Nâzım Hikmet’in Ran’ı

21 Ocak 2015 Çarşamba

Nâzım Hikmet’in 113. doğum gününde İzmir Karşıyaka Belediyesi 4 metre yüksekliğinde bir heykelinin açılışını yapmış. Heykeltıraşlar Zafer Dağdeviren, Ali Yaldır ve Derya Ersoy tarafından yapılan heykelde Nâzım Hikmet “kendisiyle özdeşleşen” paltosu ve şiir kitabıyla tasvir edilmiş.Öncelikle akıl edenleri, yapanları, heykeli Karşıyaka’nın işlek bir yerine dikenleri Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar’ın şahsında kutluyorum.
Karşıyaka’da açılışı yapılan Nâzım Hikmet heykeli aklıma 2002 yılını getirdi. 100. doğum günü anısına Şişli’de bir Nâzım Hikmet heykeli açılacaktı. Kültür Bakanlığı ve Şişli Belediyesi’nin işbirliğiyle heykeltıraş Tankut Öktem’e yaptırılan bronz anıt 3 metre 20 santimetre boyunda olacaktı. Merakla anıt inşaatını izliyorduk. Çünkü ülkemizde ilk kez bir “Nâzım Hikmet Anıtı” açılacaktı. Cesur bir iş yapılıyordu. Nâzım Hikmet’in seveni kadar çok olmasa da sevmeyenleri de vardı ve ülkemiz “heykel vandalları” ile ünlüydü. Açılacağından şüphemiz yoktu da Maçka Otel’in yanındaki küçük meydandaki heykel nasıl korunacak diye merak ediyorduk. Anıtın inşaatı 15 Ocak’ta bitememiş, şairin ölüm yıldönümü olan haziranda açılacağı söylenmeye başlamıştı. Bir sabah, anıt inşaatını çevreleyen tahta perdenin kaldırıldığını gördük. O gün bitmiş durumdaki anıt kaidesi süratle yıkılmaya başlandı. Aynı süratle de anıtın yerine bir havuz yapılıverdi.
2002’de Nâzım Hikmet Anıtı açmak kolay değildi. Zamanla önyargılar aşıldı, Nâzım Hikmet sevgisi ağır bastı ve İstanbul’da Silivri’de, Beşiktaş’ta, Esenyurt’ta, Antalya’da, Manavgat’ta, Ankara’da, Hopa’da, İzmir’de büyük şairin heykelleri, anıtları açıldı. Esenyurt’taki 400 kiloluk bronz heykel çalındı ya da yok edildi, Silivri’dekine vandallar saldırdı, yeniden onarıldı ama çoğu sağlam ve sayıları da artıyor.
Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar’ın açılışını yaptığı anıt, İzmir Karşıyaka’daki ikinci Nâzım Hikmet heykeli, daha önce de Başkan Cevat Durak döneminde Yamanlar’da Nâzım Hikmet Meydanı’nda bir heykel açılmış.
Nâzım Hikmet araştırmacısı Melih Güneş Twitter’da “Bir de “NÂZIM” yazmasını öğrenseler” mesajı ile birlikte Karşıyaka’daki anıtın bir fotoğrafını paylaşmıştı. Kaideye kazınmış “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür...” diye başlayan dizenin altındaki “Nazım Hikmet RAN” imzasındaki yazım hatasına dikkati çekiyordu. Şairin adının “Nazım” değil “Nâzım” olduğunu vurguluyordu. Benim de dikkatimi “Ran” soyadı çekti. Sanki iyi görülsün diye büyük harfle yazılmıştı.
Nâzım Hikmet “Ran” soyadını 31 Ocak 1935’te Piraye Hanım’la evlenirken Soyadı Kanunu’na uymak için zorunluluktan almış ve hiç kullanmamış. Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’ne göre adı “Mehmet Nâzım Ran”. Yurtdışına kaçtıktan sonra 1954’te bir kimlik edinmesi gerektiğinde Polonya’da “Borzecki” soyadını alıyor. Ama
o hep “Nâzım Hikmet” adını kullanmış. Melih Güneş’e göre eserlerinde soyadını kullanmadığı gibi resmi belgelerde, imzaladığı sözleşmelerde bile adı “Nâzım Hikmet” olarak geçiyor. Evlilik ve ölüm belgelerinde de soyadı yer almıyormuş. Hiçbir yerde “Nâzım Hikmet Ran” adını kullanmamış. Soyadını “Ran” diye “Nâzım Hikmet”e ekleyen vatandaşlıktan atılma kararını imzalayan Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ve Başbakan Adnan Menderes yönetimindeki dönemin bakanlar kurulu (bkz. Resmi Gazete, 15.08.1951). Bu yakıştırma genel kabul görmüş olmalı. Şair kendisinin “Nâzım Hikmet” olarak anılmasını istiyor ki eserlerinde bu adı kullanıyor. Şairin arzusunu dikkate almayıp “biz nüfus kağıdındaki adını kullanırız” diyorsanız da “Mehmet Nâzım Ran” diye yazmanız gerek.
“Nâzım Hikmet”in “Nâzım”ını “Nazım” diye yazmak da, “Nâzım Hikmet Ran” diye adlandırmak da çok yaygın yanlışlar. Bakalım Karşıyaka Belediyesi o anlamlı anıtın kaidesindeki hataları düzelterek bu yanlıştan ilk dönen olacak mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları