Bu Nasıl Bir Suç Ortaklığı Düzeni?

27 Kasım 2014 Perşembe

Yolsuzluk operasyonlarında, yargı-polis ayaklarındaki ardı arkası gelmeyen operasyonlardan sonra ortada dava kalmamıştı.. Bir tek Meclis Soruşturma Komisyonu’nun sonuçlanmadan dosyanın kapatılması olanaksızdı. Soruşturmanın tarafı eski dört bakanın ifade vermelerine sıra gelmeden komisyon haberlerine yayın yasağı getirildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti  yasağın “sansür” , yurttaşın olup bitenlere ilişkin bilgi edinme haklarının gasp edilmesi olduğunun altını çizdi.. CHP lideri Kılıçdaroğlu Meclis’in ne zamandan beri hırsızların hamisi olduğunu sorguladı. Siyasetten, toplum örgütlenmelerinden ağır eleştiriler geldi..
Daha bir gün önce TGC’nin “medya- siyaset ilişkileri”nin masaya yatırıldığı etkinlikte, İktidarlarının yandaş medya birebir patronları hedef alan vergiler de içinde çeşitli cezalandırmalarla, gazetecilerin  işten atılmaları uygulamalarıyla, basının Cumhuriyet tarihinin en baskıcı, en ağır “sansürün uygulandığı” bir dönemi yaşamakta olduğu gerçeği ortaya çıktı. Doğaldır ki bu çok ağır otosansürü de üreten, kitleleri güdüleyen gerçekler, medyanın ayıplı konumunu da ortaya koyduğundan, medyamızda haber olarak bile hak ettiği yeri alamadı..
Medyanın haberciliğin olmazsa olmaz kuralları içinde yok sayamadığı dünyanın en büyük madenci cinayetleri peşe peşe geldiğinde, bir boyutu ile doğrudan hedef alınmış suçlanan İktidarları, sermaye grupları da sayılmayarak yaşanan toplumsal travmada neler oldu? Bol ağıt, işçinin dramatik, travmatik ucuz emek, ölümüne çalıştırma, ağır yaşam koşullarındaki yoksulluk, çaresizliğine bol bir o kadar boş yerinme, bire bir sorumluların hedef dışında kaldığı medyatik ilgi çeken acıklı öyküler.. Sonuçta neden üst üste dünyanın en büyük madenci cinayetlerinin yaşandığının asıl sorgulaması, hesaplaşılması arka planda..
Bu ülkenin enerji darboğazında, işsizlik, ekonomik çaresizlik koşullarında madenlerin üretimden vazgeçmesi, Özal’ın bir zamanlar denediği üzere ucuza maden satın alınmasının yükü çok ağırdı. Ekonomik verimlilik hesaplarında ithal kömüre ödenecek dövizin elde edilmesi, yüz binlerce işçinin işsiz kalması, var olan maden üretiminin ekonomiye katkılarının sıfırlanmasının sonuçlarına da bakılacaktı. İşçinin yaşam güvencesi, insanca yaşam koşulları için gerekli, zorunlu yatırım, önlemlerin alınması koşulu ile.. Oysa İktidarları doğru dürüst işletilebilecek kamu yatırımlarında bile taşaronları zengin ederek, özel işletme ihalelerinde yandaş kayırarak, akıl almaz kirli, kârlı bir vurgun düzenine sapmıştı.

***

Türkiye dünyada örneği olmayan söz konusu ilişkiler ağında, işçinin canı, sağlığı, insanca çalışmasının sömürüsü üzerinden, haksız kazanç sağlanan bir kömür işletmeciliği, holding patronajı yaratmıştı. Haksız, en vurguncu kârların olduğu inşaatı da geçen bir zenginleşme karşılığında, İktidarları siyaseten destekleniyor, kazançlar paylaşılıyor, seçmene bedava kömür dağıtma ağı kurularak bir de seçim kazanılıyordu. Yetmiyor yevmiyeli mitingciler gönderilerek, medyatik her tür destek verilerek ortaklık dayanışması sağlanıyordu.. Ölümlü kazalar zorunlu önlemleri, maliyet artışlarını getirince bu vicdansız kazançlar üzerinden paylaşım pastası küçülüverince, kimi ocakların kapatılması ile işsiz madenciler gerçeği ile birlikte seçmene kömür dağıtımı da zora girmiş diyorlar..
Zaten bedelini Ecevit koalisyon İktidarları, partilerinin ödediği bankalar krizi sonrası alınmış acı reçetelerin üzerine, Irak savaşında ABD’nin önünü açma sayesinde kurulmuş parti, İslam dünyasını günün koşullarında az bedelle yönetme adına üretilmiş radikal İslamın ters tepen silahında ılımlı İslam projesi ile dışardan da estirilen destek rüzgârlarında baştan işin doğası gereği iyi giden işlerde tıkanma, sistemin kirizi de gündeme girmişti. İktidarlarının baştan büyük gelir dağılımı bozulması, kuralsız düzenin piyasalar eksenli, toplumu cepheleştiren, yandaşları sadaka düzeninde kenetleyen, savaşların ganimetlerinden de pay alınarak, insanlar yoksullaşırken sanal büyümesinde de sistemin krizi gündeme girmişti. İktidarlarının son altı yılının ortalama büyümesi büyük çarpıklıkları içinde dahi yüzde 3.5’ler ortalamasına düşmüştü ki.. Bu Cumhuriyet tarihinin yüzde 5’lerde olan göreceli daha adil, insan ve yatırım eksenli büyümesinin gerisinde, kırılma göstergesiydi.. Ülkenin halkını yandaşlar ve karşıtları olarak ikiye bölüp, en yukarıdan en yoksula yandaşların kayrılmış olması, 12 yılın kamu kaynakları birikiminin onlara akıtılması, karıtların geriye püskürtülmesi, yoksullaştırılmaları gerçeği cabası..
Dün Cumhurbaşkanı yine yıllar önce yapılmış Galataport ihalesi için verilmiş yargının yürütmeyi durdurma kararını şimdi yolları ayrılmış, ölümüne savaştıkları cemaat, paralel devlet işi ve suçu olduğunu söylüyordu. Varsayalım ki öyle.. İktidarlarında sayısız kez değişen yasa ve yönetmeliklerle ihalelerin bakanlıklara, tek otoriteye bağlanması, ÇED, kamu yararı, yargı, uzmanlık örgütlenmeleri.. denetiminden kaçırılması nasıl bir suç ortaklığı paylaşımının önünü açıyor?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları