Çevre Bilinci ve Katı Atıklarımız...

17 Ekim 2008 Cuma

İnsanların kararıyla bir nesne atık olmakta; yani dünkü çöplerimiz bugünkü anlatımıyla atıklarımız. Bale sözleşmesine göre atık; “evrensel hukuk hükümlerine göre elden çıkarılan ya da elden çıkarılması arzu edilen ya da elden çıkarılması zorunlu olan nesne ya da madde” şeklinde tanımlanmaktadır. Elden çıkarmak ve nesneden kurtulmak ifadelerinin tanımlamada zorluğa neden olmasının sebebi atığın göreceli bir kavram olmasından kaynaklanmaktadır. Atık kişiye, zamana, kültüre göre değişir, bağlıdır. Burada meselenin insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilmek gerekir; özellikle tek tanrılı dinlerin “tüm evrenin insan soyunun yararlanması için oluşturulduğu” inancı doğal kaynakların bilinçsizce kullanılmasına, talan edilmesine, tahrip edilmesine maalesef destek olmuştur, neden olmuştur, gerekçe oluşturmuştur. Daha sonraları, sanayi devrimi ve sonrasında bilimde ve teknolojideki gelişmeler, plansız ve kontrolsüz nüfus artışı ile birlikte hammadde ve enerjiye daha fazla ihtiyaç duyulması ve özellikle son 50 yılda uygulanan neoliberal politikalar ve  doğal kaynakların acımasızca talan edilerek kullanılması ve yok edilmesi yerkürede ve atmosferde olağanüstü olumsuzluklara, doğal felaketlere, iklim değişikliklerine yol açmıştır. Görüldüğü gibi ve yaşadığımız üzere yaşamın her alanında  olumsuz etkisini hissettiren çevre sorunları ve doğal felaketler ancak ve ancak bilimin yol göstericiliği ile çözümlenebilecektir. Yani ilimsiz yolun sonu karanlık gözükmektedir. Şayet bu evrende kalıcı olmak istiyorsak, doğayla uyum içinde doğa yasalarına saygılı davranarak, doğayla dost kalarak yaşamak zorundayız. Aksi takdirde, bu evrende yaşadığımız kadar yaşacağımızın da garantisi maalesef gözükmemektedir. Şimdi bu kısa sorgulamayı yaptıktan sonra atık konusuna tekrar dönerek konuyu irdeleyebiliriz.

Ülkemizde ortalama günlük kişi başı 1.38 kg katı atık üretilmektedir, yani yılda kişi başı ortalama 500 kg atık ortaya çıkmaktadır.  Bu da ortalama yılda 36 milyon ton katı atık üretildiğini göstermektedir. Bunun da yaklaşık 20 milyon tonu evsel atık olduğu tahmin edilmektedir.  Katı atıkların kontrol yönetmeliği 14.3.1991 tarih ve 20814 sayılı resmi gazetede yayınlanmış, son yıllarda çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Katı atıkların toplanması, taşınması ve geri kazanılması ile çevre ve insan sağlığına olumsuz etki yapmadan nihai bertarafına ilişkin yükümlülük, yetki ve sorumluluklar 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 14 ve 15 inci maddeleri ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi kanunun 7 inci maddesi ile belediyeler ve Büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Belediyeler kıt bütçelerinin yaklaşık 3’te birini temizlik hizmetlerine harcamaktadırlar. Sonuçta her tüketim, onun atıklarının çevreye zarar vermesini önlemek için yeni bir tüketimi de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle özellikle son dönemde geri kazanım, yeniden değerlendirme, gömme, yakma, yerleşim yerlerinden uzaklaştırmanın yanında çözüm olarak çöpün azaltılması üzerine çalışmalar yoğunlaştırılmaktadır. Bu anlayışla atıkların çevreye, doğaya zarar vermesini önlemek için kullanılan yöntemlerden çok daha basit yöntemler üzerinde ayrıca duruluyor. Bir ürünü almadan önce gerçekten ihtiyacımız olup olmadığını düşünmek ya da ürünü kullandıktan sonra farklı amaçlarla da olsa tekrar tekrar kullanmak çöp miktarının hem azalmasını hem de o ürünü üretmek için  tüketilen kaynakların azaltılmasını, yok edilmesini de sağlayacaktır. Avrupa’da 1990–1995 yılları arasında üretilen katı atık miktarlarında önceki yıllara göre %10 luk bir artış meydana gelmiştir.  OECD’nin tahminlerine göre de 2020 yılında, 1995’tekinden % 45 daha fazla atık üretileceği öngörülmektedir. Bu gidişe bir dur demek için AB’nin 6. çevresel eylem programında atık giderimini ve yönetimi, öncelikli dört konudan biri olarak ele alınmış ve çöp depolama alanlarına dökülecek atık miktarının 2010 yılında %20, 2050 yılında %50 azaltılması hedeflenmekte. Avrupa Birliği ülkelerinde her vatandaş yılda ortalama 3,8 ton katı atık üretmekte. Toplam katı atık üretimi ise dudak uçuklatacak miktarda tam 1,8 milyar ton. Görüldüğü gibi sorun devasa büyüklükte öenmlidir ve Avrupa Birliği için hayatiyet arz etmektedir. Tam da bu noktada, ülkemizdeki katı atık üretimi ile Avrupa’daki katı atık üretimini karşılaştırdığımızda ülkemizin bu konuda yolun başında olduğu ve şanslı olduğu bariz bir şekilde gözükmektedir. Bu avantajı sürdürülebilir bir duruma dönüştürmek zorundayız. Çünkü her geçen gün,  kentleşme ve sanayileşme oranımız hızla artmaktadır. Bunun için de özellikle kent yönetimlerinin ve sanayi çevre yönetim sistemlerinin AB’nin altıncı çevresel eylem programından yararlanarak, hatta daha ötesinde modern, çağdaş projeleri hayata geçirerek ve uygulayarak 2050’lili, 2100’lü yıllara ilişkin atık yönetim planları yapmaya da mecburuz. Özellikle dört mevsimi yaşadığımız cennet Anadolu coğrafyasına ve insanımıza sürdürülebilir yaşam hakkı için bu gereklidir.

Katı atıkların üretiminde; inşaat, madencilik, sanayi ve evsel çöpler olmak üzere dört ana sektör olarak ön plana çıkmaktadır. İnşaat ve yıkım atıkları %34 lük payla en büyük sektördür. Görüldüğü ve anlaşıldığı üzere, atıklarla ilgili AB stratejisi, üretildiği yerde atığı azaltma, geri kazanma,  son giderimini optimize etme başlıklarını çözüm olarak hedeflenmekte ve öngörmektedir.  Katı atıkların (çöplerin) yönetimiyle ilgili AB’nin önceliği ve hedefleri ne ise ülkemizinki de aynı olmalıdır.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları