Hikmet Çetinkaya

22 Yıl Sonra OHAL...

10 Ekim 2014 Cuma

Görüntüler 22 yıl önceki gibi...
Alanlarda, caddelerde tanklar ve askerler!
Yaşananlar, sokağa çıkma yasağı OHAL’li yıllarda olduğu gibi.
Okullar, Atatürk heykelleri yıkılıp yakılıyor...
Bir yandan PKK öte yandan Hizbullah militanları...
Her şey bir anda olup bitti, Güneydoğu yangın yerine dönüştü, alevler İstanbul’da etkili oldu, insan avı başladı...
Esenyurt’ta marketler yağmalanırken çocuklarımız öldü!
Şimdi sormak istiyorum:
“Kazanan kim?”
Kazanan yok, Türkiye kaybetti...
Genç ölülerimize yenileri eklendi!
Ölümler coğrafyasında, akan kanın ortasında yaşıyoruz...
Yoksul halkın çocukları ölüyor farkında mısınız?
Yine analar, babalar ağlıyor, genç bedenler toprağa verilirken...
Marketleri yağmalayanlar...
Ellerindeki silahla insanları öldürenler...
Sokağa çıkma yasağının uzatıldığı Mardin’de öldürülen dört kişi...
Ölenlerin sayısı yazımı yazdığım saatlerde yurt genelinde toplam 26 idi.
İstanbul Mecidiyeköy’de sabah saatlerinden beri polis yolları ve kavşakları tutmuştu.
Toplumca dışlanan, sakıncalı görülen bir gençlik, tehlikeli bir yaratık olarak görülmemeli...
Gençler Türk olsun, Kürt olsun hiç fark etmez; önemli olan onların yaşamları.
Toplum özgürleştikçe, demokratlaştıkça onlar da benimsenecektir.
O zaman ne silah kullanacak ne belediye otobüslerini yakacak, ne de okulları, Atatürk heykellerini...
Türkiye’nin sıkıntısı demokrasi ve özgürlükleri hayata geçirememekten kaynaklanıyor...
Siyaseti, etnik ve dinsel kimlik üzerinden yaparsanız, başınıza her türlü bela gelebilir...
Bizim bugün yaşadığımız tam da budur!

***

Kobani’de yaşayan Kürtler IŞİD kuşatması altında “can pazarı”nı yaşarken, Güneydoğu’da olayların çıkması kendiliğinden değildir...
Bir “provokasyon” olduğu gerçeğini yazmış dün şöyle demiştim:
“Diyarbakır ve Güneydoğu’da yaşananlar bir PKK - Hüda-Par çatışmasıdır...”
Diyarbakır’da çoğu silahla öldürülen 10 kişi vardır ve bunların 4’ü Hüda-Par üyesi, geriye kalanlar ise PKK sempatizanıdır.
Merkez Bağlar, Sur ve Kayapınar ilçelerinde sokaklara barikatlar kuruldu.
Sokaklar kan gölüne dönüştü...
Peki, sorumlusu kim bunların?
O kadar çok ki hangisini sayayım...
Kurt puslu havayı sever, aynen öyle oldu...
Hem dinci hem milliyetçi kesimler, HDP’nin yaptığı “kitlesel eylem çağrısı”, derin güçler, 90’lı yılların katilleri, domuzbağcılar, kışkırtıcı ajanlar...
Okul yakmak, Atatürk büstlerini kırıp ateşe vermek, kimin işine yarar, kim kazanır...
Kazananı olmayan bir sokak savaşı...
Gazetelerin birinci sayfalarına baktığımda, televizyonlarda kanlı olayları, market talanını gördüğümde aklıma gelen şuydu:
“90’lı yılları özlemiş bir kitle!”
Rojova tehdit, Kobani tehdit...
IŞİD’e sevgi!
Derin güçler, devlet içinde örgütlü çeteler, kan emiciler, yabancı devletlerin istihbarat ajanları...
Haydi kolay gelsin, IŞİD üçüncü bayrağını Kobani’de dalgalandırıyor...
Zaten onlarla komşu olduk, üç sınır kapısı IŞİD’in elindeydi...

***

Kürt yurttaşlarımız salt Mardin’de, Diyarbakır’da, Batman’da değil Türkiye’nin dört bir yanında yaşıyor...
PKK - Hüda-Par çatışmasının, Türk-Kürt çatışmasına dönüşmesinden korkuyorum.
Bu nedenle kaygılarım artıyor!
Bir başka kaygım Kürt yurttaşlarının tümünü PKK’li sanmak...
Yüzleri maskeli Kürt gençlerinin, ellerinde silah, sopayla, benzin bidonlarıyla eylem yapmaları, otobüsleri yakmaları...
Kobani’de katliam var, orada IŞİD var!
İnsanlar ölümle burun buruna yaşıyor...
Acıları var!
Hüzünleri var!
Kapılara dayanmış ölüm ve vahşet!
Kürt gençleri sizlere sesleniyorum, okul yakarak, Atatürk heykellerini ateşe vererek, marketleri yağmalayarak bir yere gelemezsiniz...
Uyanık olun!
Aranızda kışkırtıcılar var!
Tuzağa düşmeyin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları