Basın Nereye Gidiyor? (16)

26 Şubat 2019 Salı

Ankaralı gazeteci Şinasi Nahit Berker’in ünlü “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur...” sözünden hareketle “gazeteci doğanları” anımsıyorduk... Sonrasında “gazeteci doğmayanlara!” değinmiştik. Bugün son olarak “özgür basın” ile 1960 öncesinde tanık olduğum Adnan Menderes döneminden de kötüye giden “iktidarın baskısına” ve “baldır bacak basınına” değineceğim...

***

Türkiye’de basının iktidarla ilişkisine kendi basınımızdan değil, dünyanın “önemli” uluslararası örgütlerinin raporlarına yansıyan yargılarından aktaralım...
“Freedom House’un (Özgürlük Evi’nin)2018 yılı raporunda “medya” açısından “özgür değil” sınıfında tuttuğu ve “Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü’nün” basın özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında 157’nci sırada...
Aynı örgüte göre AKP 2002’de iktidara geldiğinde basın “yarı özgür” sınıfında ve sıralamada 99’uncu idi... Kimin sayesinde. Nereden nereye?

***

“Amerika’nın Sesi’nden” Dorian Jones’in haberinden alıntı:
“Türkiye’de hükümet, demokrasiyi korumak yerine muhalif sesleri susturma adına bu baskılara devam etmekle suçlanıyor.
Hafta başında mahkeme ayrıca ana akım medya içerisinde muhalif çizgide kalmayı sürdüren son gazete olan Cumhuriyet çalışanları ve gazetecilerden 14 kişiye yönelik cezaları onadı. 14 kişinin tamamı Gülen’le bağlantılı terör suçlamasıyla yargılanıyordu.
Söz konusu mahkûmiyetin, yıllardır Gülen’i eleştiren ve Gülen’e yakın isimlerin devlete sızdıklarını yazan gazetenin çalışanlarına, Gülen’le bağlantılı olmak suçlamasıyla verilmesi, mahkeme kararına yönelik eleştirileri daha da arttırdı!”

***

Avrupa Konseyi, “basın özgürlüğü” üzerine çalışan bazı uluslararası kuruluşlarla birlikte hazırladığı raporu açıkladı. Raporda, “Türkiye dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülke” ifadesi yer aldı. Ayrıca Türkiye’de gazetecilere yönelik “olağanüstü baskının” 2018’de de sürdüğü vurgulandı.
Konsey’in raporuna göre: “2018 sonu itibarıyla Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde toplam 130 gazeteci cezaevinde. Bu gazetecilerden 110’u Türkiye’de...
Olağanüstü halin ilanından bu yana 200’den fazla gazeteci yayınları nedeniyle gözaltına alındı ya da tutuklandı. Olağanüstü halin Temmuz 2018’de kaldırılmasına karşın, yine de ifade ve basın özgürlüğü konularında da dünyanın en geri ülkelerinden biri!”

***

“Sınır Tanımayan Gazeteciler” Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye’yi 180 ülke arasında 157’nciliğe yerleştirdi...

***

“Avrupa Parlamentosu’nun (AP)Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını öneren karar tasarısı Dışişleri Komisyonu’nda oyçokluğuyla kabul edildi. Tasarı 13 Mart’ta oylanacak...
Avrupa Türkiye’yi bu nedenlerle tümden dışlamıyor mu? Yabancı kurumların bu yargılarını, raporlarını artırabiliriz...

***

BBC’nin “Hard Talk” programına konuşan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Gülnur Aybet ise “Türkiye’de cezaevinde gazetecilik faaliyetinden mahkûm olan bir kişinin bulunmadığını” söyledi.
Profesör unvanlı Aybet Hanım, acaba Cumhuriyet gazetesi yazarlarının infazlı ve infazsız cezaevi yolculuğuna ne diyecek?

***

Yabancıların gözünde bazı basının durumu böyle ise öteki bazı basının durumuna kısaca göz atalım...
Haldun Simavi’nin ünlü “Günaydın’ıbugün bir gazetenin baldır bacak eki... Ahmet Emin Yalman’ın uğrunda cezaevine girdiği “Vatan” gazetesi de “hafta sonu” baldır bacak eki oldu!
Bu gazetelerin ana sayfaları olan birinci sayfalarında “manşet üstünde (üst başlıkta)” baldır bacak girişimli birkaç magazin görseli, aynı görsel, ekin 1. sayfasında kapak resmi, yine aynı resim iç sayfanın üçte ikisini kaplıyor!
“Türban” yanlısı iktidarın “çıkardaşı” gazeteleri, nasıl oluyor da sayfalarında bu baldır bacak resimlerini sunuyor? Bu ne ikilem?
Her nedense bu gazetelerde opera, tiyatro, sinema, resim sergisi haberleri, eleştirileri yok! Çünkü günümüz basınında baldır bacak geçerli!

***

Gazeteci “tarafsız”, gazete ise “yandaş değil, çıkardaş değil, daima bağımsız” olmalıdır... Avrupa’da, ABD’de Türkiye’deki gibi iktidarların egemenliğinde, gazetecilerin mahkemelerde, hapislerde olduğu basın var mı?
Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Gökhan Durmuş’un Amerika’nın Sesi’ne açıklaması şöyle:
“Medyadaki yapının değişimi ile iktidarın yoğun baskısı sonucunda çalışamayan gazeteciler topluluğu ortaya çıktı. Tüm işkollarında yüzde 12 işsizlik varken, basında yüzde 30 olarak seyrediyor. Medyanın yüzde 95’i iktidarın kontrolü altında olursa orada ne basın özgürlüğünden ne de gazetecilerin mutluluğundan bahsedebilirsiniz.”
Bu durumda da “bağımsız” gazete değil “baldır bacak bağımlısı” gazetelerin yayımlanması elbette doğaldır! (Son)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları