‘Kabile devleti değiliz’
Deniz Yıldırım
Son Köşe Yazıları

‘Kabile devleti değiliz’

31.08.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Her gün bir başka haber. Soyadı saye­sinde Saray’a danışman yapılan mı ararsınız, aynı haneye 4 maaş sokan aile mi ya da ailevi bağlarıyla belediyede yer tutup ilgisiz bir alanda aldığı bursla, ka­munun parasıyla yurtdışına eğitime gideni mi? Ailesinden neredeyse herkesi devlette belirli görevlere getiren iktidar siyasetçileri mi ararsınız, kendisi yerine çocuklarını vekil yaparak iktidardan pay almayı sürdürmeye çalışan eski siyasetçileri mi yoksa?
Ya da eski bakanların çocuklarından bugün bakan olanları mı ararsınız, etkili ailenin içindeyken en geniş yetkilerle ülke ekonomisini, hazinesini yönetme gücüne kavuşan damatları mı? Kızını üniversitelere asistan aldırmaya çalışan üniversite ida­recilerini mi ya da dillerinden “kul hakkı”nı düşürmeyip başkasının hakkına göz ko­yanları mı? Köprü, yol, maden, piyango ne varsa, kamudan gelen kaynak ve ihalelerle ihya edilen 5-6 aileyi de katalım buraya. Hepsi burada. Kardeşler, eşler, oğullar, kızlar, yeğenler, damatlar. Neyse ki bu tür haberlere hemen yasak getiriyor mahke­meler; böylece “kamu yararı” kavramının özelleşmesinin hukuk ayağını da göre­biliyoruz. Halka ait varlıktan, konumdan, makamdan, maaştan yararlanırken soy, aile, akrabalık bağları; halk haberdar olunca kişi hakları. Müthiş tutarlılık!
Oysa nedir modern devletin özelliği? Herkes için geçerli hukuk kuralları koy­mak, devlet önünde tüm yurttaşları eşit görmek, her makama her kesimden insanın gelebilmesi için gerekli fırsat eşitliği ortamını yaratabilmek. Ne gerekir bunun için? En başta devletin şahıslara, soy bağına, ailelere, akrabalık ilişkilerine, ayrıcalıklı gruplara dayanmaması. Devletin dayanağı hukuktur; öznesi de yurttaştır. Olmalıdır. Ayrıcalıklar kaldırılmalıdır.
Timothy Earle, “Şefler Nasıl İktidara Geldiler” başlıklı etkileyici çalışmasında, antikçağdan bu yana şeflik örgütlenmesi­nin temel özelliklerini, iktidarı elde etme ve sürdürmede sahip olduğu stratejileri ince­liyor. Bir yerinde şöyle diyor çalışmasının: “Şeflikler, normalde akrabalık temelinde kurulan toplumlar olarak nitelenir; bu da bir kişinin akrabalık sistemindeki yerinin onun toplumsal statüsünü ve politik ko­numunu belirlediği anlamına gelir.” Çok ilginç, öyle değil mi?
Gençlerle konuşun; kendilerinin yaşadık­ları zorlukları yaşamasınlar diye ailelerinin bin bir zorlukla okuttuğu gençlerle… Kadro bekleyen, bir işe girmek isteyen gençlerle. “Dayı” ne demek, “referans” ne anla­ma geliyor? Bir sorun bakalım. Belirli bir akrabalık sisteminde yer almayanların kamuda hedef olarak görebildiği yegâne meslekler güvenlikle bağlantılı. “Ahlaki po­litika” bu muydu? “Kul hakkı” böyle bir şey miydi?

Aile önemsiz mi?
Aile niye önemsiz olsun? Herkes için ailesi başta gelir, kıymetlidir. Fakat mesele aileyi devlet, yani kamu işlerine karıştır­mamaktır. Her ideoloji temelde bir özneye dayanır. Liberalizm bireyi, sosyalizm sınıfı, muhafazakârlık ise aileyi merkeze koyar. Ancak muhafazakârlığın aileyi merkeze koyarak hedeflediği, bugün gelinen yer miydi? Seküler ahlak ve toplum modelini eleştirelim derken, birkaç ailenin etkin makamlardaki belirleyiciliğinin olağa­nüstü arttığı, halkın çoğunluğunun ise dışlandığı haksız bir sistem yaratmak mıydı amaç? Asıl soru budur.
Şiddet gören kadınları, mağdur edilen çocukları ya da işsiz kalan, evine ekmek götüremeyip ramazanda kendisini asan babalarıyla tüm ailelerin sorunlarını çözmek değil de, ayrıcalıklı birkaç ailenin yaratılması ve “muhafazası” mıydı hedef?
Bugün ailesini önemseyen her kesim­den yurttaşla konuşun; iktidarı en fazla eleştirdikleri konunun ne olduğunu göre­ceksiniz. Ya da en başarısız bulunan, var­lıkları en fazla sorgulanan bakanların kimler olduğunu bir sorun. Sonuçların hiç şaşırt­mayacağından emin olabilirsiniz. Bugün “iktidar” ve “aile” sözcükleri yan yana eşleştiğinde, ortalama bir yurttaşın aklı­na ne geliyor ya da kimler geliyor sizce? Olumlu bir eşleşme mi doğuyor zihinlerde?
En fazla “aile”den söz eden, kendisini bu ölçüden topluma model olarak sun­maya çalışan bir siyasi hareketin bugün en fazla tepki gören uygulamalarının “aileci kayırmacılık”la bağlantılı olması, bir iddianın da tükenişidir. Muhalif bir “etik-politik” zeminin inşası, buradan da mümkündür.
Biz soy, aile ya da akrabalık bağına dayananlar devletin kadrolarına, milletin kaynaklarına yeniden el koysun diye Kurtuluş Savaşı vermedik, Cumhuriyet kurmadık. Bağımsız ve güçlü bir devlet, ailelere, kişilere, akrabalık ilişkilerine bağlı olmadan yaşayabilen devlettir. Neyse ki “kabile devleti değiliz.”

Yazarın Son Yazıları

Cumhuriyet’e veda

Cumhuriyet’e veda

Devamını Oku
04.06.2022
‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

‘Koalisyon eşittir kriz’ formülü üzerine

Devamını Oku
21.05.2022
Geçim siyaseti, aday siyaseti

Geçim siyaseti, aday siyaseti

Devamını Oku
07.05.2022
Hak mücadelesi

Hak mücadelesi

Devamını Oku
30.04.2022
23 Nisan ve iki halkçılık

23 Nisan ve iki halkçılık

Devamını Oku
23.04.2022
Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Enstitülü kuşak ve gelecek zaman

Devamını Oku
16.04.2022
‘Sonra hayat devam etti’

‘Sonra hayat devam etti’

Devamını Oku
02.04.2022
Değer mi hiç?

Değer mi hiç?

Devamını Oku
26.03.2022
Savaş ve siyaset

Savaş ve siyaset

Devamını Oku
19.03.2022
Transit

Transit

Devamını Oku
12.03.2022
Savaş (05 Mart 2022)

Savaş

Devamını Oku
05.03.2022
Ukrayna

Ukrayna

Devamını Oku
26.02.2022
Cemre düştü

Cemre düştü

Devamını Oku
23.02.2022
İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

İttifaklar, temsiller ve adlandırmalar

Devamını Oku
16.02.2022
Güneşli Pazartesiler

Güneşli Pazartesiler

Devamını Oku
12.02.2022
En uzun gece

En uzun gece

Devamını Oku
09.02.2022
Çatlak

Çatlak

Devamını Oku
05.02.2022
Rejimin yeni aşaması

Rejimin yeni aşaması

Devamını Oku
02.02.2022
Borç

Borç

Devamını Oku
29.01.2022
‘Siyasetin sonu’

‘Siyasetin sonu’

Devamını Oku
19.01.2022
Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Ahlat Ağacı’nın borç toplumu

Devamını Oku
15.01.2022
Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Kişiselleşme değil ortak çözüm programı

Devamını Oku
12.01.2022
Deli İbram Divanı

Deli İbram Divanı

Devamını Oku
08.01.2022
İki ülkeden Türkiye’ye

İki ülkeden Türkiye’ye

Devamını Oku
05.01.2022
Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Boric’den Babiš’e, Şili’den Çekya’ya

Devamını Oku
29.12.2021
Kâğıt

Kâğıt

Devamını Oku
25.12.2021
Geçim ve seçim: Şili dersleri

Geçim ve seçim: Şili dersleri

Devamını Oku
22.12.2021
Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Tatar Çölü’nden Tatar Ramazan’a

Devamını Oku
18.12.2021
Yeni model

Yeni model

Devamını Oku
15.12.2021
Joker

Joker

Devamını Oku
11.12.2021
Milli Görüş partileri

Milli Görüş partileri

Devamını Oku
08.12.2021
Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Drogolaşma ve Don Kişotlaşma

Devamını Oku
04.12.2021
Birincil ittifak

Birincil ittifak

Devamını Oku
01.12.2021
Oblomov’dan Don Kişot’a

Oblomov’dan Don Kişot’a

Devamını Oku
27.11.2021
‘Yoksulluk Kader Olamaz’

‘Yoksulluk Kader Olamaz’

Devamını Oku
24.11.2021
Labirent

Bir intiharın genel provası

Devamını Oku
20.11.2021
Akışına bırakmak

Akışına bırakmak

Devamını Oku
17.11.2021
Kalabalığa kaçış

Kalabalığa kaçış

Devamını Oku
13.11.2021
Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Yeni kamuculuk ve kooperatifler

Devamını Oku
10.11.2021
Truman kaçışı

Truman kaçışı

Devamını Oku
30.10.2021