Sultan ve Feto! (1)

09 Eylül 2014 Salı

İngiltere’nin Galler bölgesindeki Cardiff kentinde “Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (KAAÖ)doruk toplantısında Ukrayna sorunu ve “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)” terörü temel gündemi oluşturdu.
Devlet ve hükümet başkanları ikili görüşmeler de yaptılar. “Yeni Türkiye’nin Sultanı” Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Hussein Obama ile yarım saatlik görüşmesinin odağında “deport” vardı.
Sultan “one minute (bir dakika) İngilizcesi” ile Türkçemize “deport (sınır dışı)sözcüğünü kazandırdı. Sözcük, Türkiye’den önemli destekler sağlayan IŞİD’in “deport (sınır dışı)” edilmesi için kullanılmadı!
Sultan, “paralel devleti” birlikte geliştirdikleri imam Fethullah Gülen’in (Feto) ABD’den “deport” edilmesini Obama’dan istedi, “gerekli belgelerin Vaşington’a gönderileceğini” söyledi.

***

Belleğimizi tazeleyelim… Bu köşede yıllardır Feto’nun nasıl örgütlendiğini yazdık. Aldıran olmadı. Anımsayalım… Feto önce Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi’ni ele geçirdi.
Ermeni ASALA terör örgütünün diplomatlara saldırıları üzerine dışişleri ve içişleri bakanlarının işbirliği ile Türk polislerinin yurtdışındaki büyükelçiliklere ve konsolosluklara güvenlik için atanmaları başladı. Bu polisler 2 yıl görevden sonra Türkiye’ye döndüklerinde birer araba sahibi olmuşlardı.
Yeni görev yerindeki masa komşusu meslektaşı otobüs ile işe gidip gelirken, o özel aracını kullanıyordu. Meslektaşı da yurtdışı görev başvurusu yaptı. Personel dairesinden sözlü yanıt “Elbette… Ancak eşin başını örterse…” oluyordu. İstek benimsenince dış atama gerçekleşiyordu.
Emniyet’te başörtülü eşlerin sayısı artar oldu!
İkinci aşamada yurtdışındaki bu görevlilere bazı kişiler gelip gider oldu. Güvenlikçiler büyükelçilik ya da konsolosluktaki Türk ve yerel hizmetlilerin yardımıyla Asya’da, Afrika’da Türk okullarının açılması adımları atıldı. Bu okullara Feto’nun şemsiyesi altındaki öğretmenler gönderildi.
Sonrasında Türkiye’de okullar, yurtlar, dershaneler filizlendi. Kurulan vakıflara para yağmaya başladı. Finans kaynağı olarak da Bank Asya açıldı. 24 Ekim 1996’da açılış töreninde, dönemin Başbakanı Tansu Çiller kurdeleyi keserken, AKP kurucuları Abdullah Gül, Erdoğan ve Feto ön saftaydılar. Artık “paralel devlet” maddi olarak da kurulmuştu!

***

Başta Aczmendiler “şeriat isteriz” söylemleri ile sokağa dökülüp ardından öteki tarikatların da benzeri eylem ve söylemleri yoğunlaştı. Bank Asya’nın açılışından 4 ay sonra, 28 Şubat 1997’deki Milli Güvenlik Kurulu 9 saatlik toplantısında hükümete bir karar önerisi iletildi.
Kararda, “laiklik için yasaların uygulanması, tarikatlara bağlı okulların bakanlığa devredilmesi, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi, tarikatların kapatılması” isteniyordu.
Kararı imzalamayan dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan istifa etti. Günümüzde de Sultan, Feto’nun okullarına, yurtlarına el koyup dershanelerini kapattırmıyor mu?

***

1999’da Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı başlattığı soruşturma sonrasında 2000’de Feto hakkında “laik devlet yapısını değiştirerek, dini kurallara dayalı bir devlet kurmak suçuyla” dava açtı.
Feto ABD’ye kaçtı! ABD’de kalışına en büyük destek şu kişilerden geldi: Graham Fuller: CIA’nin Türkiye sorumlusu - Morton Abramovitz: ABD Türkiye Büyükelçisi olup Feto’nun Papa 2. John Paul ile buluşmasının da çöpçatanı - Ayrıca bazı Amerikalı Hıristiyan ve Yahudi din adamları…

***

Sultanın başbakan, Gül’ün dışişleri bakanı olduğu 2003-4’lerde Vaşington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu’na Feto’nun ABD’de rahat yaşayabilmesi için “yeşil kart” verilmesi amacıyla Dışişleri Bakanlığı’nda girişim yapması bildirildi.
Loğoğlu, “Girişim bildiriminde Feto’nun olumlu özellikleri anlatılıyor, iyi bir din adamı olduğu, yaygın toplumsal hizmetlerinin yanı sıra eğitim alanında da önemli katkılarının bulunduğu belirtiliyor, bundan dolayı da yeşil karta hak kazandığı vurgulanıyordu!” dedi.

***

Mart 2007’de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Terörle Mücadele Yasası’nın öngördüğü suç oluşmadığı için sanık Feto’nun aklanmasına karar verdi. Haziran 2008’de de Yargıtay Genel Kurulu kararı oybirliğiyle onayladı.
Aynı yıl ABD’nin önemli “Foreign Policy” ve “Prospect” adlı siyasal dergileri, Feto’yu “Dünyanın ilk 100 aydını listesine” aldılar ve internette düzenlenen ortak ankette birinciliğe seçildiğini açıkladılar. 2013’te de “Time” dergisi “dünyanın en etkili 100 kişisinden biri” olarak gösterdi.

***

Biraz geri dönüp bir başka yapılaşmaya göz atalım…
Bank Asya’nın açılışında 1996’da Feto ile görüntülenen, o zaman İstanbul Belediye Başkanı olan sultanın gözetiminde “İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV) kuruldu. Vakıf, 2012’de Türkiye çapında yayılma amacıyla adını “Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) olarak değiştirdi.
Halk arasında “Türkiye Gemici Evlatlar Vakfı” biçiminde nitelenmesinde, TÜRGEV’de şu kişilerin başrolde bulunmaları etkili oldu: Bilal Erdoğan (sultanın oğlu), Esra Albayrak (sultanın kızı), Serhat Albayrak (sultanın damadının ağabeyi), Reyhan Uzuner (Bilal oğlanın kayınvalidesi), Ziya İlgen (sultanın eniştesi), Şule Albayrak (sultanın kızının eltisi), Ahmet Ergün (sultanın yakın arkadaşı)…
Böylece, “Fetogiller” ile “Sultangiller” bir ipte iki cambaz olarak oynamaya başlayınca, çıkarlar çatışır oldu.

***

2009’da İsviçre’nin Davos kentinde İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e “one minute” demesinden sonra Ankara- Tel Aviv gerginliğinden yararlanan Feto, ilk uyarısını Mavi Marmara olayında “Filistin’e gidecek gemi İsrail’den izin almalıydı” sözleri ile yaptı. Böylece, kendisine “yeşil kartı” sağlayan Yahudi lobisinin desteğini arkasına aldı…
(Devam edeceğiz!)  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları