Cumhuriyet Bugün Nerede Olmalıydı?

01 Kasım 2008 Cumartesi

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini 21. yüzyılın 2008inde, bugün nasıl yorumlayabiliriz? Çağın gerekleri, içinde bulunduğumuz coğrafyanın koşulları ve küresel dengeler çerçevesinde Türkiye nasıl olmalıydı? 85 yılda hangi noktaya gelmeliydi?

Avrupa emperyalizmine karşı kurulan, çağdaş değerleri ve demokratik ölçütleri benimsemiş bir Türkiyeyi bugün nasıl tanımlayabiliriz? Atatürk ilkeleri ve devrimleri bugünün koşullarıyla nasıl örtüştürülebilir?

Şu ana başlıkları düşünmek herhalde yanlış olmaz;

1) Uluslararası ilişkilerde karşılıklı çıkarlarını gözeten bir Türkiye olmalıydı. Siyasette, iktisatta, kültürde, savunmada kendini ezdirmeyen, başkasını ezmeyenbir Atatürk Türkiyesi ortaya çıkmalıydı.

2) Katılımcı demokrasinin kurulduğu, sosyal sınıfların dengeli bir biçimde ulusal sisteme yerleştiği bir Türkiye görürdük. İşçisi, köylüsü, memuru, sanayicisi kendi örgütlerini kurmuş; siyasal ve sosyal sistem içinde dengelerini oturtmuş bir ülke olurdu Türkiye.

3) Sosyal ve laik bir hukuk devletinin yerleştiği bir düzen görülürdü. İktisatta, siyasette, kültürde ve eğitimde uzun vadeli ulusal planları olan; ulusal politikalarını küresel dengelerle bütünleştirebilen bir Türkiyede yaşardık.

4) Kendi bölgesindeki komşu ülkelerle iktisadi, siyasi, kültürel ve askeri örgütlenmeler içine giren; Batı ile Asya arasında dengeli bir biçimde yer alan; her ikisiyle de iyi ve normal ilişkiler kurmuşbir Türkiye görürdük karşımızda.

5) Dış güçlerin sömürgeci taleplerini reddeden, yeni kapitülasyon dayatmalarını geri çeviren bir Türkiye olurdu bugün. Hele hele, komşularına karşı yabancı sömürgeci güçlerle işbirliği yapan bir Türkiye hayal bile edilemezdi.

Ya bugünkü manzara

2008 yılında geldiğimiz nokta olması gerekenlerle taban tabana karşıt;

- Uluslararası ilişkilerde karşılıklı çıkarlar yerine yabancılarınkini öne çıkaran, ABD ve ABnin denetimine sokulmuş bir Türkiye görüyoruz. Bilgisizlikten değil.. bile bile yapılmış.

- Katılımcı demokrasi yerine Washington, Londra ve Brüksel ile içerdeki dinci ve sermayeci odakların egemen oldukları, oligarşik bir yapılanma ile karşı karşıyayız.

- Sosyal ve laik hukuk devleti yerine tarikatların, cemaatlerin ve yabancı tekellerin sisteme yerleştirildiğini görüyoruz.

- Çağdaş değerler yerine 400-500 yıl öncesinin karanlık dönemlerini geri getirmeye çalışan çevreler etkilerini arttırıyorlar.

- Dış odaklarla içerdeki oligarşinin işbirliğini görüyoruz.

Neden böyle oluyor?

Oysa Türkiye Cumhuriyeti olağanüstü olanaklara hem içerde hem de dışarıda sahip oldu.Türkiyenin elindeki bu olanaklar, özellikle kullanılmadı”.

1961 Anayasasını, dış odaklarla işbirliği yapan iç oligarşi ortadan kaldırdı. Kimi zaman Amerikanın güdümündeki generaller, bazen sermaye çevreleri, yakın zamanda ise sömürgecilerle işbirliğine başlayan dinciler Türkiyenin elini kolunu bağladılar. Oysa Türkiye çok daha iyisini yapma olanaklarına fazlasıyla sahiptir.

Sorunun temelinde, katılımcı demokrasiyi işletmeyenler yatıyor.Türkiye bu kısır döngüyü kırmak ve gerçek demokrasiye, sosyal ve laik hukuk devletine ulaşmak zorunda.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında ilginç şeyler gözüme ilişti;

- Yabancılara satılan büyük şirketlerimizin yeni sahipleri dev Türk bayraklı reklamlarvermişlerdi en büyük tirajlı gazetelerimize. Kendilerini gizlemek için takıyye yapıyorlar”.

Cumhuriyetin altını oydukları anlaşılmasın diye Türk bayrağını maske olarak kullanıyorlar.

- İslamcı yapılanma için ellerinden geleni yapanların aynen yabancı şirketler gibi”, bayrağı ve cumhuriyeti kalkan olarak kullandıklarını gördüm.

Çağdaş teknoloji ve yeni psikolojik savaş yöntemlerini iyi değerlendiriyorlar.

En garibime giden ise Abdullah Gülün coşkulu ve hızlı ABci olarak tüm bürokrasiyi birkaç gün önce toplayıp yönetmesiydi. Hey gidi günler hey demekten başka ne diyebilirim ki

Bu olay bile, olmaması gerekenlerin nasıl gerçekleştiğinin nedenlerini tek başına anlatmaya yeter”.

Amerikancı ve ABciyönetimlerin Türkiyeyi 2008de getirdiği nokta budur. Yarın (cumartesi) saat 13te Cumhuriyet Kitapta (TÜYAP) buluşmak üzere

Umudumuz hiç kaybolmasın, biz haklıyız ve büyük çoğunluğuz.. gerçek demokrasi mutlaka gelecektir

www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları