Mümtaz Soysal

Dış Türklerin İçi

25 Kasım 2013 Pazartesi

Dünya Kıbrıs Türkleri Vakfı’nın Girne’de toplanan üçüncü kongresinde öğreniyoruz ki, yalnız İngiltere’de yaşamakta olan üç yüz bin Kıbrıslı Türk varmış. Sürdürülen araştırma bittiğinde dünyanın çeşitli köşelerine yerleşenlerin toplam sayısı belli olacak. Türkiye’de “dış Türkler” olarak daha çok Batı ve Kuzey Avrupa’ya çalışmak için gidip de oralarda kalanları biliriz. Kıbrıslıların durumu biraz farklı. Geçen yüzyılların Rumeli göçmenleri gibi kötü davranışlardan kaçmak zorunda kalmışlar, hatta kovulmuşlar. Dolayısıyla, siyasal bilinç ve ulusallık yüksek.
Onların asıl derdi, “Kıbrıs sorunu” denen siyasal durumun sonucu ve bir çeşit yaptırımı olarak uygulanan ve genellikle “ambargolar” denen insan hakları ihlalleri; yasaklamalar, engellemeler biçiminde, yüz karası bir tablo. İletişime, ulaşıma ve hatta spor gibi alanlara kadar giden yasaklamalar tam bir rezalet. İhlaller, yasaklamalar ve engellemeler o kadar haksız, insafsız ve insanlık dışı ki hangi insan hakları mahkemesine götürülürse götürülürsün iptal edilebilir.
Türk diplomasisinin bu konudaki en büyük hatası, bu konuyu insan hakları alanına aktarıp, büyük yankılar uyandırabilecek bir mücadeleyi başlatamamış olmaktır. Kıbrıs sorununu bu yönüyle, yani bir insan hakları konusu haline getirmek gerekirken, bunu yapmayışıdır. Çabalarımız, bu süreç içinde siyasal manevralarla ya da müzakerelerle sanki normal bir dış politika konusu varmış gibi, davayı asıl etkili olabileceği alana taşımamış olmaktır. Tabii Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, devlet olarak bütün boyutlarıyla tam tanıtılmış olsaydı, bu konu bu şekilde çok daha elverişli bir düzeye taşınabilirdi. Tanıtma yerine başka alanlarda ve konularda çaba harcandı. Fakat Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hukuken ve resmen başarılmasına fazla önem verilmedi. Sanki sıradan bir siyasal konu ele alınıyormuş gibi davranıldı.
Durum özüyle hiç değişmeden aynen devam ediyor. İnsan hakları ihlalleri öylesine açık ve neredeyse bir zulmetmek biçiminde sürdürüldüğü ortadayken müzakereleri, uzlaşmaları ve diplomatik formüller kurma çabalarını bir yana bırakıp, sorunu bu yönü bakımından kıyamet koparılmalı idi.
Vakit geçmemiştir. Dava, hâlâ sürmekte. Bu aşamada başka çabaları ve girişimleri bir yana bırakıp çok etkili bir kampanya düzenleyerek bu rezalet, dünya kamuoyu önüne olanca açıklığıyla konmalı ve bunda ısrar edilmelidir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları