Hikmet Çetinkaya

Merhaba Umut!..

11 Aralık 2013 Çarşamba

Bir yüz, göz ya da resim...
Bir ses, çığlık ya da bir kuş havada kanat çırpan...
Derin bir uyku...
Duygu!
Düşünce!
Bir umut insanı yaşama bağlayan...
Özgürlük!
Sevgi!
Umut yaşamdır, umut aşk, varoluş, insanlık...
Bir tomurcuk!
Mavi bir rüzgâr!
Denizdir konuşan, sesini iyi dinle, barışa çağrı...
Ağlama ne olursun, sil gözyaşlarını.
Soğuk var dışarıda üşürsün...
Özlemin bir ağacın gövdesi gibi kabaran, tutkusuyla büyüyen bir çocuktur karşında duran.
Haydi haykır şimdi:
“Merhaba özgürlük!”
Tüm insanlık adına, sevgi adına, dayanışma adına, susma konuş...
Ne bu kinin, nefretin, intikam duygun...
Beş yıl zindanda yattı meslektaşın Mustafa Balbay, utanmadan salyalarını akıtarak konuşuyorsun...

***

Kendini bir de “solcu” diye satıyorsun fırıldak...
Sen solcu ha!
Yazıklar olsun!
Beş yıl içeride yattıktan sonra çıkan Mustafa Balbay’ın Sincan’da yaptığı o konuşmayı bile dinlememişsin...
Ne diyordu Balbay:
“Haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı mücadele edeceğim. Elbet yaşananların üzerine sünger çekmeyeceğim ama kin gütmeyeceğim!”
4 yıl 278 gün zindanda yattıktan sonra böyle bir açıklama yapıyor Balbay!
Demokrasiye olan inancını gösteriyor...
Özgürlükleri savunacağını söylüyor...
Umutların çiçeklenmesi için çaba harcayacağını...
Adaletin başlangıcı olmasını...
Hukuksuzluğun sonlandırılmasını...
Kin, öç alma değil, sevgi çiçeklerinin büyümesini...
Umuda yolculuğu...
İnsanca, hakça bir düzeni...
Emeğin örgütlü gücünü...
Sadece kendisinin değil, suçsuz yere tutuklu tüm insanları...
Üniversiteli gençleri, tutuklu öteki milletvekillerini...
Teğmen Çelebi’leri, Tuncay’ı, Hilmioğlu’nu, Merdan’ı...

***

Bir çığlık; yitirilmiş umutlar, hüzünler, acılar...
Yok olur mu hemen?
Ankara-Silivri hattı...
Gidip gelmeler...
Görüş günleri...
Kar, yağmur, soğuk, fırtına demeden...
Direnen bir kadın, iki çocuk...
Gülşah Balbay, Yağmur ve Deniz...
Nazilli’de bir anne ve baba...
Baba kamyon şoförlüğü yapmış yıllarca, direksiyon başında geçmiş bir hayat...
Bir kız iki erkek...
Kız öğretmen, oğulların birisi gazeteci, öteki ziraat mühendisi...
Emekçi bir aile...
Nasıl da geçiyor yıllar...
Ege Üniversitesi, sınıf arkadaşları...
12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alınışı...
Beş yıllık zindan yaşamı...
En son Ankara Sincan’da açık görüşte bir saati aşan sohbetimiz...
Balbay, İbrahim Yıldız ve ben!
Umutlarını hiç yitirmemesi, dik duruşu...
Beş yılda sekiz kitap...
Yazıları...
Milletvekili seçildikten sonra kendisine gelen mektupları birer birer okuyup yanıtlaması...

***

Davalar diz boyu...
Avukatlar, milletvekilleri, bilim insanları, üniversiteli gençler, suçsuz askerler, Gezi direnişçileri...
Taş atan çocuklar!
KCK, Odatv ve bir dizi dava...
Tutuklu ve tutuksuz sanıklar...
63 gazeteci tutuklu benim ülkemde...
Çocuklar tutuklu, gençler tutuklu, kadınlar tutuklu.
Gözlerimiz kapalı!
Bir duvar karşımızda bir türlü yıkılmayan...
Bir avuç umut gerekli...
Sevgi!
Haydi gözlerini yum sımsıkı...
Sonra ağla biraz açılırsın...
Barışa doğru yürü, kucaklaş...
Kin ve nefret duygularından arın insanlık adına.
Bırak düşmanlığı, din, dil, renk, inanç, mezhep ayrımcılığını...
Bırak gelsin dağlarıma bahar!
Unutma sakın Dünya İnsan Hakları Günü’nü...
Ayrımcılığa karşı çıkabilir misin?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları