AVM kültürünü kimler besliyor?

06 Ekim 2019 Pazar

20 yıl sonra meydana gelen 5.8’lik İstanbul depreminden sonra gerçeklerle bir kez daha yüzleşiyor toplum. Pamuk ipliğine bağlı yaşadığımız epeydir unutulmuştu.
Herkes bugünlerde soruyor: Bir afet anında nereye kaçıp sığınabilirim?
Yanıtı zor.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, olası bir depremde İstanbul’da yaklaşık 50 bin yapı önemli ölçüde hasar görecek dedi.
Boş alan yaratılmalı, ama kentte boş alan kalmadı. İnsanların olası bir depremde dışarıya çıktığı zaman gidebileceği bir alan yok!
Her yer beton!
Her yer bina!
Her yer AVM!
Afet toplanma alanı olarak belirlenen 493 bölgeden bugüne kadar 416 tanesine, alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelen yapılmış. Kentin hemen her yerindeki acil ulaşım yolları da otoparklara dönüştürülmüş.
Geriye kalıyor 77 toplanma alanı...
Bir afet anında kimi, nasıl, nereye sığdıracaksınız? Fiziksel olarak olanaksız bu.

Diri diri gömülen punk rock...
Şimdi insanlar bu durum karşısında haklı olarak veryansın ediyor. Ama bir yandan da bir çelişki dikkat çekiyor: AVM’ler insan kaynıyor.
Çoğu kişinin hayatının vazgeçilmezlerinden biri olmuş alışveriş merkezleri. Yaz-kış bu mekânlarda buluşuyorlar. Birçok kültür etkinliği AVM’lerde düzenleniyor; konserler, sergiler gerçekleştiriliyor, yazarlar imza günlerini orada yapıyor...
Ben şahsen bu mekânlara uğramıyorum. Çünkü protesto ediyorum. Hatta Zorlu AVM’nin İstanbul müzik sektöründe ağırlıklı olarak öne çıkması yüzünden konserlere gitmez oldum.
Birçok AVM gibi Zorlu AVM de kentteki doğal afet toplanma alanlarından biriydi. Üstelik İstanbul’da kent yağmasının simgesi olan bu mekân, imara aykırı biçimde ruhsat verildiği için “kaçak yapı” olarak anılıyor.
Ama şimdi toplanma alanı kalmadığı için isyan edenlerin pek çoğu, AVM’lerin yaşayan bir mekân haline gelmesine katkı sağlıyor. Sanat etkinlikleri, adeta bu yapılardaki yağmayı aklama aracına dönüştü...
Patti Smith’in 2016’da punk rock’ın 40. yılında Zorlu AVM’de konser vermesi üzerine yazdığım yazıya, “Ruhu hâlâ punk kalanlar için hüzün vakti...” başlığını atmıştım.
Bir punk sanatçının, neoliberal kapitalizmin merkezi olan kendi ülkesinde başlattığı isyanı, neoliberal kapitalizmin sömürgeleştirdiği bir toplumda da sürdürmesi gerekmez miydi?
Ne yazık ki sürdürmedi, sürdürülmedi... “O ne bilsin buradaki durumu...” demeyin. Bildiğini biliyorum. Üstelik Gezi Parkı’ndaki direnişe destek vermiş bir sanatçı olarak bu tavrı, bende derin bir hayal kırıklığına neden oldu.
O gece orada punk rock diri diri gömüldü.

Tutarlı olun, kent yağmasına destek vermeyin
Bir ara sosyal medyada “Sizce AVM’lerin içinde kitap festivali düzenlenmeli mi” sorusu sorularak anket yapılmıştı. Birçok kişinin “Madem yapılmış, biz gitmezsek ne olacak ki, değerlensin bari” dediğini üzülerek görmüştüm.
Alan memnun, satan memnun gibi bir görüntü var anlayacağınız.
Diyeceksiniz ki ne yapalım?
Gitmeyin, protesto etme gücünüzü kullanın, eleştirin, etkinliklerinizi yağmalanan toplanma alanlarına yapılan yerlerde gerçekleştirmeyin, AVM’lerin varlığını onayladığınız mesajını vermeyin.
Kent yağması konusundaki çifte standardı ve teslimiyetçi tavrı aşın, tavrınızı koyun, örnek olun.
Bu mekânlar boş kalsın ki işlevini yitirsin ve yenileri yapılmasın artık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları