Her şeyin çok güzel olması için...

12 Mayıs 2019 Pazar

Bizde duyguların ortasını bulmak zordur. “Ya bendensin ya teröristsin” siyasette gelinen noktanın zirvesi. Bundan ötesi olabilir mi? Olur... Açmayalım...
Bu gidişin ülke hayrına olmadığını düşünenler yıllardır her seçime olağanüstü bir umutla giriyorlar. “Bu kez tamam” duygusuyla seçim akşamını bekliyorlar. Hayal ettikleri sonuç çıkmayınca yüksek umutlar yerini çöküntüye bırakıyor.
Bunun son örneğini 24 Haziran 2018 seçimlerinde yaşadık. Değişim isteyen herkesi heyecanlandıran o süreç 24 Haziran gecesinden itibaren, “Demek ki seçim yoluyla yapılabilecek bir şey yok” duygusunu baskın hale getirdi.
Umutperest bir toplum olduğumuz için 31 Mart yerel seçimlerinin tansiyonu yükseldikçe umut da yükseldi.
31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın İstanbul’la ilgili geçtiği ilk rakam şuydu: Binali Yıldırım yüzde 71, Ekrem İmamoğlu yüzde 19!
Eğer plan istedikleri gibi işleseydi, bu oranı gören CHP’liler önce sandıkları bırakacaktı, sonra gözyaşlarını...
O gece İmamoğlu’nun kararlılığı, bilgiye dayalı özgüveni her şeyi değiştirdi. O geceden sonraki 36 günlük süreci adım adım yazıp söylüyoruz.

***

Propaganda döneminde 16 yaşındaki lise öğrencisi Berkay’ın, “Her şey çok güzel olacak Ekrem Abi” sözü, seçimlerin YSK’ye yapılan dayatma sonucu yenilenmesi kararıyla yeniden büyük kabul gördü. İlk birkaç günün iklimine bakılırsa, “Her şey çok güzel olacak” sözü halkın özlemlerine, beklentilerine karşılık geldi. Herkes bu söze sarıldı. Biz de aynı duygularla paylaştık.
Peki bu ortak özlemi gerçekleştirmek için sloganı paylaşmak yeter mi?
Kesinlikle yetmez...
Her şeyin çok güzel olabilmesi için bunu çok istemek ve çalışmak gerekiyor...
Kendi sesimizin büyüsüne kapılmamak gerekiyor...
Herkesi kucaklama kültürünü samimiyetle benimsemek, bizim gibi düşünmeyenleri ürkütmemek gerekiyor...
İktidarın seçimi yenileme kararı alırken, “Seçimi nasıl alırım” planı da yaptığını, ihmal etmemek gerekiyor...
Her şeyin salt bizim için değil, herkes için, tüm toplum için iyi olmasını istemek gerekiyor...
İmamoğlu’nun bu yönde tutturduğu dili çoğaltmaktan başka bir arayışa girmemek gerekiyor...
Özetle; değil yoğurdu, dondurmayı üfleyerek yemek gerekiyor...

***

Bakışımız neden bu kadar temkinli?
Çünkü, iktidar sahipleri tam kinli!
Çünkü 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana seçime gidiş yönteminden katılan partilerin durumuna, sandıkların sayımından YSK’nin uyguladığı seyyar hukuka kadar pek çok şey tartışmalı...
7 Haziran 2015’ten bu yana seçimlerde yaşananları unutmamak, ders çıkarmak gerekiyor. 7 Haziran seçimlerinde AKP iktidardan düşmüştü. Salt çoğunluğu kaybetmişti.
Ne oldu?
Saray sonucu beğenmedi!
Halk bu yanlışı düzeltsin, dedi...
Milletle inatlaştı...
16 Nisan 2017 referandumuna mühürsüz oylar damgasını vurdu. Öyle anlaşılıyor ki, o referandumdan hayır çıksaydı, YSK bir gerekçe bulup iptal edecekti!
İşte bütün bunları yaşadıktan sonra iktidar odaklarının beğenmediği İstanbul seçimleri yenileniyor. İktidar buna seçimin yenilenmesi gözüyle bakmayacak, “İstanbulluların hatasını düzeltmesi” diye bakacak. Ona göre gündem oluşturacak.
24 Haziran’da her şey çok güzel olacak...
Ama, 23 Haziran’a kadar çok çalışırsak, kalbimizle değil, beynimizle düşünürsek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları