Hikmet Çetinkaya

Tarih Toprağa Gömülmez!..

04 Şubat 2015 Çarşamba

Sözcüklerle oynamak, karşılıklı konuşmak, sevmenin sevilmenin güzelliğini taşır aslında...
Sözcükler bu tür konuşmalarda size yaşama ilişkin ipuçları verir, önemli ama unuttuğunuz pek çok olayı anımsatır.
Bugün, “ülke güvenliği” gerekçesiyle bir hafta içinde unutulan, hatta hiç böyle bir grev olduğunu bilmeyen toplumun büyük bir kesimi vardır.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal işçilerinin ertelenen grevi...
Uzun süre unutamayacağımız Gezi eylemleri, öldürülen çocuklarımız, acılı anne ve babalar.
Kızıldere’yi, Kanlı Pazar’ı anımsayan var mı?
Komünizmle Mücadele Derneği’ni, Gladyo eylemlerini, “Hisar Camii”nin bombalanmasını, biraz daha geçmişe gidersek 6-7 Eylül olaylarının ateşini yakan o gazetenin manşetini...
“Selanik’te Atatürk’ün
doğduğu ev bombalandı!”
Dincilerin, o yıllarda ABD’nin
6. Filosu’nu cihatçılar gibi
nasıl savunduğunu unuttunuz değil mi?
O yüzden sözcüklerle oynamayı severim ben...
Sözcüğün sonuna hangi harf gelirse gelsin, anlam çeşitlenmesinin yelpazesi açılır; acımasızlık, alay, merak, kin, nefret, aşağılama dokulaşabilir.
Ne demiş yazar:
“İnsanın ruh hali eczane terazisinde tartılamaz!”

***

Eskişehir’de Gezi eylemlerine katılan yurttaşlar hakkında “böylesi de olmaz” dedirten suçlamalarla soruşturma açılmasına hiç şaşırmadım...
Çünkü böyle soruşturmalar hep açılmıştır...
Ali İsmail Korkmaz’ın “Gezi eylemlerinde yaralandığı” öne sürülürken, “akla ziyan” polis fezlekeleri yazılmış.
Ali İsmail’in öldürülmesi fezlekede “iddia” olarak yer almıştır.
Ne kadar acı değil mi?
Tüm bunlar olurken insan, ister istemez şu soruyu soruyor:
“Türkiye hukuk devleti mi gerçekten?”
Yasal ve Anayasal haklarını kullanan insanlara “marjinal grup” demek ne anlama geliyor?
Anlaşılan o ki, şu anlama:
“Marjinal terörist!”
Bilen varsa beri gelip anlatsın ve biz de öğrenelim!

Forum, toplantı düzenlemek “örgütlü yapı” olarak adlandırılıyor ayrıca...
Hayda!
Çıkın işin içinden bakalım!
Türkiye’yi 12 Eylül darbesi dönemine götürecek olan “İç Güvenlik Paketi” Meclis’ten ha geçti, ha geçecek...
Emniyet güçlerinin arama yetkileri artırılıyor, karakollar evlere taşınıyor, eylemlerde atkı, poşu, gaz maskesi takarak yüzlerini gizleyenlere dört yıl hapis cezası öngörülüyor...
Tüm bunlar sözcüklerin oyunu gibi gelse de, baskıcı bir rejimin ülkeyi nasıl kuşattığını gösteriyor.

***

Sözcükler, insanlar...
Aşağılama!
Nefret!
Kin!
Abdullah Cömert’in katili polis, 20 aydır serbest...
Bu ülkede çocuklar ölüyor ve hep birlikte yaşanan acıları, hüzünleri, ölümleri seyrediyoruz.
Cizre’de öldürülen 12 yaşındaki Nihat’ın babası “tüm çocukları öldürecekler” derken kulaklar duymaz oluyor...
Ülkem, öldürülen çocuklar mezarlığına dönüşmüş...
Bunun adı “Yeni Türkiye”!
Sınırlarımız yolgeçen hanı oldu...
Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya, köktendinci terör örgütlerinin güzergâhı olmuş.
Açıkçası Türkiye bir risk altında!
Halkımızın çoğunluğu bu yaşananları bilmiyor, bilse bile umursamıyor!
Nasıl olsa ölümlere alışmış bir toplumuz...
El Kaide ve IŞİD, rekabet içinde militan kazanmak için...
Bu rekabet en korkunç terör eylemlerini de kapsıyor.
Emniyet güçlerine yargısız infaz yetkisi, yargıç kararı olmadan dinleme süresinin 48 saate çıkarılması... Araç kiralayanların bile fişlenmesi...
Siz hâlâ topluma demokrasi ve özgürlük dersi vermeyi sürdürün...
Unutmayın tarih toprağa asla gömülmez!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları