İnadın Nedeni Düzenin Özü

21 Kasım 2014 Cuma

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 2015- 2016 performans yatırım planlarında Taksim Meydanı restitüsyon projesinin yer aldığının açıklanması, çok çevrede tepkiyle karşılandı.
Mimarlar Odası avukatı Can Atalay, Gezi Parkı ile ilgili iki ayrı mahkeme kararı olduğunu anımsattı ve bunların bütçenin iptalini doğuracak kararlar olduğunu söyledi.
Gerçekten de, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin kararıyla 2012 onaylı Gezi Parkı’nın yapılaşmaya açılmasına ilişkin hükümler içeren plan iptal edilmiş bulunmaktadır. Bu karar Danıştay tarafından da onaylanmış bulunuyor. Ayrıca, İstanbul 10. İdare Mahkemesi tarafından 2009 onaylı büyük ölçekli Beyoğlu Koruma Amaçlı İmar Planı da iptal edilmişti.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı ise şunları söylüyor:
- Bırakın planların iptal edilmesini bir yana, bütün dünyanın şahit olduğu büyük bir halk direnişiyle bunun istenmediği belirtilmişti. Burada provokasyon görüyorum.
Gerçekten Mücella Hanım ile birlikte çok kişi, yalnız bizde değil, dışarıda da insanların unutmadıkları, davaları hâlâ süren Gezi olaylarının doğurduğu tepki ortadayken Gezi’yi rant alanına çevirmedeki inadı anlamakta güçlük çekiyor.

***

Şimdi yerli yabancı çok kişi aynı soruyu şaşkınlık içinde soruyor:
- Bu konuda bu kadar inat neden?
Anımsayacaksınız aynı soru büyük Gezi olayları sırasında sorulmuş ve içeride de dışarıda da kamuoyu yanıtı bulmakta zorlanmıştı.
Oysa bu inat neden sorusunun yanıtı düzenin özünde yatıyordu.
Tayyibizm, eğitimden sağlığa, maliyeden ekonomiye, sanata spora kadar her alanda kendi içinde mantığı olan kaç çocuk yapacağınızdan, onları nasıl doğuracağınıza, nasıl giyineceğinize, hangi eserleri izleyeceğinize kadar her şeye karışan, hayatın her yanını kapsayan totaliter bir dünya görüşüdür; ilmi hurafeye, ekonomisi ise avanta ve talana dayanır.
Avanta ve talan ekonomisinin anahtarı inşaat sektörü, altın madeni ise İstanbul rantıdır.
Sistem bunun üzerine oturur.
İstanbul yağması duvarında açılacak en ufak bir gedik, verilecek en küçük bir ödün bile sistemin çöküşü demektir ve buna asla izin verilmeyeceği belli edilmelidir.
Gezi olaylarına bakarken baskıcı totaliter düzenin, buyurganlığından vazgeçmeyeceğini caydırıcı bir üslupla vurgulama arzusu kadar, sistemin özünden taviz verilmeyeceğinin ilanı da yatar.

***

Hurafecilik, baskıcılık, buyurganlık, yolsuzluk, yağma kadar rant için yeşilin, tarihin, toplumsal değerlerin talanı da bu sistemin vazgeçilmezleridirler.
Edirne’den Hakkâri’ye, Ankara Atatürk Orman Çitliği’nden İstanbul’da Validebağ’a kadar rant uğruna her yerde tarih, yeşil ve doğa acımasızca talan edilir.
Hatta bazı hallerde yağmaya ideolojik kültürel, tarihi kisveler giydirilir, bir taşla iki kuş vurulur.
Kimi zaman Validebağ’da olduğu gibi rant, mescit kalkanı ardına gizlenir.
Bu amansız talana karşı kulaklar tıkanır, yasalar, yargı kararları çiğnenir, tepkiler sindirilir, ormanlar alaşağı edilir.
Bu görüntüyü şaşkınlıkla izleyenler, bu barbarlığı dehşet içinde seyredenler, bilmelidirler ki, Tayyibizm düzeni talan ve yağmayı canı pahasına koruyacak, İstanbul’un rantının iliğine kadar sömürülmesini sağlayacak talancı ve yağmacı istilasının sürmesi için elinden geleni ardına koymayacaktır.
İstanbul iki kez işgal edildi. Biri mütareke yıllarında, öbürü ise AKP iktidarında.
Faili İtilaf Devletleri olan birinci işgali görmedim, okudum ve dinledim.
Birinci işgalin acı günleri, ardında simgeler, anılar bırakarak geçmişte kaldı.
İkinci işgali bizzat yaşadım.
Ve yaşadıklarımla gördüm ki faili yağmacı vandallar olan ikinci işgal birinciden bin beter.
O da bir gün sona erecek; ama arkasında artık bir İstanbul kalmamış olacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları