Hikmet Çetinkaya

Diren Yaşar Kemal, Diren İnce Memed!

18 Ocak 2015 Pazar

Yarı gecenin içindeyim...
Mavi aydınlık çizgi, az sonra mor giysili bir kadını kucaklayacak gibi yürüyüp gidiyor...
Duygularım karmakarışık!
Çukurova’da, Toroslar’da, Karadeniz’de; yaşadığım toprakların bir yerinde, Şırnak’ta, Cizre’de, Ege’de Bafa Gölü’nün kıyısında...
Aklıma eski yazdıklarımdan bir tümce geliyor:
“Yüzünde yorgun sürgünlerin izi olan bir kaçaktır gelen; ürken bir şafağın uçsuz bucaksız özgürlüğüdür; belki acıların sevinçlere dönüştüğü yıldönümüdür.”
Ansızın bir ayışığı vuruyor yüzüme...
Ben öyle sanıyorum ama öyle değil, sokak lambası.
Gözlerimi yumuyorum, geçmiş anıları yaşamaya başlıyorum.
Yaşar Kemal duruyor karşımda, tüm heybetiyle, sevecenliği ve gür sesiyle...
İlk karşılaşmam 20’li yaşlarda...
Siyasal bir mücadelenin içine dalmış bir genç gazeteci olarak Yaşar Ağabey’le kadeh tokuşturuyoruz...
Dostluğumuz öteki yıllarda ilerliyor...
Birden gözlerimi açıyorum, sabahın yedisi olmuş ama güneş daha yüzünü göstermiyor...
Şafak söktü mü acaba?
O anda Cumhuriyet’in taşra kalıbını açıp kültür sayfasına göz atıyorum...

***

Bir fincan kahve yapıyorum kendime...
İlkokulu Yaşar Kemal’le birlikte okuyan sınıf arkadaşı 90 yaşındaki Veli Kılıç şöyle demiş:
“Yaşar, çok yaramaz bir çocuktu okulda. Buna karşı iyi anlaşırdık onunla. Köye her geldiğinde görüşürdük. Onun bir an önce aramıza dönmesi için dua ediyorum.”
Komşusu Döne Gürbüz:
“Yaşar Kemalim iyi olacaksın, yine köyümüze geleceksin.”
Osmaniye’nin Gökçedam (Hemite) köyü ve Yaşar Kemal...
Bir büyük edebiyatçı, kükreyen bir dev!
Sert görünüşlü ve insancıl bir sevda adamı!
Edebiyatımızın büyük ustası!
Bir çığlık:
“Yaşar Kemalim sakın ölme!”
İşlek bir karanlık sabahı kucaklıyor maviler içinde...
Kurumuş çiçekler, kurumuş ağaç dalları gülümsüyor bana...
Karanlığa karşı bir umut veriyor insana!
Özgürlüğe, insanlığa, barışa açılan bir kapı önüme çıkıyor...
O uçsuz bucaksız özgürlük, kaygılar, hüzünler yok oluyor ansızın...
Köktendincilik sarmalının yerini inanç, din ve vicdan özgürlüğü alıyor...
Oh be mavi bir gökyüzü altında yürümek ne güzel!
Alacakaranlıklarda, sökmeyen şafaklarda dolaşmak ne zormuş!

***

Mavi bir bulut geçiyor başımın üzerinden...
Yaşar Kemal, yoğun bakımda!
Bir çınar, hayatı besleyen, barışın simgesi zeytin dalıyla yaşlı gözleri ışıldatan bir sevinç yüreğimizde çarpan...
Diren be Usta, diren!
Ölme sakın!
Bunca yıl baskıya, şiddete, zulme direndin sen...
Yaşamı çoğalttın yapıtlarınla...
Diren ne olursa olsun!
Biz de direniyoruz biliyorsun, kulağına fısıldamıştır ortak dostlarımız...
Bak Birgün gazetesindeki dostlarımız, arkadaşlarımız, meslektaşlarımız nasıl destek veriyorlar bize!
Salt bizim için değil, temel hak ve özgürlükler için, insanlık için!
Biz senden öğrendik Usta, siyasal iktidarlara karşı dik duruş sergilemeyi, senden öğrendik mücadeleyi...
Cesur olmayı!
Din bezirgânlarına karşı laiklik temelinde demokratik hak ve özgürlükleri çoğaltmayı...
Cumhuriyet senin de yuvandır, unutmadık hiç...
Hani 2014 yılının bir yaz gecesinde Ayşe ve seninle Cemil Reşit Rey’in kapısında karşılaşmış, arkadaşlarla birlikte uzun uzun konuşmuştuk.
2014 geçti, 2015’e geldik...
Ortalık toz duman!
Yaşayıp gidiyoruz işte!
Sakın ha, bize “yıldızlar beni bekliyor” deme...
Sakın ha!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları