2013’e acıyla veda

25 Aralık 2013 Çarşamba

>Geçen hafta sonsuzluğa uğurladığım eşimin yokluğunda, yaşama tutunabilmek için yazılarıma ve müziğe sarılmalıyım. Böyle karışık duygular içinde beni somut dünyamdan alıp göğün kat kat derinliklerine taşıyan Beethoven’a, Borusan Kültür Sanat’a ve tüm sanatçılara teşekkür ederim.

Geçen hafta eşim Prof. Dr. Eyüp İlyasoğlu’nu sonsuzluğa uğurladım. Ortaokul yıllarından beri, 46 yıl birlikte soluk alıp verdik. Artık pek benzeri bulunmayan bir modeldik... Bana aydın olmayı, ayrıcalıklı olmayı, tarafsız olmayı öğütledi hep. Her projemi onun desteğiyle tamamladım. Bebek Camii’nden onu uğurlarken eski-yeni yüzlerce dostumuza sarıldım. Telefonlar, iletiler bitmek bilmiyor bir haftadır. Ne mutlu bize ki böylesine sevgili bir çevremiz varmış. Şimdi onun yokluğunda yaşama tutunabilmek için müzik dünyama, yazılarıma sarılmalıyım. İyi ki müzik dünyam var, iyi ki o derinliğin dehlizlerinde yürümeyi öğrenmişim.
Cumartesi gecesi çocuklarımla Beethoven’ın “Missa Solemnis”ini dinledik. Sanki benim için, sanki Eyüp için çalınıyordu! Yaşadığım acıları dile getiren bu anıtsal yapıtı en derin duygularımla izledim. Beethoven söyleminin en devasa deyişiyle özleştim.
Missa Solemnis, İstanbul’da Borusan Kültür Sanat tarafından düzenlenen Beethoven Festivali’nin taçlanmasıydı. Özgün olarak kilisedeki “son dua”dır, bir bakıma bunun okunuşuyla cemaate “artık gidebilirsiniz” işareti verilir.
Beethoven dindar bir besteci değildir. Yaşamının son döneminde, “9. Senfoni”yle omuz omza yazılmış bu missa da bir kilise töreni için çok uzun olduğundan daha çok konser salonlarının yapıtı olarak tarihe geçmiştir. Missa (mess) aslında temeli ortaçağa dayalı bir Katolik ayinidir. Beethoven en temel bölümleriyle işlemiştir. Kyrie, Gloria, Credo, Sanctus, Agnus Dei. Bunların da aralarına serpiştirilen kesitlerle 12 başlıklı muazzam bir abide çıkmıştır ortaya. Yoğun bir müzik dokusu, son derece derin düşünceyi içeren ve bestecinin artık tümüyle iç dünyasına döndüğünü kanıtlayan bir çalışmadır. Bu dev yapıt, 19. yüzyılın başını taçlandırmış, kendinden önce yazılmış benzer koral yapıtları doruğa çıkarmış ve kendinden sonrakilere de örnek olmuştur. Bence ilk üç bölümünde döne döne aynı temaları işleyip son bölümünde koronun görkemini getiren 9. Senfonisi’nden bile üstün bir yapıttır. Berlioz’un 1837’de yazacağı o muazzam “Requiem”inin ilk ışıklarıdır.
Salzburg Bach Korosu’nun güzelim, tertemiz sesleri; Sacha Goetzel’in yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın enerjisi, solistlerden özellikle soprano Ruth Ziesak’ın zor pasajlardaki başarısı, mezzo Daniela Lehner, tenor Richard Croft ve bas Jacques-Greg Belobo’nun güzel sesleri övgüye değerdi. Ama en çok övgüye değen sanatçı da “Hosanna”dan sonraki interlüd’de soloyu çalan başkemancı Pelin Halkacı Akın’dı.
Karmakarışık duygularımın içinde beni somut dünyamdan alıp göğün kat kat derinliklerine taşıyan Beethoven’a, Borusan Kültür Sanat’a ve tüm sanatçılara teşekkür ettim. Bu ortam beni adeta yüceltti, acılarımı biraz olsun avuttu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları