Her zaman agresif ve acımasız eleştirilere ve beklentilere gebedir futbolumuz. Bu bağlamda kimseden herhangi bir yorum ve değerlendirme beklemem, çünkü yaşayanlardan biriyim, bu durumu. Muhatap almasam da aslında! Atalarımız “Altın yere düşmekle değerinden kaybetmez” derler. Futbol yorumlarında ilke, hakemle yazıya veya söze girmek, pozisyon eleştirmek olunca bu işten nasibini almamış veya almış da doymamış kesim sırf saldırgan kimliğiyle toplumu peşinden sürükler. Zihnimiz karışır. Sonra da sabır eksikliği nedeniyle sürekli adam harcayan bir futbol dünyası olup çıkıveririz.
Kulüplerimiz sezon başı çalışan ekiplerle, hatta sezona iyi giriş yapan teknik adamlarla ligi bitiremiyorlar çoğu kez. Bir süre sonra erken form tutan (!) takımlar hayranlık kazanırken bir anda dibe vurduran sürpriz yenilgiler alınca nöbet değişimi başlıyor teknik adamlıkta. Bu büyük bir haksızlıktır. Teknik direktörlükte sezon başı takımlarını iyi niyetle hazırlayan, belki de erken form tutturmaya yönelik plan yapıp yerini korumak isteyen teknik adamlar başarılı görünseler de tutucu ve hafızası zayıf toplum yapımız kurban istediğinden yatırımlar boşa gidiyor. Yönetimlerin içinde görev alanların işe karışmak istemesi ise kulüpleri açmaza düşüren gelişmelerin başında yer alıyor.

***

EURO 2024 için çok istekli ve kombine çalışmamız maalesef yine beklenen sonucu getirmedi. Almanya kazandı. Hem de büyük oy farkıyla, üzülmeye gerek yok! Zira bizim ana yetersizliğimizi tespit edip, son anda değil uzun vadede çalışmamız şart. Tesis, organizasyon açısından hazır olsak da önce futbolda en iyi olmak ve onların dikkatini çekecek yere gelmemiz, sonra sosyolojik açıdan elbirliği içinde olmamız şart. Üzgünüz ama yılmak yok ve kendimizi adadığımız bu yolda bir gün başarılı olacağız. Geçmişte Avrupa karşısında daha etkili olma nedenlerimizi ve bize verilen turnuvaları iyi süzgeçten geçirmemiz şart. Kaybettiklerimiz de dahil!

***

Fenerbahçe yepyeni bir yapılanma isteğiyle yola çakarken oynadığı futbolun eksiklikleri rakipler tarafından kolayca çözülünce futbolcu-teknik kadro tarihe geçen bir başarısızlıkla sezona başladı. Bu anlamda Ali Koç dostumuz mutlaka yaşamında karşılaşmadığı denli bir boşluğunun olduğunu gördü. Futbolda bir anda her şeyi yeniden değiştirmek olmaz. Temel taşlar iyi seçilmeli ve ülke gerçeğine uyan teknik adamlarla sabırlı bir yolda meşakkatle ilerlenmeli. Fenerbahçe gelecek günlerde yepyeni bir değişimle başarıya doğru gerçek rotasını bulacaktır ama bu felaketin getirisi biraz ağır olacaktır.

***

Löw’ün, Alman Milli Takımı’na dönmesi için Mesut Özil’e teklifte bulunması çok önemli bir çağdaş yaklaşım ve liderliğin örneğidir, ama Mesut kendi dünyasında artık verdiği karardan dönemez ve dönmemelidir de. Klas futbolcu olarak iyi örnekle İngiltere’de daha özenle bir mücadeleye girmelidir.

***

Son satırlarımı kendimden bahsederek kapatacağım izninizle. “Adnan Dinçer Belgeseli”m Palermo Spor Filmleri Festivali gösterimine alındı. Şükrü Gülesin, Metin Oktay’dan sonra üçüncü kişi olarak Palermo’da anılmak ülkem ve futbolumuz adına gurur verici. Yapımcılarına, emeği geçen herkese teşekkür ederim.