Şeytanı Ayrıntıda Yakalamak...

23 Ekim 2014 Perşembe

Ortadoğu halklarının yüzyıllara sarkabilecek bir bataklıkta, çok kirli, bir o kadar kanlı, ırklar, mezhepler eksenli savaşlarda çırpınmasının söz konusu olabileceği gelişmeler karşısında insanlık seyirci... Güç odakları, kendilerine sıçrayabilecek bedelleri en aza indirgemeye, çatışmaların bölge halkları içinde, bölge topraklarında yaşanmasına yönelik önlemlerinin teorik ve stratejik adımlarında alabildiğine titizler.. ABD’nin doğrudan Afganistan, Irak işgallerinin acılı deneyimlerinden sonra, yeni Vietnam sendromu yaşamamak, ülkeye ABD’li asker cenazesi taşıtmamak üzere, bir tek ABD çıkarları penceresinden bakıldığında dahi geliştirilen stratejilerde, çıkar çarklarının işleyişleri çok daha karmaşık...
Kuralsız düzende, diktatörlüklerde milyarların sömürülmeleri kolaylaştıkça, bilinçsiz, bilgisiz kitleler, sonuçta milyarlar, hızla insanlık dışı yaşam koşullarına, karanlığa çekiliyorlar. İnsan haklarında en acımasız, en ağır suçlar, ihlaller, sonuçta en yoksul, en eğitimsiz, iç savaşlara, bataklığa çekilmiş ülkeler, topraklarda, ilkel ırkçılık, inanç ayrımcılıklarının yaşandığı toplumlarda işleniyor...
Üstüne vahşi kapitalizmin sistem krizleri, ayakta kalabilme koşulları derken milyarlarla dünyalının yoksullaştırma, yoksunlaşmaları, sosyal dampingin süreklilik kazanması zorunluluğu... Sanal piyasalar düzeninde, medya çağında milyarları güdüleme ne kadar etkin olursa olsun, emeği örgütsüz bırakıp sömürmek ne kadar kolaylaşırsa kolaylaşsın, düzen dışına atılıp oralarda tutulabilmeleri kolay değil... “Böl, parçala, yönet..” yöntemiyle, en çok ve en kolay, enerji yataklarının üzerine oturmuş en çok sömürülebilen, Aydınlanma sürecini yaşamamış ırklar, halklar, İslam dini içinde mezhepler, aşiretler, cemaatleri de katarak iç savaşlarda parçalama, bataklığa çekme; radikal İslamı besleme, terörü kullanma geçerli yol görülse de sürdürülebilirliğinde işler sarpa sarıyor...

***

En büyük yanılgı da suçları, toptancı güç odaklarına yüklemek.. Katkı payı yabana atılmasa da milyarlarca dünyalının kurutuluşunun, insanca yaşama kavuşmasının anahtarları onlarda değil. Kurtuluş yolları bulmak en ağır bedelleri öderlerken en altta kalmama çırpınışında insanca davranışları gösteremeyen, bir diğerinin üstüne çıkarak, ona zarar vererek, öldürmeye, yok etmeye çalışarak ayakta kalmaya çalışanların, milyarlarla dünyalının kör karanlığından çıkabilme başarısı, sorumluluğu...
İktidarlarımızın, siyasal İslamcı kimlikle, Cumhuriyet rejiminin yürümekte olduğu demokratik, laik düzenden sapmalarla; çok kazançlı çıkma, uzun soluklu iktidarda, iktidar nimetlerinden çok pay alma hesaplarında Türkiye’nin bugün içine çekilmekte olduğu bataklık, tehdit, öyle böyle hafife alınabilecek gibi değil... Cumhuriyetimizin 91. yılına, barış içinde, insanca yaşam koşullarında, güvenli, umutlu girememenin burukluğunda, sınırlarımızda, Ortadoğu’da, İslam dünyası içinde yaşadıklarımızı kör inanç değil akıl süzgecinden geçirmek zorundayız...
İş, bu ülkede yaşayanların çoğunluk mezhebinden siyaset yapma, şeriat düzeni kurma tezi ile yola çıkmış, önüne çıkanları insanlık dışı yöntemlerle öldüren, sadece İslam değil, insanlık dışı vahşet suçlarını soluksuz işleyen bir radikal İslami terör örgütünün lanetlenmesi ile bitmiyor. İslam dünyası, Ortadoğu, işgallerle bataklığa dönüştürülmüş Irak, Suriye gibi komşu ülkelerimizde yaşanan iç savaşlar, bataklığın kolay kolay kurutulamayacağı sorunuyla da sınırlı değil... Gündüz-gece bizi de içine çekmekte olan bataklıkta yaşananlara ilişkin gerçek-kirli bilgilerle kafamız karmakarışık...

***

Uzmanlar verilere, bilgilere dayalı çalışmaların eşliğinde, IŞİD denilen hortlatılmış örgütün nasıl olup da ABD-AB-Rusya-Çin ile neredeyse eş oranlı silahlarla donanımlı oldukları gerçeğini bile açıklamakta zorlanıyor. Suriye ve Irak’ta kaçan askeri güçlerden kalmış silahlarla açıklanamayacak donanımın en zor açıklanabilecek boyutu, söz konusu silahlarda kullanılan askeri malzemelerin düzenli, katlanan akışta yeni gelişi... Ele geçirilmiş kaçak petrolün satışı ile gelen kara parayla karanlık yollardan akışı önleyemeyen güç odaklarına, silahın üretildiği merkezlere nasıl bakılacak?
Dünyanın her yerinden itilmiş kakılmışların öfkesi ile beslenmiş, kör karanlık radikal İslamcı '74erör örgütlenmelerinin kurdurulması, kullanılmalarını açıklayabilsek de Müslüman inancı içindeki milyarların mezhepler, aşiretler, ırklar, cemaatler çatışmasında birbirlerine vahşetle saldırmalarını, savaşın geçerli olduğu ülkeler sınırlarını da taşarak yaşanılan her yerde karşı karşıya gelmelerini nasıl açıklayacağız? Hırıstiyan dünyasının iç savaşlarda birbirlerini kırarak kör karanlık çağlardan çıkışlarının İslam dünyası için de bu çağda yaşanmasının zorunluluk olduğunu mu kabul edeceğiz? Anadolu Aydınlanması, Cumhuriyet kazanımları, değerleri, Atatürk devrimleri ve laiklik bu kör karanlığa teslim mi olacak?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları