Yeni HSYK: Karma Komisyon!

01 Ekim 2014 Çarşamba

Türkiye’nin yargı sisteminde belirleyici etkisi olan HSYK adım adım yeniden şekilleniyor.
Ufukta kimsenin mutlu olmayacağı bir karma görünüyor.
12 Eylül 2010 tarihli anayasa değişiklikleri referandumunun başlıca nedeni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını tümden değiştirmek ve yargıda iktidar koalisyonunun egemen olacağı bir yapı kurmaktı.
Büyük ölçüde başarılan bu operasyona hükümet “sessiz devrim” adını takmıştı. Haksız da sayılmazdı. Zira, orman köylülerine arazi vermekten sendikacılığı geliştirmeye kadar anayasa paketi içindeki pek çok madde HSYK değişikliğinin süsü olarak yerleştirilmişti. Amaç yargıyı ele geçirme operasyonunun hissettirilmemesiydi.
O dönem oluşan HSYK’yi öve öve bitiremeyen hükümetin mutluluğu 17-25 Aralık 2013 sürecine kadar devam etti. O gün anladı ki, yargıda oluşan yeni yapı iktidar koalisyonunun cemaat ayağının etkisi altında.
Hükümetin 3 yıl boyunca devrim dediği adım bir anda “darbe girişimlerinin” en büyüğü ilan edildi.

***

Hükümetin referandumla halka yaptırdığı devrime göre yeni HSYK şu şekilde oluşuyordu:
7 üye adli yargıdan, 3 üye de idari yargıdan olmak üzere 10 üyeyi yaklaşık 14 bin hâkim ve savcı seçecek. Yargıtay 3, Danıştay 2 üye seçip verecek. Cumhurbaşkanı 4 üye atayacak. Adalet Akademisi’nden 1 üye gelecek. Adalet Bakanı ve müsteşarı da kurulun doğal üyesi olacak. Böylece 22 kişilik HSYK yargı sisteminin yürümesinde lokomotif gücü oluşturacak.
Hükümet içinden geçtiğimiz süreçte belirleyici olması için Yargıda Birlik Platformu adıyla bir girişimci yapı oluşturdu. Seçimlere bu çatı altında aday gösteriyor. Yargıtay ve Danıştay kendi içinde yaptığı oylamalarla toplam 5 HSYK üyesini belirledi. Bu 5 kişi arasında platform adına yarışa giren kişi yok. Seçim kulislerinin diliyle söylemek gerekirse hükümet Yargıtay ve Danıştay’dan sıfır çekti. Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, müsteşarı ve Adalet Akademisi temsilcisinin hükümet destekli olacağı düşünülürse hükümet 7-5 önde.
12 Ekim’de 14 bin kişinin belirleyeceği 10 üyenin dağılımı büyük önem taşıyor. 22 üyeli kurulda 12’yi bulan çoğunluğu elde etmiş olacak.
İdari yargıda cemaatin daha ağırlıklı olduğu biliniyor. Adli yargı biraz daha yelpazeli.

***

Hükümet yeri geldikçe kullandığı, “milli irade esastır, sandıktan ne çıkarsa onu kabul edeceksiniz” söylemini HSYK gündeme gelince unutmuş görünüyor. Önce Grup Başkanvekili Mahir Ünal baklayı ağzından çıkardı. “12 Ekim’deki seçimde paralel yapıya yakın isimler hâkim olursa seçimi gayri meşru sayarız” dedi. Ardından Cumhurbaşkanı, “HSYK’de B hatta C planımız var” dedi. Her şeyden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da seçimlerde istedikleri gibi bir yapı oluşmaması halinde ne yapacakları sorulduğunda şu yanıtı verdi:
“Yargının kaderini 14 bin kişiye bırakmayız. 55 milyon seçmen belirler...”
Son olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Gerekirse referanduma gideriz” diyerek 12 Ekim sonuçlarına ilişkin tamamlayıcı değerlendirmeyi yaptı.

Özet şu:
HSYK hükümetin istediği gibi şekillenmezse akla gelen gelmeyen her şey yapılacak.
B ve C planlarının da ne olduğu belli; ya HSYK’nin yetkileri tırpanlanıp Adalet Bakanlığı’na verilecek ya da yepyeni bir HSYK için referanduma gidilecek.
Acı acı soruyoruz:
Yargıya böyle bakılırsa, oluşacak yapılardan adalet mi çıkar, yoksa adaletin suyu mu çıkar?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları