Yaratıcı yazardan yaratıcı okura...

04 Kasım 2019 Pazartesi

TÜYAP, bu yıl da kitap şölenine kapılarını açtı.

Kitaplar, yazarlar, okurlar, söyleşiler, paneller.

Bir kültür şöleni.

Okur-yazar buluşmasının yararına inanıyorum.

Kitap okuyan, kitap seven insanların yazarlarla buluşması, o kısacık anda göz göze gelmeleri, bir kitabın iki ucunda ortak bir an yaşamaları titreşimli bir ezgi.

Her kitap bir serüvendir.

Orada yazılanlar sizi alır, anlatılanların içinde dolaştırır. Tarihtir, coğrafyadır, kadındır, erkektir, çocuktur, yaşlıdır.

Sizi kendinizden alır, gezdirir, dolaştırır, sevinirsiniz, üzülürsünüz, seversiniz, sevmezsiniz ama kayıtsız kalamazsınız.

Kitabın içindeki olayları yaşarsınız, oradaki karakterlerle yakınlaşırsınız. Kimi zaman onlardan biri olursunuz, ötekilere tavrınız da kitapta yazılmıştır.

Yazılanları değiştirmeye hakkınız da vardır.

Kitap artık sizindir, yazarın elinden çıkmıştır, siz ne isterseniz öyle olur.

Öyle ki, aynı kitabı okuyan kişiler birbirinden farklı kitaplar okur gibidirler.

Aynı kitabı farklı yıllarda okuduğunuz zaman da farklı etkiler alırsınız. Farklı olan yazılanlar değildir, okuyan farklı olmuştur.

Yaratıcı okur, kitabı okurken kendi kitabını da yazar.

İşte o zaman bir okur bir kitabı okumuştur.

Kitap okumak da yaratıcılıktır.

Kitap ne zaman okurun olur?

Bir kitap, satın alındığı zaman alanın kitabı olmaz.

Satın alan okur, aslında kâğıt parasını, mürekkebi, basan, yayan kurumun payını öder.

Yazarın hakkı, kitaba verilen para ile ödenmez.

Yazarın hakkı hiçbir para ile ödenmez.

Yazarın hakkı, o yarattığı yapıt okunduğu zaman, anlaşıldığı zaman, yorumlandığı zaman, okuyana yeni şeyler kattığı zaman ödenmiş olur.

Yazarın hakkını, okurun emeği öder.

İşte o zaman, alınan kitap da okurun olur.

Yoksa satın alınan kitap çantanındır, evindir, kitaplığındır ama okurun değildir.

Okur, emek verdiği zaman kitabın sahibi olur.

Yazarı mutlu eden de budur.

Yazarı ne mutlu eder?

Kitabının çok satmasının mutlu ettiği yazarlar elbette vardır.

Ama çok satılması, bir kitabın çok okunması anlamına gelmez. Hele de bir yazarın okunup anlaşılması daha da çetrefil bir konudur.

Yanlış anlaşılmak da istemem. Ben kitapları satılan, -kimileri çok satılan- yazdıkları insanlara ulaşan birisi olarak yaşadıklarımı da anlatıyorum.

Yazarı en çok mutlu eden etkenin, “yazdıklarının anlaşılması” olduğunu düşünüyorum.

Yazdıklarının insana ulaşması, anlaşılarak okunması, okuru düşündürmesi, okuru duygulandırması kanımca bir yazarı, bir şairi, bir tiyatro yazarını en çok mutlu eden etken olmalıdır.

Bizim yazarlarımızın dünya çapında yazarlar olduğunu biliyorum.

Şairlerimiz, romancılarımız, öykücülerimiz, denemecilerimiz, tiyatro yazarlarımız gerçekten dünya çapındadır.

Tanınmalarının eksikliği uluslararası bir dilde yazmamış oluşlarındandır.

Elbette, yapıtları öteki dillere çevrilmiş yazarlarımız da var. Ama bence, çok daha fazla şairimiz, yazarımız bütün dünyaca tanınmayı hak ediyor.

Kitapla tanışan, kitap seven, kitap okuyan herkesi kutluyorum.

Yazan-basan-okura ulaştıran-okuyan herkes bu galaksinin içindedir.

Kültürün kutsal galaksisi binlerce yıldır insanları alıyor, gezdiriyor, zenginleştiriyor.

Ne mutlu kültürle zenginleşenlere...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları