Miyase İlknur

Şam’da namazı bırak kayısı ile idare et

24 Ekim 2019 Perşembe

Atalarımız her musibete ilişkin birbirinden değerli sözler ya da hikâyetler uydurmuşlar. Mesela Suriye konusunda geldiğimiz noktaya denk düşen o kadar çok atasözü ya da hikâyet var ki, seç seçebildiğin kadar. Birkaç tanesini sıralayalım: “Allah sevdiği kuluna önce eşeğini kaybettirip sonra buldururmuş”, “Akara kokara bakma, çuvala girene bak”, “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer”, “Ahmak misafir ev sahibini ağırlarmış”, “Bundan iyisi Şam’da kayısı”.
Suriye politikasına girerken ne umduğumuz cümlenin malumu. Arap Baharı’nı Suriye’ye ihraç etmek ve Suriye İhvanı’nı yönetime getirmek. Olmadı yönetime ortak etmek. Geldiğimiz nokta ne? Türkiye’yi gelecekte tehdit edecek PYD-YPG kantonlarını şimdilik ortadan kaldırmak ve Esad’ı devirmek için yıllardır kullandığımız Müslüman Kardeşler’i oluşturan cihatçı grupların sınırımıza yığılmasını önlemek. O da şimdilik. Yarın İdlib’de ve Barış Pınarı Harekâtı ile kontrol ettiğimiz 30 km. derinliğindeki bölgede rejim güçlerinin hâkim oldup da bu grupları bölgeden çıkarması halinde, bu cihatçı grupların maaş karşılığında emrinde savaştığı Türkiye’nin sınırlarına dayanıp dayanmayacağının garantisi yok. Ama yine de Türkiye’nin sınır hattının önemli ölçüde rejim güçlerinin kontrolüne verilmesi ve Rusya ile Türkiye’nin de devriye görevi yapması önemli bir kazanım.
Geldiğimiz noktayı özetlersek: Suriye politikamızda “kardeşim Esad”dan “katil Esed”e, “katil Esed”den de “komşum Esad”a doğru evrilen zikzaklı bir seyir izledik. Artık Suriye’nin kuzeyinde ABD şemsiyesi altında PYD-YPG ile değil, eski komşumuz Esad’la yine baş başa kaldık. O nedenle önceki akşamdan beri bu konuda yorum yapan uzmanlarımızın, “ABD’den sonra Rusya ile yapılan mutabakattan da kazançlı çıktık” şeklindeki yorumlarının meali “kaybettiğimiz eşeğimizi nihayet bulduk”tan öteye bir şey değil. Peki, ya eşeğimizi ararken yitirdiklerimiz ne olacak? Yüzlerce şehit, 5 milyon mülteci, IŞİD teröründe yitirdiğimiz canlar, Suriye’ye yaptığımız üç harekâtta harcadığımız milyon dolarlar, krizin çıktığı 2011’den beri Suriye’ye olan ihracatımızın durması ve yanlış Suriye politikamız yüzünden yedi düvelle kavgalı hale gelmemiz... Daha ne olsun?
Soçi Mutabakatı’ndan çıkan sonuçlara bakıldığında diplomatik açıdan “hiç yoktan iyidir” denilebilir. Ama yine de mutabakat metninde muğlak olan konular yok değil. Adını değiştirip en son Suriye Milli Ordusu koyduğumuz cihatçı gruplar ile güvenlikli bölgede tutulan IŞİD militanlarının ve güvenlikli bölge dışındaki PYD-YPG’lilerin statüsünün ne olacağı belirsiz. Bugüne baktığımızda atalarımızın söylediği gibi “Akara kokara bakma, çuvala girene bak” mı diyeceğiz yoksa “Sabah ola hayrola” mı?

‘Ahmak misafir ev sahibini ağırlar’
ABD ile imzaladığımız mutabakatla IŞİD’li militanları da artık biz kontrol edeceğiz. Durup dururken “o iş bende” diyerek sadece cezaevlerinde tutulan katil sürülerini değil, onların ailelerinin bakımını da üstleneceğiz. Türkiye’deki 5 milyon sığınmacıya baktığımız yetmiyormuş gibi bir de onların iaşesini temin edeceğiz. Suriye Milli Ordusu gibi onları da maaşa bağlarsak hiç şaşırmam. Hem Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu söyleyip hem de Suriye’ye karşı kışkırttığımız cihatçı Suriyeliler gibi dünyanın çeşitli bölgelerinden gelmiş ve ülkemizde yüzlerce masumu katletmiş bu katillere bakmak da çok hazin bir durum doğrusu. Eh, “ahmak misafir ev sahibini ağırlarmış” derler ya, bizimki de o hesap.
Sınırlarımızı korumak için artık muhatabımız Suriye rejimi. Madem Esad’la yine komşu olacaktık ve dolaylı ya da dolaysız bir diyaloğa girecektik o zaman bu kadar külfeti niye yüklendik? Ağa ile marabanın öyküsünü gel de anma.
PYD-YPG’lilerin durumuna da değinecek olursak en özlü anlatım yine bir atasözüyle olsun bari: “Akarsuya inanma, eloğluna dayanma.” 1946’da Sovyetler’e güvenip İran’da kurdukları Mahabat Kürt Cumhuriyeti’nin akıbeti ile Suriye’nin kuzeyinde kurdukları kantonların akıbetleri ne kadar da birbirine benzer. Rejimle ve Rusya ile bugün için anlaşmış olabilirler ama topraklarına tam hâkim olduktan sonra, Esad’ın onların beklentilerini karşılayacağı şüpheli.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aldı sazı Erdoğan 27 Nisan 2024
Kelle İsterük! 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları