Operasyonu Yapan Yasasını Hazırlar...

18 Aralık 2014 Perşembe

Başlığı Balbay’dan ödünç aldım. Çünkü, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, istediğini yapabileceği kanısına vardığı 2004 yılından bu yana çıkardığı yasalarda hukuk yerine kendi işine gelen kuralları yeğlediğini biliyoruz.
AKP’nin kaçağa verdiği önemi de ilk kez Türk Ceza Yasası kotarılırken görmüştük.Önceki yasada, kaçak eğitim kurumu kurmanın suç olmasının yanı sıra, kaçak kurumun kapatılması da vardı. Kapatma kuralı, yeni Türk Ceza Yasası’nda yer almadı, cezası da azaltıldı.
İş sonunda Kaç-Ak Saray’a kadar dayandırıldı.

***

Hukuk sistemimizde üç ayrı süreç var.
İlki AKP-Cemaat ortaklığının tıkır tıkır işlediği dönemde çıkarılan yasaları kapsıyor.
AKP’nin parmak çoğunluğu ile oluşturduğu ve yargıdakilerle güvenlik güçlerindeki cemaatçilerin tepe tepe kullanmalarına sunduğu çok önemli yasalar var.
Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, odatv, KCK davalarının açılabilmesi ile sürdürülmesinde orta kaşa kullanılan yasa değişikliklerini kısaca anımsayalım.
Özel yetkili mahkemelerin kurulması, Tanık Koruma Yasası ile gizli tanık uygulamasına geçilmesi, soruşturma dosyalarına sanıkların ve avukatlarının ulaşmasının engellenmesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun anayasa değişikliği ile yeniden oluşturulması, akla ilk gelenler.
İkinci süreç, AKP ile cemaatin arasının bozulmaya başladığı ama henüz düşmanlık aşamasına gelinmediği süreç.
Bu süreçte Havuz Medyası ile Cemaat Medyası da kol kola kamuoyunu oluşturma görevini sürdürdüler.
Son süreç, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Oslo pazarlığı nedeniyle ifadeye çağrılmasıyla başladı. 17-25 Aralık arasındaki yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet soruşturması ile tavan yaptı.
Fidan korumaya alındı. Terör sanıklarının mal ve paralarına el konulması neredeyse olanaksız duruma getirildi. Dershanelerin kapatılması gerçekleştirildi. Said Nursi’nin kitaplarının basılması devletleştirildi. Devletleştirme girişiminin soruşturması 2012’de başlamış ve davası açılmışken birden önem kazanan Tahşiye davası kapsamında gündeme geldiği de anlaşılmış oldu.
Cemaat’e yönelik operasyonun ayak sesleri, “somut kuvvetli belirti” tanımının “makul şüphe”ye dönüştürülmesi ile duyuldu. El koymanın kolaylaştırılması da ayrı bir işaret sayıldı.
Cumhurbaşkanı yasa değişikliğini kısa sürede imzaladı. Cumartesi günü Resmi Gazete aracılığı ile yürürlüğe sokuldu, pazar sabahında operasyon başladı.
Soruşturmada henüz bir tıkanıklık görünmüyor. Görünse de ne gam... Operasyonu yapanın yasasını da hazırlama olanağı bütün heybetiyle durup duruyor.

***

Ülkemizdeki en önemli aldatmalardan biri de iktidar sözcülerinin “Konu yargıya intikal etti. Kararı onlar verecek” diye kendilerini kenara çekme girişimleri...
“Yargının uygulayacağı yasayı, hukukun yerine öznel düşmanlığı yaşama geçirerek sen yaptın” diyecekler olsa da pişkinliklerinden geçilmiyor.

***

Havuz medyası, Silivri davaları sırasında izlediği yayın politikasını, cemaat operasyonu konusunda da sürdürüyor.
Cemaat medyası ise AKP ile el ele vererek gerçekleştirdiği o dönemdeki yanlışlarının ayırdına varmış gibi görünüyor.
Savundukları uygulamaların başlarına gelmesi bakalım havuz medyasına da örnek olacak mı?

***

Başta Cumhuriyet olmak üzere birkaç bağımsız yayın kuruluşu Silivri davalarındaki ilkeli yaklaşımı sürdürüyorlar.
Halkın gerçekleri öğrenme hakkının önemi nedeniyle de gazetecilere bir tür işkence uygulanmasına karşı çıkıyorlar.
Geçmişi unutmadıklarını da özenle vurguluyorlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları