Aklama Çıkmazı

17 Aralık 2014 Çarşamba

Cemaat’e AKP saldırısını kimi arkadaşlar “uzun bıçaklar gecesi”ne, Hitler’in Sturmabteilung - SA’ya; Fırtına Birlikleri’ne saldırısına benzettiler. “Teşbihte hata olmaz”, biraz benzer; SA’lar asıl olarak alanın temizlenmesi işinde üstün başarılar göstermişlerdi. SA’ların lideri Ernst Röhm gücünü fazla abartıp, “politikada, liderlikte daha fazla pay” isteyince işler karıştı. Hitler, SA liderini darbe yapmakla suçladı ve SA’yı bir gecede kanlı bir şekilde tasfiye etti. Benziyor mu? El hak, kanlı olmasa da, “elemanlar” birbirinin tam kopyası olmasa da benziyor.

***

Ama bu son gelişmenin bizi asıl ilgilendiren kısmı bundan sonrasıdır. Unutmamalı SA’ların tasfiyesinden sonra “görev” SS’lere geçmişti. SS’ler estirdikleri terör fırtınası ile önce Yahudileri, sonra komünistleri, daha sonra sosyal demokratları, sonra “Ari Alman ırkı”na uymadığını düşündükleri herkesi, sokakta ya da kamplarda öldürdüler, hızlı ya da yavaş ölüme terk ettiler. Papaz Niemöller’in “Benim için ses çıkaracak kimse kalmamıştı” tiradı bunu anlatır.

***

Bu kısa tarih dökümünden ders çıkar mı? Çıkar. Tarihte benzerlikler yaşanabilir ama hiçbir şey aynıyla yinelenmez. Yenilikler, yeni bakışlar, bilgiler, yorumlamayı hem kolaylaştırır hem de ayrıntılar iyi temizlenmez, soyutlama iyi yapılamazsa yanlışa düşmek kaçınılmaz olur. Kısası; Cemaatçi basına yönelen saldırıyı kınarken bakış açısını genişletmek ve Cemaat’i muhtemel bir müttefik, bağlaşık gibi görmek doğru olmayacaktır. Saldırının gerçekleştiği gün yazdığım yazıdan bir bölümü izninizle yinelemek istiyorum:

***

AKP saldırısı kaba bir baskı rejimi kurma hevesinden ibaret değildir. Onun ideolojik bir zemini var; bu zeminde Cemaat ile de aralarında derin bir ayrılık yoktur. İdeolojik ortaklıklar, arada bir bozulan stratejik ve taktik ortaklıkların çok kolayca yeniden kurulmasının yolunun hep açık olduğunu gösterir bize. Cemaat-AKP çatışması karşı cephede bir çatlaktan öte anlam taşımamaktadır. Cemaat’in sabıkalı yandaşlarını, gazetecileri bugün savunmak kuşkusuz gazetecilik etiğinin gereğidir, ama onlara güvenmek... O ayrı, apayrı bir konudur ve o babda sabıka kayıtlarını unutmamak gerekecektir.

***

Şimdi işin sıcaklığı içinde Cemaatten kimilerinin geçmişte yaptıkları “hatalar” ihbarlar, kindar yayın ya da doğrudan polisiye hizmetler için özür dilemeleri, aflar, kısmi aflar pek popüler olabilir; karşılıklı “güzellikler” yaşanabilir. Lütfen o kadarda kalalım. AKP ile eski ortak Cemaat arasındaki kavga Türkiye’nin bugününde yarınında politik mücadele arenasında hiç kuşkusuz büyük önem taşıyor. Sonuçları da olacaktır. Ama Türkiye’nin devrimci kanadı, ki potansiyeli, gücü sanıldığından daha fazladır, kendi işine bakmalı, dikkatini AKP’nin gittikçe yoğunlaştırdığı saldırıya yöneltmelidir. AKP’nin amacı, zemini her gün biraz daha sarsılan iktidarını sürdürebilmektir. Bunun baskıyı artırmadan mümkün olamayacağını, toplumsal muhalefetin her geçen gün yaygınlaştığını biliyorlar.
Cemaat’e saldırı da bu baskının yoğunlaştırılması için kullanılıyor. İşte yasama, yürütme, yargının tekleştirilmesi operasyonu, yargının yeniden özel yetkilerle donatılması, polisin yetkilerinin artırılması tam da bugünlerde tamamlanmadı mı?

***

Peki, Cemaat’e hiç mi teşekkür borcumuz yok? Olmaz mı hiç. Cemaat üstün bir başarı grafiği çizdiği Ergenekon, Balyoz, Odatv operasyonlarında çok can yaktıktan sonra bu üstün hizmetin karşılığını almak, politikada daha fazla pay sahibi olmak için ucu “zamanın Başbakanı”na kadar uzanacak bir hamleye girişti. İçeriden destekle Erdoğan’sız, Fidan’sız yeni bir AKPCemaat ortaklığının kurulabileceğini düşündü. Yolsuzluklar operasyonunun “esbabı mucibesi” budur. İşte işin bu kısmında teşekkür borcumuz devreye giriyor. Hangi niyetle yapılmış olursa olsun AKP’li bakanlarla ilgili sağlam kanıtlara dayanan, halkın büyük bir çoğunluğunun gerçek olduğuna iman ettiği yolsuzluk iddiaları için kendilerine teşekkür ediyoruz.
Ama o kadar; işi uzatmıyor, basın özgürlüğü kapsamını aşmıyor, Cemaati aklama çıkmazına sapmıyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları