Bir Araştırmacı Gazeteci Olarak Kemal Kılıçdaroğlu

30 Kasım 2014 Pazar

Geçen akşam CNN Türk’te Taha Akyol, tarihçi konuklarına, “Dersim’de devlet zehirli gaz kullandı mı” diye sordu.
Onlar bu konuda yazılı kaynak bulunmadığını söyleyince, bir tanığı anımsadım:
Kemal Kılıçdaroğlu’nu…

***

CHP lideri ile geçen haftaki buluşmamızda, adeta bir araştırmacı gazeteci vardı karşımızda…
Sivas’ta Aziz Nesin’i yangından kurtaran polisi bulup röportaj yapmıştı.
Celal Bayar’dan Dersim’i sormak üzre randevu alıp evine kadar gitmişti. Ne yazık ki buluşma, Bayar’ın hastaneye kaldırıldığı güne denk gelmişti.
Hayatımın en büyük kaybıdır” dedi anlatırken…
“Dersim’i, tartışanların çoğundan iyi bilirim aslında” diye ekledi.
Doğup büyüdüğü Dersim’in tarihini yazmaya niyetlenmiş bir ara... Çıkan kitapları okumuş, kaynakları araştırmış, en önemlisi, tanıkları konuşturmuş.
Ve konuşturduğu tanıklar, devrin iktidar sahipleriymiş.

***

90’lı yılların başında, Maliye’de bürokratken, bir görevle Bursa’ya gitmiş Kılıçdaroğlu
Arkadaşlarıyla içerken konu Dersim’e gelmiş.
Masadakilerden biri, “Bu konuyu, İhsan Sabri Çağlayangil çok iyi bilir. Halen Yalova’da yazlığında yaşıyor” demiş.
“Acaba randevu alabilir miyiz” diye düşünmüşler.
Bunun üzerine sofradaki yeminli mali müşavir, Bakan Cavit Çağlar’ı aramış. Onun aracılığıyla randevu alınmış.
Hep birlikte Yalova’ya gitmişler.
“Sizden Dersim’i dinlemeye geldik” demiş Kılıçdaroğlu
Çağlayangil iyi karşılamış; köpeği Rodi’yi sevmişler.
İkram edilen birayı içip hayatlarında ilk kez havyar yemişler.
Yanında teyp götürmüş Kılıçdaroğlu… Teyp dedikse şimdiki cep teyplerinden değil; eski battal radyoteyplerden…
Tabii teybin kablosu kısa; ara kablo filan da yok. Teybi masanın üzerine koymuşlar, Çağlayangil’in de yardımıyla masayı çekip prize yaklaştırmışlar; içinde türküler olan bir kaseti takıp Dersim’i dinlemeye geçmişler.

***

Pırıl pırıl bir hafızayla, o dönem şahit olduklarını içtenlikle anlatmış Çağlayangil
Dersim Harekâtı sırasında Malatya Emniyet Müdürü’ymüş. 1937’de, Dersim’de bir an önce infazların gerçekleşmesini isteyen Ankara, infazların organizasyonuyla onu görevlendirmiş.
Çağlayangil de, Seyit Rıza’nın idama gidiş sahnesini, bütün ayrıntısıyla Kılıçdaroğlu’na nakletmiş:
Hapishanede 7 idam mahkûmu varmış. Önce Seyit Rıza’yı almışlar. Seyit Rıza, imamın dini telkinini kabul etmemiş. Jandarma karakolu önündeki meydana kurulan darağacına gidilmiş. Savcı yaftayı yapıştırmış.
Vasiyetini sormuşlar; “Kırk lira param var, oğluma verin” demiş Seyit Rıza; oğlunun da asılacağının farkında değilmiş.
Sonra beyaz gömlekle sehpaya çıkmış.
Bomboş meydana insan doluymuş gibi haykırmış:
“Evlad-ı Kerbelayık! Bi-hatayık! Ayıptır! Zulümdür! Cinayettir!”
Ve asmaya “15 kâğıt” isteyen cellat, çekmiş ipi…

***

İsyancılara ne oldu peki?
Bunu da sormuş Kılıçdaroğlu
Çağlayangil, onu da açıkça anlatmış:
“Mağaralara iltica etmişlerdi. Ordu zehirli gaz kullandı; mağaraların kapısından bunları fare gibi zehirledi. Yediden yetmişe Dersim Kürtlerini kestiler. Kanlı bir harekât oldu. Dersim davası da bitti.”
Kılıçdaroğlu, deşifre ettiği bu söyleşiyi hâlâ evinde saklıyor.
Kaseti de bir arkadaşına vermiş.
Belge, bilgi, tanıklık arayan araştırmacılara duyurulur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları