda döşeyemeyeceği görülüyor.
Bu tablo muhalefetin elindeki mevcut fırsatların daha da artabileceğini gösteriyor.
CHP değerlendirmelerini yarına bırakalım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları