Kafalar acayip karışık. Herkes işi gücü bırakmış İstanbul Büyükşehir Belediye seçimine odaklanmış durumda. Demokrasi kanalları tıkandıkça siyaset başka alanlara taşıyor maalesef.
Ve dolayısıyla futbol da şu anda kenara itilmiş halde. Ki ben böylesi bir ortamı geçmişte hiç hatırlamıyorum. Çünkü en azından bazılarımız için futbol ilk sıradaki yerini korumuştur hep. Fakat futboldan giderek uzaklaşma meselesini tümüyle seçim stresine bağlamak da yanlış. Zaten çok renksiz, tatsız-tuzsuz bir sezon geçiriyoruz. Bu biraz da şampiyonluk yarışının milyonlarca taraftarı olan üç büyükler arasında geçmemesinden olabilir. Ama asıl futbolda adalet duygusunun giderek yok olması ve futbol kalitesinin her yıl biraz daha düşmesi insanları futboldan uzaklaştıran sebepler. Bunlara bir de kulüplerin iyi yönetilmemesini, mali olarak büyük sıkıntılar içinde olmalarını ekleyin. Ve tüm bunların oynanan futbola yansıması da doğal.

3 büyükler
Sonuçta en başta futbolumuzun lokomotifi yüz yılı aşmış üç çınar; Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe olmak üzere hemen her kulüpte işler hiç iyi gitmiyor. Yatırılan paralarla oluşturulan takımlar ve oynanan futbolun kalitesi örtüşmüyor. Üstelik son açıklanan zarar rakamları, özellikle Beşiktaş için ciddi boyutta. Çıkış yok.
Düşünsenize çocukluğumda en zengin kulüp diye tanımlanan Fenerbahçe şimdi taraftarından para toplayıp düzlüğe çıkmayı umuyor. Ama bu noktaya nasıl gelinmiş, bu kadar borç niye yapılmış irdeleyen yok. Kulüplerde de demokrasi kanalları tıkandıkça kimse işin gerçeğini dillendiremiyor. Kurulu düzene karşı çıkamıyor.

Garip derbiler
Fenerbahçe’nin hali malum. Galatasaray’ın hali malum; her ne kadar şampiyonluğu kovalıyor olsa da. Beşiktaş’ın son iki sezondur hızla düşüşe geçmesi ve mali durumu da malum. Şimdi imdada hafta sonu oynanacak iki derbi yetişti. En üst ile en altlar arasında futbol olarak bir fark var mı, göreceğiz. Göreceğiz ama gerilim üretip dikkatleri gündem dışına çekme heveslileri geri durmuyor. Fenerbahçe- Galatasaray derbisi gerilimi için ne mümkünse yapılıyor şu günlerde.
Oysa ki futbol terazisi olmaya aday daha mühim bir derbi var; Beşiktaş-Başakşehir. Sadece ligin kaderini belirleyecek bir maç olmayacak bu. Hem Abdullah Avcı’nın hem de Şenol Güneş’in futbol becerisi ve aklı bu maçta ölçülecek. Ne var ki politikanın en çok sızacağı, tribünlere yansıyacağı maçlardan biri de olabilir bu karşılaşma.
Demokratik kanallar tıkanınca her şeyin başka alanlara sızması ve işlerin iyice bulanıklaşması kaçınılmaz oluyor. Bundan da bulanık suda balık avlayanlar kârlı çıkıyor.