Ataol’un Yaşadıklarından Öğrendikleri…

26 Ocak 2015 Pazartesi

“Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: /
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına/
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır/
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana …”
Böyle başlıyor Ataol Behramoğlu 1977 tarihli “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var” başlıklı şiirine ama hepsi bu kadar değil. Aşağıda birazı daha var.
Bir hayatın elli yılını dolduran bir şiir yaratısı üzerine uzmanca konuşmak, harcım değil. Ama onca yıllık şiirin arkasındaki “İnsan” üzerine konuşabilirim.
Çünkü ‘adam gibi adam’dı.
Hep öyle kaldı.
Ve ben, o ‘adamı’ tanıdım.
Yaşıtız. İkimiz de 1942 doğumluyuz. Yani ikimiz de insanlığın ikinci büyük savaşının ortalarında ayak basmışız bu dünyaya. Belki hayatımız boyunca cepheden cepheye dolaşmış olmamızın sırrı da buradadır, kim bilir!
Yaşadığımız iklimde, bir hayatın elli yılını şiirle doldurmak, girilen bütün kavgaları şairin diliyle anlatmak, ama “şairim” diye asla kuytuluklara çekilip hayata uzaktan bakmamak, kavganın içindeymiş gibi yapmamak...
Hayır. Ataol Behramoğlu hiçbir zaman böylelerinden olmadı. Gibi gibi olmaya hiçbir zaman kalkışmadı. Ve bu yüzden, gerektiği zamanlarda gereken bedelleri de gözünü kırpmadan ödedi. “Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle /Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı /
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına / Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı …”
Şiirindeki gibiydi, hiç sapmaksızın.
Kederleri, namusluca yaşamanın öteki adı oldu.
Acılardan aldı bütün diplomalarını.
Ve şiirlerle, yazılarla, çevirilerle, öğrencilerle doldurduğu bütün bir hayat boyunca, o diplomaların hakkını vermeye doyamadı.
Hayat yollarımız kesiştiğinde, sanırım seksenli yılların başıydı, daha öncesi de olabilir. Ama ne zaman arasam, o insanca sesi hep karşımda, hep kulağımda buldum. En büyük Rus yazarlarının şiirlerini, öykülerini, oyunlarını onun dilinin müziği eşliğinde tanımanın mutluluğuna erdim.
Aynı yaştayız. Ama çeviri edebiyatında onu hep ustalarımdan biri bildim. Ve kendimi onun öğrencisi kılmaktan hep onur duydum.
Şimdi geriye dönüp baktığımda, Ataol Behramoğlu ile hayat denilen o öncesiz ve sonrasız akışta aynı zamanları paylaşmış olmanın ne büyük mutluluk kaynağı olduğunu bir kez daha anlıyorum.
Ve bu paylaşma hiç bitmesin istiyorum…
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları