Augustus Bugün Öldü!

19 Ağustos 2014 Salı

Pek çok kişi “ağustos” ayının ilk Roma İmparatoru Augustus’tan geldiğini bilir, ancak vasiyetnamesinin Ankara’da olduğunu bilen çok azdır. İşte bu imparator tam 2 bin yıl önce bugün öldü!
Babası Roma’nın Makedonya valisi, annesi ise Julius Sezar’ın yeğeniydi.
İÖ 23 Eylül 63’te Gaius Octavius Thurinus olarak doğdu. Sezar evlat edinince adı Gaius Julius Caesar Octavianus olarak değişti. İÖ 15 Mart 44’te Sezar’ı, aralarında Marcus Junius Brutus’un da bulunduğu bazı kişiler bıçaklayarak öldürdüler. Sezar “ihaneti” yansıtan ünlü “Sen de mi Brutus?” diyerek can verdi. Brutus, Bodrum’da, günümüzde adı Gümüşlük olan Myndos antik kentine sığındı…
Bu olaylardan sonra Octavius, Marcus Antonius ve Marcus Aemilius Lepidus ile güç birliği yaparak “triumvira (üçlü hükümdarlık)kurdu. Zamanla bu yönetim çöktü.
Yetkiler Roma Senatosu’nda olduğu halde, uygulamada tüm yönetim güçlerini elinde toplayarak Roma Cumhuriyeti’ne yeni bir biçim verdi. Cumhuriyet olarak düzenlenmiş devleti, “tek bir kişinin” yönetebilmesini birkaç yıl içinde gerçekleştirip “imparatorluğunu” kurdu. Seçimle alınması gereken pek çok unvanı “ömür boyu” geçerli olmak üzere Senato’dan aldı! Günümüzde kimi anımsatıyor?
Bağımsız olmayı iki yolla sağladı. Fethedilen yerlerden sağlanan kaynakları “patronlara” verdi, kurduğu askeri yönetimle Senato karşısında tehdit oluşturdu. Savunmaya ayrılan 700 milyon “sesterius” kayboldu. Senato soruşturmasında herhangi bir işlem yapılmadı. İÖ 44’te yakın doğu eyaletlerinden Roma’ya gönderilen yıllık vergileri resmi izin olmaksızın zimmetine geçirdi. Kimi andırıyor?
Alman Roma tarihçisi Verner Eck, Augustus’u şöyle değerlendiriyor: “Senato ve halktan aldığı çeşitli görevler, imparatorluğun çeşitli yörelerindeki kişi ve gruplarla ilişkileri birleştirince gücünün kaynağını da yarattı. Böylece siyasal eylemleri için ‘auctoritas (otokrasinin)’ temelini oluşturdu!”
Yabancılar günümüz Türkiye’sinde kime “otokrat” diyorlar? Romalılar, Augustus’un büyük mali kaynaklarının bilincindeydiler.
Augustus, yeni yollar yapılması sorumluluğunu üzerine aldı. Yol yapımı için gerekli parayı, kamu hazinesine kendisinin bağışladığının reklamını, İÖ 16’da basılan Roma paraları aracılığı ile yaptırdı. Tabii o dönemde çıkardaş medya yoktu! Augustus ağır bir hastalığa yakalandı, çeşitli zamanlarda hastalık nöbetleri geçirdiyse de yönetimini sürdürdü! Aracında kim kapalı kalmıştı?
21 kez imparator ilan edilmekle övündü. Tanrısal bir söylem olan “sınırsız egemenlik” tanındı. “Sekstiles” ayının adı değiştirilerek Augustus yapıldı. Sonrasında Batı dilleriyle birlikte Türkçemize de girdi. Türkiye’deki bu ad değişir mi?
Tam 2 bin yıl önce bugün ölürken yönetimine ilişkin söylediği son sözü “Gösteriyi sevdiniz mi?” oldu. Senato, tapınılması gereken bir tanrı olarak ilan etti!

Yazıtlar Kraliçesi!
Gelelim Augustus’un Ankara’daki vasiyetnamesine! Her dokunduğu altın olan Kral Midas’ın Frigleri, Ulus’ta “Ana Tanrıça Kibele” ile “Ay Tanrısı Men” için İÖ 8. yüzyılda birer tapınak yapmışlardı.
Çizgi roman ve filmlere konu olan Asteriks- Hopdediks’in Anadolu’daki uzantısı Galatların son kralı Amintos’un oğlu Pilamenes, Roma İmparatoru’na bağlılığını göstermek için Men tapınağının üstüne “Tanrılaşan Augustus’a” bu tapınağı adadı.
Augustus, ölümünden 16 ay önce “aile ve kadından sorumlu Vesta’nın bakire rahibelerine” dört belge vermiş! Birincisinde “vasiyetini”, ikincisinde “cenaze töreninin düzenini”, üçüncüsünde “imparatorluğun ekonomik ve askeri durumunu”, dördüncüsünde ise “yaşam boyu yaptıklarını” anlatmış.
Roma’da mezarındaki Latince yazıt zamanla kaybolmuş. Kala kala Ankara’da Augustus Tapınağı’nın duvarındaki kalmış. Yalvaç’taki Pisidia Antiocheia’sında Latince, Uluborlu’daki Frigya Apollania’sında bazı Yunanca parçalar ele geçmiştir. Ankara’daki Augustus Tapınağı yazıtları en iyi korunmuş olanıdır, “yazıtlar kraliçesi” diye tanımlanır.
Yazıt şöyle başlıyor: “19 yaşımda kendi özel kararım ve masraflarımla ordu kurdum. Bu ordu ile devleti, altında ezilmekte olduğu partinin tahakkümünden kurtararak yeniden özgürlüğe kavuşturdum.”
Sonrasında şu sözler de yazılı: “13. Konsüllüğümü (devlet başkanlığını) yaparken Senato, şövalyeler ve tüm Roma halkı bana ‘vatanın babası’ unvanını verdi ve bu unvanın evimin kapısı önünde, Senato binasına ve Augustus Formunda onuruma dikilmiş olan savaş arabasının altına kazınılmasını ferman buyurdu.”
Tapınak sonra Bizans İmparatorluğu döneminde Hıristiyanlarca kilise olarak kullanıldı. 15. yüzyılın başında Ankara’yı alan Türkler hemen yanına Hacı Bayram Camii ve türbesini yaptılar.
Aynı noktada beş değişik dinsel inancın tapınakları ile burası yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın da en önemli tarihsel, kültürel ve dinsel miras noktalarının başında geliyor.
Dünya Anıtları Vakfı, Ankara’nın göbeğindeki “Augustus Tapınağı”nı korunması gereken 100 anıt arasına aldı. İtalyan arkeologları yıllarca yazıtlar üzerinde çalıştılar. “Yağmur” ve “kar suyunun” tapınağa zarar vermemesi için “cam fanus” yapılması düşünüldü! Tapınağın duvarları Pisa Kulesi gibi eğrildikçe eğrildi. En azından eğri duvara bir desteği öngören birinci aşama için bir Ankaralı olarak Rahmi Koç maddi katkı sağladı.
Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da incelemesinden sonra “Önlem almak için elimiz böğrümüzde duruyoruz. Yıkılsın diye hep birlikte bekliyoruz!” dedi. Bırakın önlem almayı Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek yanında bir de havuz yaptırmaz mı?
Günay ile birlikte inceleme yaptık. “Sulu havuzun önleneceğini, kuru havuz (!) yapılacağını” söyledi. Ama gidin görün sular fışkırıyor! Bu turistik çevrenin yakınındaki kalenin eteğinde antikacılar çarşısında yangın çıkıyor, su vanaları çalışmayınca 18 işyeri ve 2 ev yanıyor. Bizde olur böyle belediyecilik!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları