Ecel Gelmiş Cihane, İş Kazası Bahane...

10 Eylül 2014 Çarşamba

Türkiye’de planlı cinayetlere dönüşen iş kazaları yaşamın olağan akışının bir parçası haline geldi.
Hani derler ya, ecel gelmiş cihane, baş ağrısı bahane, artık iş kazaları baş ağrısından bile olağan bir ölüm biçimine dönüştü.
Ülkemizde ekmek aslanın ağzında değil, Azrail’in elinde. Her an ölmeyi göze alıyorsanız, karnınızı doyurmanızın bir yolunu buldunuz demektir.
Artık ölüm her yerde emeğe en yakın değer. Yerin yüzlerce metre altında her an olağan bir ihmal sonucu toplu ölebilirsiniz, deniz kıyısında bir tersanede aylık ortalama istatistiklerin parçası olarak yaşamınızı yitirebilirsiniz, yerin metrelerce üstünde asansör hızında ölüme çakılabilirsiniz.
Bütün bunların karşılığında ölüm ya kaderdir ya da sektörün bir parçasıdır. Bu anlamda Türkiye’de en büyük iş kazası işbaşındaki hükümettir. Dönem zengini yaratma uğruna dönem cinayetleri sel oldu, memleketin her yanından akıyor.

***

İstanbul Mecidiyeköy’deki hızlandırılmış rant inşaatında malzemelerle birlikte asansöre bindirilen 10 işçinin feci bir şekilde ölümüne ilişkin haberler Türkiye gerçeğini bilmemize ve yaşamamıza rağmen kanımızı donduruyor.
Bir inşaat düşünün ki; 5 ay önce bir işçi ölmüş, normal bir çalışma faaliyeti sayılmış, dava bile açılmamış. 5 bin 600 lira para cezasıyla geçiştirilmiş. İnşaattaki çalışma koşullarına ilişkin defalarca uyarı yapılmış, ama dinleyen olmamış. Asansörüne inşaat malzemeleriyle insanlar birlikte yüklenmiş. Asansör sık arızalanınca ayrıca uyarılmış, dinleyen olmamış.
Bütün bunlardan sonra meydana gelen kazanın neresini araştıracaksınız?
3 gündür medyada boy boy ölen işçilerin dramları işleniyor. Ama çok az yayın organında gerçek sorumluların izi sürülüyor.
Hükümetin bulduğu yöntem ise benzer her durumda olduğu gibi yaşamını yitirenleri şehit ilan edip çıkmak. Toplum vicdanında çok önemli bir yeri olan “şehitliği” adeta suçlarına kalkan yapıyorlar. Daha Soma faciasının yaraları sarılmadan asansör felaketini yaşadık. Hükümet Soma tepkisini hafifletmek için maden işçilerinin çalışma koşullarını biraz daha insani yapan yasa hazırlamıştı. Bunu da torbanın içine koyup öteki maddelerle harmanladılar. Bu yasanın hazırlandığı günlerde şöyle sormuştuk:
“Zor çalışma koşulları içinde olan sadece maden işçileri mi? İnşaat işçilerinin sorunlarını görmek için de bir şantiyede toplu ölümün olmasını mı bekleyeceğiz?”
Ne yazık ki bu da oldu.

***

Türkiye’nin böylesi felaketlerle ilgili ürettiği çözümler ne yazık ki bu acıları daha çok yaşayacağımızı gösteriyor.
Türkiye’de bütün kazalar ucuz atlatılır. Örneğin bir trafik kazasında 5 kişi ölür, kaza ucuz atlatılmıştır, çünkü otobüs yolcularının yarısı önceki durakta inmiştir.
Bir maden ocağında 50 kişi ölür, kaza ucuz atlatılmıştır, çünkü bir önceki vardiyada 200 kişi çalışmaktadır.
Bu mantıkla Türkiye’de bütün kazalar ucuz atlatılır, çünkü hayat pahalı, can ucuzdur.
Yıllardır altını üstünü çize çize vurguladığımız taşeronlaşma, çalışma koşullarındaki ağırlık, işgüvenliği ihmalleri bir araya gelince artık bu ünlü sözü değiştirmek ve şöyle demek gerekiyor:
Emek en cüce değerdir!
Yeni Türkiye diyerek eski buldukları Türkiye’nin daha da eskisini özleyenlere sormak gerekir:
Bu çağda böylesi ilkel çalışma koşullarında Mecidiyeköy’de yaşamını yitiren 10 kardeşimizin değeri kaç mecidiyedir?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları