Medyada Neler Oluyor?

19 Ağustos 2014 Salı

Erdoğan başbakanlıkla cumhurbaşkanlığını birleştirme işlemlerini tamamlamadan ilk ... depremin medyada yaşanması rastlantı değil.
Cumbaşkan partisinden öte, muhalefet dahil tüm kurumların kendisine bağlı olmasını istiyor. Doğal olarak medyanın da yeni duruma göre biçimlenmesi için her şeyi yapacak. Zaten yapmaya başladı...
Bir gün bütün gazeteler aynı başlığı attığında bile içindeki her şeye hükmetme hırsı geçmeyecek. Bu mümkün değil. Doğaya aykırı. Ancak kafasında böyle bir hedef olduğunu görmemek için çok ileri demokrat olmak gerek.
Uluslararası değerlendirme kurumlarının raporları Türkiye’deki basın özgürlüğünün her yıl istikrarlı bir şekilde gerilediğini gösteriyor. Buna karşın medya kuruluşu sayısı sürekli artıyor. Çünkü ana hedef şu:
Çok kanallı tek seslilik.
Türkiye’de medyanın çok geliştiği, teknolojinin bütün olanaklarını kullandığı ilan edilecek ama, birbirinden çok farklı gibi görünen tüm gazeteler ve televizyonlar aynı şeyi söyleyecek.
Bu hedefe adım adım gidiliyor.
Cumbaşkan sadece devlet kurumlarına eleman tayin etmekle kalmıyor, medyada patron atamalarını da doğrudan kendisi yapıyor. Örneğin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun kısaltılmışı TMSF ama bunun gerçek anlamda açılımı şu:
Tayyip’e Medya Sağlama Fonu!

***


Teknolojik gelişim medyanın da çok etkili bir güç haline gelmesini sağladı. Bir güç, eğer çok etkili ise herkes ona sahip olmak ister. Bu genel doğrudan en çok payı medya alıyor. Bu anlamda “medya gücü” diye bağımsız bir güç yok, “güçlerin medyası” var. Zira özellikle yazılı basın sürdürülmesi çok zor bir alan haline geldi.
Başta sosyal medya olmak üzere gazetelerin varlığını sorgulayan yeni iletişim alanları var. Ancak bütün dünyada üzerinde birleşilen gerçek o ki; gazeteler etkinliğini görünür geleceğe kadar sürdürecek. Bu “görünür gelecek” hemen her ülkede en az bir kuşak daha devam edecek.
Cumbaşkan da sahip olduğu onca medya yelpazesine karşın gazetelerden elini çekmiyor.
Sadece cumbaşkan mı? Elbette değil. Başta vurguladığımız gibi Türkiye üzerine planı olan herkes medya gücünü de elinde tutmak istiyor. En azından sesini duyurabileceği alanlar açmaya çalışıyor. Bu kapsama iktidar koalisyonu içindeki bütün kesimlerden sadece belli bir belgede değil, tüm Türkiye’de var olmak isteyen siyasi hareketlere geniş bir yelpaze giriyor.

***

İktidar medyayı kendileştirmeye girişirken deyim yerindeyse sadece sopa kullanmıyor. Havucu da eksik etmiyor. Her ikisinin de ayrı gücü var. Durumu şöyle bir anlatımla özetleyebiliriz:
Ya başkalaşır abad olursun...
Ya batar berbad olursun!
İktidar gücünü böylesine acımasız kullanan bir yapıya karşı geleneksel yayın organlarının kendini korumasının sayısız güçlüğü var.
Burada en çok hedefte olan ve direnme gücü en fazla olan yayın organı Cumhuriyet.
Yukarıda sıraladığımız her kesimin Cumhuriyet’le ilgili planı var. Bunu da yadırgamamak gerekir. Buna karşı Cumhuriyet’in iki büyük gücü var; kuruluş temelleri ve okuru.
Kuruluş temellerinin vücut bulduğu metin Cumhuriyet Vakfı Senedi’nin başlangıç bölümünde yazılı. Adını Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet, bu kökleri korumak için kapı gibi senet vücuda getirdi.
Cumhuriyet’te herkes bu senede bağlı olarak sorumluluk alıyor. Cumhuriyet’in okur gücü sadece rakamsal değil, aynı zamanda rakımsaldır. Her biriyle yükseklik geometrik artar.
Konumuz salt Cumhuriyet değil... Genel olarak medyada olanları dile getirmeye çalıştık. Ancak Cumhuriyet, tüm medyanın karşı karşıya kaldığı tehlikeden ayrı tutulamaz.
Cumbaşkanla birlikte her alanda daha güçlü duruşun gerektiği bir döneme giriyoruz.
Ne diyor diyalektik?
Hiçbir sorun yoktur ki, içinde çözümü barındırmasın!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları