Demokrasi Maskeli Polis Devleti...

23 Ekim 2014 Perşembe

Birbirinden farklı düzenlemelermiş gibi gündeme getirilen 6. yargı paketiyle iç güvenlik paketi özünde birbirini tamamlayan çalışmalar. Her iki paketi topladığınızda içinden bir demokrasi maskesi bir de diktatörlük özlemi çıkıyor.
Başbakan diyor ya; bir kişi maskeyi takmışsa, demek ki kendi kimliğini gizlemek istemiştir, demek ki teröristtir...
Benzetmede hata olmaz; bu paketler de gerçek yüzü gizlenerek Meclis’e getiriliyor.
Hükümet topluma anlatmakta zorlanacağı bir düzenleme yaptığında bunu örtecek süsleri öne çıkarıyor. Bu süsleri de halkın yıllardır özlemle beklediği, gerçekleştirilmesi çok zor işlermiş gibi gösteriyor. Böylece çok büyük bir iş yaptığını ilan ediyor. Örneğin iç güvenlik paketinde soyadını çok kısa sürede değiştirme hakkı getirilmiş. Bu günlük yaşamımızı çok etkileyecek bir devrimmiş. Türkiye’de insanlar mevsimlik soyad mı kullanıyor ki, günlük yaşamın bir parçası olsun? Pasaport alma, resmi belge edinme gibi işlemlerdeki kolaylıklar da dijital teknolojinin getirdiği olanakların devlette de kullanılmasından başka bir şey değil.

***

Asıl düzenlemeler ise yargının hukuksuzlaştırılmasında, polise yargı yetkisi verilmesinde.
6. yargı paketi, 2014 başında çıkan 5. yargı paketi ile getirilen kimi yenilikleri ortadan kaldırıyor. Örneğin dinlemelerde, tutuklamalarda 3 hâkim tarafından verilmesi öngörülen kararlar artık 1 hâkim tarafından verilecek. Yani eskiye dönülecek. Daha önce 1 hâkimden 3 hâkime çıkarılırken hükümet şöyle diyordu:
“Biz özgürlüklerin esas alınmasından yanayız. Yurttaşın özgürlüklerini kısıtlama kararı verilirken bunun zorlaştırılması başlıca kanıttır. Yeni düzenleme bir reformdur.”
Şimdi eskiye dönerken şunu söylüyorlar:
“Yargının iyi işlemesi esastır. Mevcut düzenleme suçların ortaya çıkmasını, soruşturmaların sağlıklı yürümesini engelliyor. Yeni düzenleme bir reformdur.”
İç güvenlik paketinde de “makul şüphe” ile polise 24 saat gözaltına alma yetkisi veriliyor. Savcılık buna 24 saat daha ekleyebiliyor. 6. yargı paketinde de tutuklama kolaylaşıyor.
İki değişiklik ne güzel de birbirini tamamlıyor!

***

Hükümet 12 Eylül 2010 referandumuyla Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) oluşumunda değişiklik yaparken bunun devrim olduğunu söylemişti. Arada 3 yıl geçti, aynı HSYK yapısını darbecilikle suçladı. Bu yaman çelişki sorulduğunda da şunu söyledi:
“Yanılmışız, hata etmişiz...”
Bu durumda hükümete sormak gerekir: 2 yıl sonra da bugün yaptıklarınızın hata olduğunu söylememe garantiniz var mı?
Yok...
Polisin yetkisinin yanı sıra kapsama alanı da genişletiliyor. Paketin içinde jandarma ve sahil güvenliği de her yönüyle İçişleri Bakanlığı’na bağlayan düzenlemeler var. Bunun anlamı, bu kurumların da polisleştirilmesinden başka bir şey değildir.
Her iki paket de Meclis’te görüşüldükten sonra muhtemel bazı değişikliklerle yasalaşacak. Sonra Cumhurbaşkanı’nın önüne gelecek. Hükümet Cumhurbaşkanı olarak Erdoğan’ın bunları anında onaylayacağı yaptığı açıklamalarla görülüyor. Örneğin ekmek almaya giderken öldürülen 15 yaşındaki Berkin Elvan’ın terör örgütleri tarafından maşa olarak kullanıldığını iddia etti.
Bu konuda bir delil var mı?
Yok... Ama yurttaşların hukukunu en çok gözetmesi gereken bir kişi olması gereken Erdoğan hükmü veriyor.
İki paketin de özü hükümeti ve onun cumhurbaşkanını halktan korumaktan başka bir şey değildir.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

100. yılı yaşamak! 7 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları