Tehlikeli Tuzaklar

22 Kasım 2013 Cuma

Artık herkes biliyor, daha önce de yazıldı çizildi; stratejilerinin temel taktiği “iki adım ileri bir adım geri”dir. Kimileri buna “siyasi esneklik” adını verebilir; değildir, riyakâr bir politikanın halkı kandırma, kilitlendikleri hedefe adım adım ulaşma yöntemidir. Ama haklarını da teslim edelim; kararlıdırlar. Kararlı olmayanlar, gidişi gördükleri halde, adım adım geri çekilerek meydanı boşaltan, buna neredeyse “devrimci” bir stratejiymiş gibi sahip çıkanlardır.
Yapılması gereken iki adım ileri gittiklerinde kararlılıkla karşı çıkmak, bir adım geri attıklarında sevinmemektir.

***

Bugünkü durumun gün itibarıyla bir fotoğrafını çekmek, yapabildiğimiz kadarıyla gerçek renklerine sadık kalarak resmini çizmek ve ortaya çıkan tabloyu, “doğrusu budur” deme bağnazlığına düşmeden tartışmak herhalde iyi olacaktır.
AKP hükümeti tek adamın tartışılmaz önderliğinde programını uygulamayı sürdürüyor. Dış politikada atılan aceleci ve yanlış adımlardan dönmenin yollarını arıyor.AKP kurmayları içleri kan ağlasa da “günümüzün gerçeklerine” uymadığı için ideolojik olarak pek sevdikleri, hatta sevindirik oldukları politikaları terk ediyorlar. Üzgündürler ama gerçekçi ve daha önemlisi çaresizdirler. Mısır’da, Suriye’de, İran ve İsrail politikalarında istenen düzeltmeleri yapmak için harekete geçmişlerdir. Çin füzeleri konusunda da geri dönüşün yolu yapılmıştır. Görünüşü kurtaracak bir iki manevradan sonra ABD’ye, NATO’ya, Batı’ya diklenmekten vazgeçeceklerdir. Batı’ya kafa tutmak Türkiye’de sağcı politikacıların hiçbir zaman harcı olmamıştır.

***

Ama iç politikada ustalıklarını sürdürdüklerini de kabul edelim. Kabul edelim de iki adım ileri gittiklerinde şaşırmayalım, bir adım geri çekildiklerinde de “işte bakın geriliyorlar” diye zafer havalarına girmesin muhalif olma iddiasında olanlar.
Diyarbakır’da Barzani ile buluşma taktiğinin Kürt siyasetçileri ters köşeye yatırdığını herhalde artık herkes biliyor. Ortaya çıkan politikanın amacı seçimlerde Güneydoğu’da daha iyi bir sonuç alma amacıyla sınırlı değildir. Kürt sorununu kendi ümmetçi stratejisine uygun olarak “çözme” çabasındaki AKP, inisiyatifi tümüyle ele alma konusunda önemli bir başarı elde etmiştir. İki adım ileri gitmiş, Barzani ile kurduğu ittifakla içeride Kürt siyasetçileri seçim öncesi devre dışı bırakma konusunda önemli bir kazanım elde etmiştir. Bu adım karşısında BDP-HDP’nin “abondone” olduğu ortadadır. Kuşkusuz “nakavt” olmamak için ne yapmaları gerektiğini tartışıyorlardır. Bulacakları çare Türkiye’yi yakından ilgilendirecektir.

***

Öte yandan AKP’nin de sıkıntıda olduğu konular var. Bunlardan belki de en önemlisi Cemaat ile olanıdır. Her ne kadar tartışma “dershaneler” üzerinden yapılsa da, gerçek daha farklıdır. Bugüne kadar çok iyi giden, hapishanelerin dolup taşmasına yol açan İttifak’ın tehlikeye girdiğini, taraflar arasında çok ciddi kavgalar çıktığını biliyoruz.
Gittikçe sertleşen bu tartışmanın parlamentodaki muhalefet partilerinde seçim hesaplarında dikkate alınması gereken bir yeni unsur gibi görülmesinde ise doğrusunu söylemek gerekirse büyük bir tehlike gizlidir. “AKP’ye oy vermeme” tehdidi ile sorun arını çözme çabasına giren Cemaat’ten medet ummak, “oylarda artış sağlar” yanılgısını güçlendirebilir, ama olası kazancı silip götürecek olan ideolojik teslimiyetin vereceği zarar daha büyük olacaktır.
Baskı cephesinin ortaklıklarının bozulması iyidir, ama o kadar.
Tuzaklardan kurtulmanın yolu yalnız ve yalnızca ilkelerdir diye biliyorum ben.
Öyle değil midir?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları