‘Ne Mutlu Şililiyim Diyene!’

21 Kasım 2013 Perşembe

Şilili eski öğrenci lideri Camila Vallejo bu pazar günü yapılan seçimlerde Komünist Partisi’nden milletvekili seçildi.
Santiago Şili Üniversitesi’nde coğrafya okumakta olan Camila’nın, dünya çapında üne ulaşmasının nedeni, Şili Üniversitesi Öğrenci Derneği Başkanı’yken, 2011’deki öğrenci ayaklanmalarının lideri olarak ülkeyi sallamış olması.
Vallejo’nun önderliğini yaptığı, parasız eğitim eylemi öylesine etkili oldu ki, sonunda Milli Eğitim bakanı istifa etmek zorunda kaldı.
Vallejo’dan ilk söz edildiğini işittiğimde, Paris’te idim. Le Monde kocaman bir sayfasını bu genç öğrenci liderine ayırmıştı. O sıralarda, biri Fransız biri Türk, çifte pasaportlu Sevil Sevimli de, Erasmus değişim programı ile geldiği anavatanında, Anadolu Üniversitesi’nde okurken yaptığı kimi eylemlerden dolayı, tutuklu olarak Eskişehir’de cezaevinde yatıyordu.
Türkiye’yi yakından bilen bir meslektaşıma bu konuda dert yandım:
- Vallejo’ya yarım sayfa ayırmış Le Monde. Oysa bizde, aynı yaşlarda bir kız öğrenci, parasız eğitim istediğinden, tutuklu olarak hapiste.
Bilgi verirken bir noktanın altını çizmeyi de unutmadım:
- Üstelik bu kız aslen Lyon Üniversitesi’nde okuyor, aynı zamanda Fransız vatandaşı.

***

İşini ciddiye alan biridir. Hemen not aldı. Üç gün sonra aradı:
- Sevil ve ona benzer durumdaki öğrencilerle ilgili bir haber yapıyoruz.
Batı’da Erdoğan’a karşı tavır değişiyordu. Demokrasiye aykırı tutumlarından mı, Batı’nın diğer isteklerini yerine getirmekteki kusurundan mı, artık orasını bilemem.
Neyse bu değişim, hakkındaki suçlamalar arasında, bedava eğitim istemek, 1 Mayıs mitingine katılmak ve Grup Yorum konserine topluca bilet almak da bulunan Sevil Sevimli’nin işine yaradı, Fransız basını da, Lyon Üniversitesi de, Fransız devleti de (her üçünün temsilcileri genç kızın duruşmalarında hazır bulundular) sahip çıktılar.
Çıktıkları da iyi oldu. Çünkü bilmiyorum, Sevil sade bir Türk olsaydı ne olurdu.
Sevil’in tutukluluk halinin sona ermesinde Fransız ve Avrupa ilgisinin etkisi olmadığına inanmak için saf olmak gerekir.
Sevil kendisine yüklenen suçlamaların bir bölümünden mahkûm olmadı, ama bir kısmından yediği hüküm 5 yıl, 2 ay, 15 gün.
Ne var ki, Sevil şimdi özgür, çünkü hakkındaki temyiz kararını beklerken tutuklanmış değil, dahası da oturduğu Fransa’ya dönmüş durumda.

***

Eğer Sevil sade bir TC vatandaşı olmuş olsaydı, onun özgürlüğüne saygı gösterip sahip çıkan Fransız devleti arkasında olmasaydı, acaba yine şu anda özgür olabilir miydi?
Ben sanmıyorum.
Sanan var mıdır?
Varsa eğer onlar için candan temennim şu olacaktır:
- Allah bu iyimserliklerini daim etsin! Böylelikle kolay mutlu olurlar.
Ben şunu düşünüyorum hep:
- Acaba Sevil’in durumunda olan birinin ne demesi daha makuldür? “Ne mutlu Türküm diyene” mi, yoksa, “Ne mutlu aynı zamanda Fransızım diyene” mi?
Sevil’in bu kritik durumda ikircikli kalması doğal. Belki de hiç kalmıyordur ve her ikisini de söylemeyi reddediyordur. O da onun sonuna kadar hakkı.
Ama eğer, Camila Vallejo, Sevil’in durumunu öğrenirse, herhalde kendi Şilililiğine şükredecektir.
Ne garip tecelli! Türkiye’nin 12 Eylül 1980’de yaşadığını, daha da ağır ve vahşi biçimde Şilililer de 11 Eylül 1973’te yaşadılar.
Aradan geçen zamanda gelinen nokta şu:
Şili’de bedava eğitim isteyenler parlamentoya seçiliyorlar. Türkiye’de ise aynı talebi dile getirenler, hapse düşüyorlar.
Sonra da bizim rejimin adı, “askeri vesayeti tasfiye etmiş ileri demokrasi” oluyor.
Hadi canım sen de!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları