Özgür Mumcu

Komik Aynalar

16 Ağustos 2014 Cumartesi

İktidar dediğin böyledir. Büyüdükçe büyüyesi gelir. Kadiri mutlak olduğuna iman eder. Kendisinin iman etmesi yetmez. Herkesi ikna etmelidir. Hâlâ ikna olmayanlar ise ancak düşmandır. Zaten ikna için düşmandan daha çok işe yarayan nesne nadir bulunur.
Bu hikâyenin mühim bir kısmıdır fakat kabul edelim tek başına iş görmez. Her yerde olmak isteyen iktidar kendi anlam dünyasını da yaratmak zorundadır. Bu anlam dünyasının gerçeklikle örtüşmesine ise lüzum yok. En kestirme ve amacına ulaşan yol alternatif bir gerçeklik yaratmak.
Bunca televizyon kanalı, gazetenin ele geçirilip yaratılmasının bir kerameti var. Zamanında kendilerine söven onca kerli ferli adam ile kadın nafile yere devşirilmedi. Gerçi bu devşirilenlerin de yeni kadrolar rüştünü ispat ettikten sonra ıskartaya çekilip siyasi bir arafta yitip gitmesi âdettendir ama zararı yok.
Neyse. Bu alternatif gerçekliğin pek sevilen bazı ezberleri var. Bunların da özelliği kısmen doğru ancak çokça çarpık olması. Bir kasaba panayırındaki komik aynalar gibi yansıttıklarının ne olduğunu sezmek mümkün. Ancak aynaya yansıyanlar çarpık.
O panayırdaki komik aynaların bulunduğu odada fazlaca kalınırsa zamanla o çarpık yansımaları gerçekliğin kendisi zannetmek de mümkün. Bunun yansımaya uzun süre maruz kalmak, panayırın dışında başarısız olmaktan korkmak ya da panayırın sahibi tarafından maaşa bağlanmak gibi envai çeşit sebebi olabilir. Hatta bu sebeplerden birer parça almış başka sebepler de bulmak zor değil.
Siyaseti Erdoğan karşıtlığı üzerinden kurmayın denmekte mesela. Ne kadar doğru. Koskoca bir toplum hayali bir siyasi proje bir adem evladına karşıtlık üzerinde temellenebilir mi?
Ancak ya Erdoğan sadece Erdoğan değilse. Tarih boyunca ve bugün de hep rastlanan bir yönetim şeklini şahsında cisimleştirmeye yeminli biriyse?
İktidarın frensiz, denetimsiz tek elde toplanmasına karşı çıkmak, bir toplumun kaderinin bir kişinin keyfine emanet etmeye itiraz etmek “sadece Erdoğan karşıtlığı” olarak yansıyor komik aynalara.
Balkon konuşmasında Erdoğan 27 Mayıs’ın dayattığı Cumhurbaşkanlığı anlayışını kapattığından bahsetti. TBMM 27 Mayıs alt komisyonuna başkan yaptığı milletvekiline göre 27 Mayıs bir “İttihatçı hareketti.”
Peki, “İttihatçı 27 Mayıs”ın indirdiği Cumhurbaşkanı kim? Celal Bayar. Ölene kadar İttihatçı olduğunu söylemesi bir yana Talat Paşa’nın cenazesinin Türkiye’ye getirilmesi için ön ayak olup, onu hep “şefim” diye anan Celal Bayar.
Böyledir bu komik aynalar. Çok uzun süre maruz kalırsanız İttihatçı 27 Mayıs’ın İttihatçı Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ı indirerek dayattığı Cumhurbaşkanlığı vesayetini Erdoğan’ın kaldırdığına inanırsınız. Tek adam idaresine karşı çıkanları da müzmin muhalif ilan eder rahatınıza bakarsınız.
Elbette muhalefet sadece kör bir Erdoğan karşıtlığıyla uzun soluklu olmaz ve elbette 27 Mayıs üç idamla lekelenmiştir. İşte bunlar aynaya yansıyanlar. İktidarın bunlardan ürettikleri ise komik aynalarda çarpık yansımalar.
Bu komik aynalar bir çocukluk eğlencesinde kaldıkları sürece komiktir. İçine hapsolunca korkunçlaşır. Hakikat taşlarıyla o aynaları kırmak gerek. Hem ne diyor Erdoğan’ın en sevdiği şair Necip Fazıl:
“Çıkamam, aynalar, aynalar zindan
Bakamam, aynada, aynada vicdan;
Beni beklemeyin, o bir hevesti;
Gelemem, aynalar yolumu kesti.”
O kesilen yol açılırsa ne olacağını da söylemiş şair:
“Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
İşte yakalandık, kelepçelendik!”
Demek ki çarpık aynaları, sırrı sağlam, camı safir aynalarla değiştirmek vakti.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları