Bay Davutoğlu’nun Baas’ı

22 Ekim 2014 Çarşamba

Türkiye, yakın tarihinde AKP kadar başarılı algı operasyonu yürüten bir başka siyasi parti tanımadı. AKP sözcüleri ortaya bir laf atıyorlar, sonra bu lafı her ağızlarını açtıklarında tekrarlayarak toplumun beynine yerleştiriyorlar.
Son operasyonları da Baas ile CHP ve HDP “benzerliği” temeli üzerinde yürütülüyor. Bay Davutoğlu dünkü AKP TBMM grup toplantısında da bunu ihmal etmedi, konuşmasının üç buçuk dakikasını sözünü ettiğimiz operasyonel söyleme ayırdı.
Baas’ı öyle bir anlatıyor ki dinleyen bu rejimi insanlığın başına gelmiş en korkunç felaket sanacak!
Oysa gerçek hiç de öyle değil.

***

Bir süre önce sevgili Aydın Engin de sözünü etti, ama yinelenmesinde bir zarar yok.
Panarabizmin ürünü olan ve sadece Suriye’de değil, Irak’ta da iktidarı alan Baas ideolojisi ve partisi 1940 yılında Rum-Ortodoks inancından Mişel Eflak ve Sünni Selahaddin Bitar tarafından kuruldu ve daha sonra İskenderunlu bir Alevi olan Zeki Arsuzi’nin de 1947’de katılımıyla aynı yıl ilk kongresini yaptı. Bir diğer önemli lider olan Ekrem el Hawrani ise oluşuma 1952 yılında katılacaktır.
1946 yılında bağımsızlığına kavuşan Suriye’de ‘ulusüstü’ ve ‘ulusaltı’ kimlikler güçlü, ancak ulusdevlet kimliği son derece zayıftı. Bu zayıflık hali o günden bugüne kadar Suriye tarihinde etkili olmuştur. Ulusal bilincin aleyhine olarak ‘ulusüstü’ olan kimlik Panarabizm (Milliyetçi Arap Birliği), alt kimliklerse etnik köken, din, mezhep ve aşiret bağlılıklarıydı.
Baas (Diriliş), birbirlerinden emperyalizmin çizdiği yapay sınırlarla ayrılmış Arap uluslarının kapitalist olmayan bir gelişme yolunu öngören tek birdevlette birleşmesini amaçlayan siyasal milliyetçi sol partiydi.Arap dünyasında birliği (Vahda), özgürlüğü (Hurriya) ve sosyalizmi (İştirakiya) gerçekleştirmeyi hedeflemekteydi.
Bilindiği gibi toplumların uluslaşmasında ve ulus devletlerin kurulmasında milliyetçilik motor işlevi görmüştü. Dönemlerinin koşullarında birçok ulus ve devlet bu süreci yaşamıştı. 1923-1946 yılları arasında Türkiye’de bu süreci yaşamış, tek parti iktidarı ile yönetilmiş, Cumhuriyetin kuruluşundan 23 yıl sonra çoğulcu parlamentarizme geçmişti.
1947 yılında ilk kongresini yapan Baas da benzer bir yolu izledi. 1958 yılında Suriye ve Mısır’ın birleşmesiyle Birleşik Arap Cumhuriyeti kurulmuştu. Fakat bu birlik Mısır’ın uyguladığı bazı politikalar nedeniyle yürümedi. Suriye, üç yıl (1961) sonra Albay Kerim el Nahvali liderliğindeki Şamlı Sünni subayların gerçekleştirdikleri darbe sonrasında BAC’den ayrıldı. Darbecilerin uyguladıkları siyasetin Baas Partisi’nin 1940’larda ve 1950’lerde ortaya koyduğu ideoloji ile hiçbir ilgisi yoktu. 1963 yılında Baas Partisi bir askeri darbeyle iktidara geldiyse de onlar da birçok başarısız askeri darbeyle karşı karşıya geldi. 1966 yılında Baas Partisi’nin “bölgecilerin” ağırlıkta olduğu radikal kanadı, birçok tasfiye ile mezhep-bölge-aşiret bağlarını kullanarak bir darbe gerçekleştirdi. Böylece 1960’ların başından beri Baas’ın sosyalizme öncelik verecek şekildeki ideolojik dönüşümüne son nokta konulmuş oldu.

***

Hafız Esad, Salah Cedid, Muhammed Ümran gibi Nusayri kökenli subayların başını çektikleri “Neobaasçı” yeni bir dönem başladı. Günümüze kadar gelen bu dönemi aşağı yukarı biliyoruz.
Bay Davutoğlu bu gelişmeleri bilmiyor olabilir mi?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın diploma aldığı okullarda bunlar öğretilmemiş olabilir, ayrıca bunları bulup okumaya gençliğinde Kasımpaşa Özenspor’daki futbol yıllarında, daha sonra da parti çalışmalarında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ardından parti liderliği, sonrasında Başbakanlık yıllarında zaman bulamamış da olabilir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanını mazur görebiliyoruz. Tabii bu arada Yalçın Akdoğan, Mehmet Metiner, Şamil Tayyar gibi medya kökenli, Ayşe Nur Bahçekapılı gibi üniversite kökenli AKP entelektüellerinin bu konuda hiçbir şey yapmadıklarına ilişkin eleştirilerimizi de mahfuz tutuyoruz.
Eleştirilerimiz Bay Davutoğlu’nadır. “Stratejik Derinlik” gibi ölümsüz bir Şarkiyat eserinin müellifi ve bir Darülfünun müderrisi olarak bize Baas ile CHP ve HDP arasındaki benzerliğe hangi bilimsel verilerle ulaştığını açıklamalıdır.
Bekliyoruz.
Değerli okurlar, bu hamur daha çok su kaldırır. Arada bir değineceğiz.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları