Silah değil, kalem kullanan yürekli aydınlar yok edilemez!

20 Ekim 2019 Pazar

20 yıl önceydi... Bir 21 Ekim günü...


TV’de bir son dakika haberi geçti. Bir bomba patlatılmış, bir insan havaya uçurulmuştu. Alçakça öldürülen kişi Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’ydı...


Ülkemizdeki aydınlanmanın öncülerinden, bilim insanı, Cumhuriyet gazetesi yazarı ve eski Kültür Bakanı, çağdaş demokrasinin ve laikliğin yılmaz savunucusu hocam...
Bir bombayla katledildi!


Kışlalı Hocam, fiziksel olarak aramızdan ayrılsa da düşünceleri asla yok olmadı.
Çünkü onun dediği gibi: “Hiçbir düşünce silahla yok edilemedi, edilemeyecek de...
Silah değil, kalem kullanıyoruz.
Hem de en yüreklisinden!

***

Prof. Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde okurken öğretmenim oldu. Siyaset Bilimi derslerini ondan aldım. Bu nedenle kendimi hep çok şanslı saydım.
Daha ilk derse geldiğinde sakin ama kararlı konuşması ve beyefendiliği ile dikkat çekiciydi. Politikacılar hakkında var olan olumsuz imajı, siyasete getirdiği kalite ve akademisyen kimliği ile olumluya çeviren, çağdaş bir aydındı.


Gençliğin ilkokuldan başlayarak demokrasiye alışması, liseden başlayarak sesini duyurması, üniversiteden başlayarak yönetime ortak olması gereğini dile getirir, bizi cesaretlendirirdi. “Gençlik sesini yükselttiğinde değil, asıl sustuğu, pıstığı zaman ülkenin geleceği için endişelenmek gerekir” derdi.
Şimdi onunla aynı gazetede, adını Atatürk’ün koyduğu Cumhuriyet’te köşe yazarı olmaktan da onur duyuyorum.

***

Bir öğrencisi olarak numaralı cumhuriyetçiler ve sahte demokratlar konusunda derslerde söylediklerini, gazetede yazdıklarını hiç unutmadım.
“Eğer demokrasinin olanaklarını demokrasiyi yıkmak için kullananlar demokrat ise...
Eğer dinin siyasetini ve ticaretini yapanlar demokrat ise... Ben demokrat değilim!
Eğer yalancıları, hırsızları, Türkiye’nin düşmanlarınca beslenenleri, çeteleri koruyan düzenin adı demokrasi ise...
Eğer demokrasi buysa... Ben demokrat değilim!
Eğer demokrasi adına Cumhuriyetin temellerine kazmayı vuranlar demokrat ise... Ben demokrat değilim!

Ve onların demokrat yaftasını taşıdıkları bir yerde ben demokrat olmak istemiyorum... Çünkü onlarla aynı sıfatı taşımaktan utanıyorum!”

21 yıl önce FETÖ belası ve ‘Ilımlı İslam’ için uyarmıştı
Birçok konuda olduğu gibi, Gülen cemaati konusunda da geleceği önceden görenlerdendi Prof. Kışlalı. 21 yıl önce, 18 Mart 1998’de bakın neler yazmış Cumhuriyet’te...
27 Mart yaklaşıyor.
Milli Güvenlik Kurulu’nun o günkü gündeminin başında da irtica sorunu var. Özellikle de Fethullah dosyası.
Konuyu gündeme getiren, kurulun asker üyeleri! Rahatsız olan da sivil üyeleri.
Çünkü devlet ile Fethullah Hoca kol kola. Diyanet İşleri Başkanı, Papa ile görüşebilmek için üç yıldır bekliyor. Ama devlet Hoca- Papa görüşmesinde başrolde. Dışişleri, Roma’da Hoca’ya devlet büyüğü muamelesi yapıyor.
Oysa devletin üç ayrı güvenlik kurumunun üç ayrı raporu ortada!
Yüzlerce özel okul ve dershane... özel üniversite... ‘ışık evleri’... yurtlar... dergiler... gazeteler... radyo ve TV’ler... kazanılmış gençleri askeri okullara sokabilmek için önceden ‘temin edilmiş’ sorular... öğretmen olarak, polis olarak yetiştirilen binlerce genç...


Amaç?
Laik devleti içinden yıkacak ‘yeni bir kuşak!’
Ama ‘Hoca’nın okulları’nın ABD’nin Orta Asya planları içinde önemli bir yeri olduğu anlaşılıyor. Ve Hoca, Türkiye’ye ‘ılımlı İslam’ olarak sunuluyor.”

***

Ankara’da Ahmet Taner Kışlalı adını taşıyan bir park var. Oradaki anıtta 14 Aralık 1997’de yazdığı şu söz alıntılanmış:
Altmış yıl öncesinin Türkiyesi ile bugünkünü kıyaslayın. ‘Gaflet’in ya da ‘ihanet’in boyutlarını anlarsınız.
Gaflet ve ihanet sarmalının içinde yer almayı reddeden, sürekli ve akılcı bir yenilenmeyi savunan, dürüst ve cesur bir aydındı Prof. Kışlalı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları