Nafile Kurultay

21 Ağustos 2014 Perşembe

Salı günkü Cumhuriyet’in 10. sayfasındaki CHP’nin 18. olağanüstü kurultay çağrısını okuyunca düşüncelere daldım.
Bir zamanlar CHP ve de SHP kurultaylar partisi olarak nitelenirdi.
Olaya, konuların en üst organ tarafından tartışılması açısından bakarsak, bu kurultay tutkusunun hiç de yararsız olmadığını söyleyebiliriz.
Köklü sol partilerde kongreler, kurultaylar yeni programların, modellerin, tüzüklerin tartışıldıkları önemli etkinliklerdir, hazırlıkları aylar önceden başlar ve tartışmalar zaten bu ön aşamada, üyelerin çoğunluğunun katılımıyla oluşturulmuş metinler üzerinde cereyan eder. Sonuçta da ortaya geniş katılımla oluşturulmuş programlar çıkar. Onları ve çevrelerinde oluşturulacak politikaları partinin üyelerinin çoğunluğu bilir, içselleştirir ve yaşama geçmesine katkıda bulunmak üzere kolları sıvarlar.
Böylesi bir prosedür canlı, etkinliği yüksek, enerjik bir parti kadrosu oluşturmanın yanı sıra, partilerin potansiyel seçmenleri açısından da bir çekim etkisi yapar.
CHP’nin de henüz sosyal demokrat olmadığı dönemde politikaların tartışıldığı, programların oluşturulduğu geniş soluklu kurultayları olmuştur.
Bu sütunlarda CHP’nin yine böyle bir kurultaya şiddetle ihtiyacı olduğunu yazdığımı anımsayanlar, başlıktaki “nafile kurultay” yargısını sanırım yadırgamışlardır.

***

Oysa yadırganacak bir şey yok. Evet CHP’nin yeni programını ve onun ayrılmaz bir parçası olan yeni örgütlenme modelini tartışmak için tabandan geniş katılımla oluşturacağı önerileri getirip delegelerle yapacağı bir kurultaya ihtiyacı var.
Var çünkü, CHP başarısızlıktan başarısızlığa koşmaktadır. Ve bu başarısızlıklar partinin içinde bulunduğu kafa karışıklılığından olduğu kadar, aynı zamanda etkin bir örgüt yapılanmasına sahip olmamasından kaynaklanmaktadır.
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerine oranla oylarında fazla bir artış sağlayamamasına, 2011’e oranla oy kaybetmesine karşın, daha ilk turda sandıktan çıkmayı başarabilmiştir.
Bunun nedeni, CHP’nin kendi potansiyel seçmenini sandık başına getirmeyi becerememesidir. Burada örgütün yeterince etkin bir çalışma yapamamasının da etkisi var, ki bu da çatı adayının seçiminden, daha doğrusu saptanmasındaki yanlışlıktan kaynaklanmıştır. Üstelik de bu saptamayı Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tek başına yapması her şeyin üstüne tuz biber ekmiştir.
Böylesi bir başarısızlığın sonunda hesaplaşmanın en demokratik biçimde yapılması olağan olduğuna göre, delegelerin veya genel başkanın kurultay çağrısı yapması normaldir.

***

Eh yapılan da bu olduğuna göre kurultay neden nafile kurultay oluyor?
Kurultay nafiledir. Çünkü, yalnızca genel başkan seçimi ve 60’ı asil 15’i yedek yeni parti meclisi üyelerinin seçimiyle sınırlıdır. Tüzük değişikliği ise gündemin tali maddesidir.
Evet, Kemal Kılıçdaroğlu çatı adayını tek başına saptadığı için son bozgunun, baş sorumlusudur.
Ama hemen belirtelim ki, CHP’nin artık kronikleşmiş başarısızlığının nedenini sadece Kılıçdaroğlu’nun sırtına yüklersek konuya yanlış ya da eksik yaklaşmış oluruz.
Başka bir deyişle, CHP’nin içinde bulunduğu sorun genel başkan sorunu değildir.
Önceki Genel Başkan Deniz Baykal zamanında da böyleydi bu, şimdi de böyle.
CHP’nin sorunu, kendi kimlik bunalımından ve örgütlenme modelinden kaynaklanıyor.
Deniz Baykal’ın gidip Kemal Kılıçdaroğlu’nun gelmesi, CHP’nin ne örgütlenme modelinde, ne kimlik bunalımında ne de oy oranında önemli değişiklik meydana getirdi.
Oysa, Sayın Kılıçdaroğlu’nun gelişinin bütün Türkiye’de yarattığı umut sokaklara taşmıştı.
Ama hepsi boş çıktı?
Neden?
Çünkü önemli olan, yapının, politikanın, örgütlenme modelinin değişmesiydi, ki böyle bir şey de olmadı. Olağanüstü kurultayda da böyle bir arayış olmadığına göre, bu yönde bir çözüm de olmayacak.
Onun için bu nafile bir kurultaydır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları