Hikmet Çetinkaya

Kirli Savaşın Ortakları: Hükümet-Cemaat!..

24 Aralık 2014 Çarşamba

Bu ülkede hırsızlık var mı?
Var!
Bu ülkede rüşvet var mı?
Bu ülkede ihaleye fesat karıştırma var mı?
Var!
Bu ülkede talan ve yağma var mı?
Var!
Bu ülkeden ırk, din, dil, mezhep, inanç ayrımcılığı var mı?
Var!
Bu ülkede mezarsız ölüler var mı?
Var!
Peki, bu ülkede ne yok?
Demokrasi!
Temel hak ve özgürlükler!
Evrensel hukuk!
Yargı bağımsızlığı!
Adalette eşitlik ve dürüstlük!
Dibi çıkmış, demokrasisi yerlerde sürünen bir ülkede yaşarken umutlarımızı birer birer yitirirken bir köşeye çekilip “Bana dokunmasınlar, ben yaşar giderim” ya da “Bir hırka bir ekmek bana yeter de artar” deyip bir kenara mı çekileceğiz?
Demokrasi kavramını, devletin tüm kurumları ve kuruluşlarını, kendi ideolojisi temelinde siyasallaştırmak olarak görenler bir gün gelir tökezler...
Yakın tarihimizin sayfalarına bir bakın isterseniz...
Sandıktan çıkıp, saltanat kayığına binenlerin çoğu çok partili siyasi tarihimizin sayfalarında kaldı.
İktidar, yüzde kaç oranda oyla sandıktan çıkarsa çıksın, demokrasinin kuralları vardır; toplum o kurallar kapsamında yönetilir...
Temel hak ve özgürlükler, yargının bağımsızlığı, adalette eşitlik, dürüstlük, denetim bu kapsamın içindedir.
2014 yılı biterken Türkiye hâlâ “demokrasi kavramını”, temel hak ve özgürlükleri, hukuksuzluğu konuşup tartışıyor.
Din eksenli siyaset almış başını gidiyor; daha bir yıl önceye kadar aynı yolda birlikte yürüyüp birlikte ıslanan ve çok can yakan hükümet- Cemaat, şimdilerde birbirlerini yerken; ABD’yi “mesken tutan” Fethullah Gülen için “kırmızı bülten” çıkarılıyor.

***

2010 yılında kimileri “yetmez ama” deyip efeleniyordu, kimileri “sapına kadar evet” diye boy gösteriyordu.
Canım, şu bizim sözde liberal takımından söz ediyorum.
Neredeyse bir yıldır göbekten bölündüler karpuz gibi...
Şimdi ayrı saflarda!
İktidarın yalakalığını yaptıkları yılları unuttular...
Bugün birbirlerinin üstüne çuvallanıyor benim yiğitlerim...
Kimileri ulusalcıydı, bugün salt Cemaate saldırıyorlar, Balyoz, Ergenekon, Odatv, KCK, Poyrazköy gibi davaları sadece Fethullahçı polis, savcı ve yargıçların yaptığını söyleyip AKP iktidarını aklıyorlar.
Ahmet Şık’ın “Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda” (Postacı Yayınevi) kitabını okumanızı öneririm...
Ahmet, yakın tarihimize bir not düşüyor...
AKP ve Gülen Cemaati, Türkiye’yi bir yıl önceye dek, siyasal, toplumsal olarak birlikte dönüştüren bir iktidar ortağıydı.
Ahmet Şık kitabında açık açık şöyle diyor:
“Devleti soyma amaçlı bir talan zincirini yalanlarla ve hukuku ayaklar altına alarak örtbas etmeye girişen hırsızlar çetesiyle; bunun üzerinden hukuki değil siyasal operasyonlara kalkışanlar geçmişin yol arkadaşıydılar.”
Her şey açık ve seçik!
İşin içinde tuzaklar var; sahtekârlıkla örtülü davalar...
İki kirli suç ortağı!
Ahmet Şık’ın deyişiyle, yeni Türkiye’nin savaşan güçleri olarak sahnedeler...

***

Yaşanan savaş, demokrasi ve özgürlükler için değil, çıkarları için...
Tam 25 yıl önce yazmışım, söylemişim:
“Gülen Cemaatinin amacı devleti ele geçirmektir...”
Kimseye bu iddiamı anlatamadım...
Gülen, bu yüzden eğitime önem verdi; askeri liselere, polis kolejlerine öğrencileri yerleştirildi...
Bir “altın nesil” yetiştirildi, yargıda örgütlendi.
Ortaklık bozuldu bir yıl önce, her şey ortaya döküldü.
Yahu Cemaate yüklenen suç “silahlı terör örgütü” masalı...
Devletin polisi, askeri, silahlı olacak elbet!
Devletin yargıcı, savcısı terör örgütü üyesi olur mu?
Bu bir güç savaşıdır; rüşvet, hırsızlık, talan ağının ortaya çıkarılmasıyla başlamıştır...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları