Türkiye 2015 - Siyaset

22 Aralık 2014 Pazartesi

Bir genel seçimin yapılacağı 2015e girerken siyaseti biçimlendiren üç büyük etken var: Siyasal İslamcılar arasındaki büyük savaş; uygulamalı başkanlık düzenine geçiş; çözüm sürecinin nasıl sonuçlanacağı.

***

Yalnız siyaset değil ülke bütünüyle, İslamcı iki ana akımın, AKP ile Cemaatin yer yer sokağa taşan iktidar savaşı alanına dönüşmüştür. Yakın yıllara kadar ülkenin ilerici kurum ve kişilerini elbirliğiyle ezen ikilinin ortak özelliği, ikisinin de düşünce ve anlatım özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği ve bilimin yol göstericiliği gibi evrensel insan hakları değerlerinden uzak olmalarıdır.
Buna karşın, kamuoyu bu iki savaşkandan ya da kimilerince suç ortağından birinin tarafını tutmak zorunda kalıyor. Savaşı AKP’nin kazanacağı kesin; bilinmeyen ise sonrası, yani, savaşın toplumda yaratacağı yıkımın boyutlarıdır.

***

Seçimlere uygulamalı başkanlık düzeniyle giriliyor. Seçimlere gidilirken bu düzenin anayasal ve yasal dayanağının sorgulanması gerekir. Seçimler, AKP’nin bu konuda da atı alıp Üsküdar’ı geçmesine izin vermemelidir.
Eğer bu düzene diktatörlük denilecekse, adı doğru konulmalıdır; çünkü bu sıradan bir diktatörlük değil, siyasal İslamcı diktatörlüktür. Seçimlere gidilirken buna uygun bir karşı çıkış süreci sergilenmelidir. Karşı çıkış, öncelikle AKP düşüncesini sorgulamaya dayandırılmalıdır. Çünkü AKP’nin en zayıf tarafı zorla dayatarak mutlak biçimde egemen kılmaya çalıştığı ideolojisidir. Söylemi ve eylemiyle AKP düşüncesi, Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşıyamaz. AKP ideolojisinin bugünün dünyasında Türkiye’yi geliştirme ve güçlendirme gizil gücünden yoksun olduğu kuşkusuzdur.

***

Türkiye siyasetinin asıl tıkanıklığı, AKP’ye ideoloji düzeyinde ve bütüncül bir yaklaşımla karşı çıkılamamasından kaynaklanıyor.
Cumhuriyet çağdaşlaşmasının siyasal örgütü olan CHP, AKP’yi ideoloji düzleminde hemen hiç eleştiremiyor; düşünsel kökeninde Tanrı Dağı damarı bulunan MHP de aynı davranışı sergiliyor.
Birkaç cephede yaşam savaşı veren HDP ise doğal olarak kendi derdinde; AKP’ye hak ve özgürlükler, özellikle de toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüklerinin güvence altına alınması bakımından ve kendisi için yaşamsal noktalarda karşı çıkmakla uğraşıyor. Ancak bu karşı çıkış, bütüncül bir ideolojik çerçeveye yerleştirilemiyor. Tam da bu nedenle 2015 siyaseti, çözüm sürecinin çözümsüzlüğü noktasında yoğunlaşıyor.

***

Oysa AKP’ye güçlü bir biçimde karşı çıkabilecek siyaset kesimleri yok değil. Geleneksel Cumhuriyetçiler ve solcular; Alevilerin ve Kürtlerin önemli bir bölümü; kaldıysa kökenlerini Orta Asya’da arayan Türkçüler AKP’ye karşılar. Son zamanlarda AKP karşıtı bu kesimlere Cumhurbaşkanı’na hiç olmazsa burada dur, daha ileri gitme diye yalvar yakar olan Tanzimat yenilikçileri de ekleniyor.
Ekonomide büyük bir kırılma olmadıkça ülke dışından gelecek eleştirilere aldırmayan AKP, içeride de kendisine düşünce düzeyinde karşı çıkanların siyasal dağınıklığından yararlanıyor. Bu nedenle, AKP’ye ideoloji düzleminde karşı olanların dayanışması ve işbirliğinin yanında siyaseti toplumdan koparan seçim barajının düşürülmesine öncelikle çalışılması gerekiyor.

***

Siyaset, 2015’te yapılması gereken muhalefetin AKPye düşünce düzleminde karşı çıkmasını sağlamaktır. AKP ideolojisine yaslanmış olan bugünkü siyasetin arapsaçı gibi dağınık durumu, genel seçim sonrasının dört yılının nasıl geçeceğinin de özgürlükleri düğümlemiş ipuçlarını veriyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları