Üzgünüm Ama...

13 Ocak 2015 Salı

Pazar günü Paris’teki büyük töreni, hem yerli hem de yabancı kanallardan izledim.
11 Ocak 2015 Pazar günü Paris, tarihi günlerinden birini yaşadı.
Görüntü hem umut vericiydi, hem de duygulandırıcı.
Dünyanın dört bir yanından koşup gelmiş devlet adamlarının terör karşısındaki birlikteliği umut verici, sokaktaki vatandaşın olgun sağduyulu kararlılığı duygulandırıcıydı.
Ama yine de insan şunu düşünmeden edemiyordu:
Yara henüz sıcaktı. Bu duygulandırıcı görüntüler, ardında yatan gerçeği de gözden kaçırtmamalıydı.
Bir kere görüntü tüm Fransa’yı yansıtmaktan uzaktı.
Bir de Marine Le Pen’in Fransası vardı.
O Fransa görüntüde değildi.
Ama o Fransa yine de vardı!
O Fransa çoğunlukta değildi.
Ama yine de vardı!
Ve tarihi her zaman çoğunluklar yazmıyorlardı.
Direnişin Fransası’nda da direnenler çoğunlukta değillerdi. Ama tarihi onlar yazmışlardı, pasif çoğunluk değil.

***

Fransa’daki ırkçı tırmanış da, İslam dünyasında markalaşmış kurumsallaşmış terör de çoğunluğun seslerini yansıtmıyorlar.
Ama yarın sesleri en yüksek çıkacak olanların sağduyulu özgürlükçü çoğunluk olacağını söylemek, aşırı iyimserlik olacaktır.
Çünkü her iki taraftan da yükselen bağnazlığı doğuran etkenler ortadan kalkmış değildir. Kalkması için de herhangi bir şey yapılmamaktadır.
Özgürlük ve hoşgörü çağrıları ile çınlıyordu dört bir yan pazar günü Paris’te.
Ama somut önlemler konusunda ortaya atılan somut öneriler neydi?
Vize konusunda Schengen sistemini gözden geçirmek, koşulları ağırlaştırmak, terörle mücadele konusunda yetersiz olan mevzuatı değiştirip yerine yenisini getirmek.
Bütün bunlar çevre sorunlarıyla birlikte, 21. yüzyılın en vahim sorunu olan terörle mücadelede etkili olmaya yetecek unsurlar değildir.
Kuaşi kardeşleri, Ahmedi Kulubali’yi doğuran koşulların beşiği Paris aynı Paris’tir, o koşullar da Republique Meydanı’nda dile gelen ilkeleri doğuran Paris kadar gerçektir ve kenti çepeçevre kuşatmaktadır.
Kurumlaşmış İslami teröre (tekrar ediyorum, çoğunlukta olmaması, var olmaması veya önemli olmamasını gerektirmez) yol açan koşullar her yerde durmaktadır. Dünden bugüne değişen bir şey yoktur ki, Republique Meydanı’nda dile gelen temenniler yaşama geçsinler.

***

Küreselleşen dünya herkesi herkesin komşusu haline soktu.
Artık kimse güvende değil.
Artık, Irak’ta fitili ateşlenen bomba; Paris’te patlayabiliyor.
Artık Suriye’deki sefalet Colmar’da kaldırıma düşebiliyor.
Ve görünen o ki, 7 Mayıs’ta meydana gelen olayların nedenlerinin kökü kurutulmadığı, olduğu gibi durduğu için zincirleme reaksiyonlar şeklinde yeni olayların yaşanması ve gerginliklerin tırmanması pek önlenebilir gibi görünmüyor.
11 Ocak 2015 Pazar günü Republique Meydanı’ndaki görüntü, hem umut verici hem de göz yaşartıcıydı.
11 Ocak 2015 Pazar günü, ekranlara yansıyan görüntü gerçekti. Ama aynı 11 Ocak Pazar günü,
o ekranlara yansımayan bir görüntü daha vardı. O görüntü de öbürü kadar gerçekti.
Ekranlarda görünmeyen görüntü, bütün çatışma ve terör unsurlarını, bütün bağnazlık tohumlarını bağrında taşımaktadır ve ne yazık ki, bu gerçek asıl farkında olması gerekenler tarafından fark edilmedikleri için gittikçe de daha tehlikeli hale gelmektedir.
Çok üzgünüm, ama ne yazık ki böyle!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları